Sırf reklam için, Gençlerbirliği’nde sakalı yasaklayan Başkan İlhan Cavcav amacına ulaştı.
Türk ve Dünya medyası kendisi ve başkanı olduğu takımını manşetlerine taşıdı.
Zeki Müren’in, “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz.” sözüne biat eden kültür, yine kafasını gösterdi.
Zeki Müren’in bu sözü zehirdir, yanlıştır, kirlidir.
Her şeyin iyisi kötüsü olduğu gibi, reklamın da iyisi/kötüsü vardır.
Ne yani, banka soyarken yakalanan soyguncu, manşetlere çıktığı zaman itibar mı kazanıyor?
Aklımızı dumura uğratan yüzlerce ön ezberle pusulamızı şaşırdık.
Ayakta zor duran, takımı yerlerde sürüklenen bir başkan, reklam için Türkiye ile dalga geçiyor.
Ana konum aslında Cavcav değil.
Cavcav, son bir rol model olduğu için ismini yazıyorum.
Bakın sosyal medyaya;
Binlerce şöhret arayan, ya da şöhretini tazelemek için fırsat kollayan yaşlı/genç İlhan Cavcav var.
Şöhret olmayı yasaklamak mümkün mü acaba?
Kendini söndüren Volkan
Fenerbahçe ve Milli takımın kalecisi Volkan Demirel’in Kazakistan maçı öncesinde sahayı terk etmesinin kabul edilebilir bir yanı yok.
Volkan’ın, “Bana küfür ettiler” sözlerine sığınması da kendisini kurtarmıyor.
Ne yani, sahalarda ilk kez mi küfür ediliyor?
Daha da ötesi;
Kendisine küfür edildi diye, omuzlarına yüklenen 80 milyonun onurunu tepelemeye hakkı olabilir mi?
Milli takımın forması babanın tapulu malı değil ki;
80 milyonun eşit paylaştığı hisseli bir tapuyu, kendi duygularını önceleyerek müstakil bir tapu haline getirmeye hakkın var mı?
Ya korumaların yaptığı terör!
Onlarca gazeteciyi yerlerde sürükleme cesaretini alanlar, Volkan Demirel’in korumaları değil mi?
Bu cesareti Volkan Demirel’in dışında kim verebilir onlara?
Futbol Federasyonu, bu akıl almaz durumu sıradan bir ceza ile geçiştirecek mi, merak ediyorum…
Talat Atilla/Güneş