YSK, kesin sonuçları ilan etmese de, ortaya çıkan mevcut sonuçlar üzerinden artık seçim yorumu yapılabilir.
AK Parti’den başlarsak;
Erdoğan, partisi için ortaya çıkan çok ağır şartları lehine çevirmeyi bildi.
İyi bir hatip ve gündemi yönetme ustası olduğunu yine ispatladı.
30 Mart; seçim şartlarını ve ağır ablukayı göz önüne alırsak, Başbakan’ın siyasi hayatındaki en büyük başarısı olarak tarihe geçen bir seçimdi.
MHP, il ve belediye meclisi oylarında bir miktar artış sağladı. Bu sonuçların bir dahaki seçimler açısından MHP’ye kısmen moral olduğunu söyleyebiliriz.
CHP’ye gelince…
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu Ankara, Hatay, Bursa, Çorum, Balıkesir gibi illerde risk almasaydı sonuç kendisi için çok daha yıkıcı olacaktı.
Yine de CHP’nin başarısızlığı ortada.
Başarısızlığın en önemli nedenlerinden biri de, MYK içinden seçilmiş beş Genel Başkan Yardımcısının adaylık sürecini felâket denecek kadar kötü yönetmiş olmalarıdır.
Tehditlere pabuç bırakmaları bir yana bu ekibin bazı belediye başkanlıklarını paylaştıklarına kadar varan iddialar ortaya atıldı.
Hatta listelerin bir kısmını Genel Başkan’a yakın Tuncelili bir iş adamının yaptığı, MYK’nın da onayladığını söyleyenler bile var ki; bu işadamı ile ilgili Kılıçdaroğlu’nun çok uzak olmayan bir zamanda başı ciddi olarak ağrıyabilir.
CHP’yi daha bilimsel irdeleyelim;
Antalya gitmiş, Mersin gitmiş, Manisa’da tek bir ilçe bile kazanılamamış, İzmir’de CHP’nin oyu düşmekle kalmamış elindeki 29 ilçenin sekizini kaybetmiş.
Tüm bunlar ortadayken, bir kasaba büyüklüğündeki Yalova’yı kazandık diye davul çalıyorlar.
Hâlbuki yapılması gereken neydi?
MYK’nın tümünün, hadi öyle bir onurlu davranışı abartılı bulalım, hiç olmazsa bu “beceriksiz beşli” olarak adlandırılanların, Genel Başkanlarına istifalarını sunmaları gerekmez miydi?
Bu olmadığına göre, başarısızlığın faturası Kemal Kılıçdaroğlu’na çıkacak demektir. Eğer CHP ve Kılıçdaroğlu gittiği yoldan ve bu kadronun hiç olmazsa bir kısmından vazgeçmezse, ilk seçimde alacakları oy, yüzde 15’i geçmeyecektir.
Bu arada, dün, TBMM çatısı altında Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan alçakça saldırıyı şiddetle kınıyorum.
Menderes’ten, Erdoğan’a…
Kayseri Şeker, 1954 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan, Kayseri, Sivas, Yozgat ve Nevşehir’e bağlı 295 köyde sözleşmeli pancar ekimi yapan Türkiye’nin en büyük oluşumlarından birisi.
Kurulduğu yıllarda Menderes’in göz bebeği olan Kayseri Şeker, Başbakan Erdoğan’ın özel ilgisiyle hizmet alanını genişletmiş.
Kayseri Şeker’in Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay ziyaretime geldi.
650 milyon borçla aldığı Kayseri Şeker’i, 3 yılda, 300 milyon kara geçiren Akay, kredi derecelendirme raporundan tam not aldıklarını, Türkiye’de ilk kez, ‘çiftçi meclisi’ kurduklarını, Kayseri Şekerspor ve Kayseri Şekerspor Güreş takımının örnek başarılara imza attığını söyledi.
Kayseri Şeker’in başkanı Hüseyin Akay, şöyle devam etti.
“Bu başarılarımızda Başbakan Erdoğan’ın hakkını teslim etmek gerekir. Dünyanın ekonomik krizle boğuştuğu zamanda, hükümet başkanı olarak ekonomik istikrarı savunması, sahiplenmesi ve bu yöndeki telkinleri önümüzü açmıştır.”
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…