4 Nisan Pazartesi günü CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Söğütözü’nde bulunan genel merkezde görüştüm.
Belki şaşıracaksınız ama yeni yapılan CHP Genel Merkezi’ne ilk kez gittim.
Acemiliklerim oldu. Mesela; Asansörlerin kartla çalıştığını bilmiyordum. Daha doğrusu buna benzer bir şeyler duymuştum ama genel başkanla görüşeceğim için problem çıkmaz diye düşünmüştüm.
Şöyleymiş;
Görüşeceğiniz kişiden randevu aldıktan sonra CHP görevlileri sizi o yetkilinin bulunduğu kata taşıyacak manyetik bir kart veriyorlarmış. Siz de bu kartı asansörün içindeki numaralara okutarak çıkabiliyorsunuz.
Yani kartınız yoksa asansör çalışmıyor.
Tüm bunlardan habersiz CHP genel merkezine giriş yaptım. Geç kalırım diye hemen kendimi asansöre attım.
Tıklım tıklım asansörün içinde herkes gideceği kata manyetik kartını okutmaya başlayınca durumu anladım.
“12. kat için kartı olan var mı?” diye sordum.
Hiç kimseden ses çıkmadı.
“Ya 11 dedim?”
Güldüler…
“11. Kat için okutuldu, siz sayın genel başkanla mı görüşeceksiniz?”
“Evet, ben 11. Kattan 12. Kata sızarım nasıl olsa” dedim.
Asansördekiler kafalarını yana çevirerek güldüler…
11. katta indim.
Bir güvenlik görevlisine, “12. Kata çıkmak istiyorum ama kartım yok” deyince, “Aşşağıdan kart almanız gerekiyor” yanıtını verdi.
“Vaktim yok, Kemal Beyle randevum var. Telsizle özel kalem müdürlüğünden teyit alarak beni merdivenlerden çıkarır mısınız?”
Telsiz konuşmasından, “Randevusu var” cevabını alan güvenlik görevlisi kilitli cam kapıyı açarak beni genel başkanlık katına çıkardı.
Saat tam 15:00’da genel başkanın özel kalem müdürlüğüne çıktım.
CHP’nin duayen basın müşaviri Baki Özilhan ve özel kalem müdürü Hamret hanımla selamlaşma faslı bitmeden tam 5 dakika sonra CHP Lideri Kılıçdaroğlu makam kapısının tam önünde göründü.
Ayağa kalkarak yanına gittim.
Kemal Bey; Hamret hanım ve Baki beye dönerek, “Bir süredir yüz yüze görüşemiyoruz. Talat beye özür borcumuz var” sözleriyle başlayan iltifatkar sözlerinden sonra makamına geçtik.
Sayın Kılıçdaroğlu ile SSK genel müdürlüğünden bu yana tanışırız.
Kendisini tek kelimeyle özetlemem istense, “Sabır ve Mütevazilik” yanıtını verebilirim.
Biraz eskilerden, biraz bugünden, biraz siyasetten derken tam bir saatlik görüşme yaptık.
Kapıya dayananları püskürtmek Kemal beye kaldı!
Kemal beyi moralli ve inançlı buldum.
Bana, “Sizce oy oranımız ne?” dedi.
“Bir ara yüzde 27 makasındaydınız. Şimdi 29’la 31 arasında bir yerdesiniz” dedim.
Bana verdiği yanıt, benim tahminimden çok uzak değildi...
Kemal beyden edindiğim izlenim, ismi ergenekonla özdeşleşmiş isimlere mesafeli durmakla birlikte adı ergenekonla anılan ama toplumun üzerinde mutabık kalabileceği 2-3 ismi parlemontoya taşıyacağını sanıyorum.
Kemal bey başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere Kırıkkale’ye uzanan bir skalada anket yaptırıyor.
Listelere hakim ve kaçağa izin vermeyecek gibi!
CHP’nin somut önerilerinin halk üzerinde yaptığı olumlu etkiden memnun ve yakında başta kobiler olmak üzere 2-3 konuda yeni projeler açıklayacak.
Zaman su gibi aktı. Saatime baktım; 15:05'de başladığımız sohbet, 16:05'e kadar uzanmıştı. Müsade istedim. Kapıda bekleyen CHP'lilerin çaktırmadan ama hissedilir kızgınlığı eşliğinde beni dışarıya kadar uğurladı.
Kişisel fikirlerime gelince;
CHP istikrarlı bir yükseliş içinde.
Bu yükselişini devam ettirip ettiremiyeceğini bugünden kestirmek zor ama halkın gözünde yavaş yavaş, “Acaba AKP’nin alternatifi CHP mi?” sorusunu sordurmayı başarmış gibi görünüyor.
Acabanın yerini, “Evet” alırsa, CHP ciddi bir sürpriz yapabilir.
Son not; CHP genel merkezinde gazeteci/siyasetçi, simaları tanınan bir çok isimle karşılaştım. İsmi CHP aday adayları arasında geçen Hürriyet yazarı Şükrü Küçükşahin mesela... Bu seçimlerin en ilginç tespitlerinden birisi şu olabilir; Hiç bir seçimde bu yoğunlukta gazeteci meclise girmek istemedi!