Yazıların konusu ne olursa olsun değerli yorumcularımız, kutuplaşarak sert bir üslupla adeta kavga ediyorsunuz. Bu sıralarda en revaçta konu gayet normal olduğu üzere “İmralı Barış Süreci”. Çözüm olarak nerede ise tüm topluma devlet ve medya baskısı ile benimsetilmeye çalışılan bu süreçte ayrışma/bölünme kaygısı taşınması çok normal, değil mi? Hani bir zamane bulmacası var, “Yağmurdan en çok hangi hayvan korkar?” şeklinde. Cevabı basit, komik ama bir mantığa sahip. “Yağmurdan en çok romatizması olan kırkayak korkar” Türkiye’nin de romatizması ve kırk ayağı var. Daha önce böyle barış süreçleri, çözüm numaraları hep bölünme getirmiş. Sonuç hiç değişmemiş, hep ayrışmışız. Kala kala iç içe geçtiğimiz Kürtler kalmış, şimdi onların bir kısmı ile barış/çözüm diye birileri bizi masaya oturtmuş…
Nasıl endişelenmezsiniz?
Endişelene nasıl kızarsınız?
Tam tersine onların endişelerini gidermek ancak barışı getirir, görmüyor musunuz?
Çözümden anladığımız hepimiz için Kürt kimliğinin tanınması, kültürel ve demokratik hakların verilmesiydi. İlave olarak ekonomik ve siyasi haklar konusunda da bazı gerçekçi adımların atılması söz konusuydu. Çözüm düne kadar bu formülasyon üzerine kurulmuştu. Şimdi ise Kürtlere statü tanınması ve siyasi ayrıcalıklar verilmesi söz konusu… Biraz düşünen nasıl endişe taşımaz? Endişeden öte tehlikeyi göremez?
Süreçte çok doğru olarak şunlar eksik ve dikkat çekici gelmiyor mu siz:
-Devlet aklı ve çoğu devlet kurumu süreçte yok.
-Hukuk yok.
-TBMM yok.
-Barış, demokratik ortamda oluşur. Demokrasi yok.
-Medya özgür değil, çok baskı görüyor.
-Şeffaflık yok, samimiyet yok.
- Proje bize ait değil. Daha Ocak ayında BDP’liler PKK’lılarla kucaklaştı diye dokunulmazlıkları kalksın diye direten Tayyip Bey birden çözümü nasıl olduda buldu…
-Muhattab alınan PKK, Kürtlerin çoğunluğunu temsil etmiyor.
Sonuçta devletin paradigmaları değişiyor. Bölgesel devletlerden oluşan ayrı dillerde eğitim yapılan farklı, Ortadoğulu, 2 milletli bir devlet ortaya çıkıyor. Çağdaş uygarlık hedefi terk ediliyor, şimdiye kadar olan kazanımlarımız çöpe atılıyor.
Endişelenmek için yeter sebep değil mi bunlar?
Hatta karşı çıkmak için yeter sebep değil mi?
Yukarda yazdıklarıma hayır diyebilecek bir AKP yetkilisi var mı? Hayır yok diyebildiler mi? Daha 15 gün önce Başbakan Erdoğan, “Silahsız gidecekler” diye kendini yırtmışken ne oldu?
Tutkularımızdan kurtulup biraz mantıklı olalım. Devletin paradigmaları değişiyor baylar, bayanlar. Bizim devletin… Uğruna kan döktüğümüz devletin… İslam dünyasının en güçlü, en çağdaş devletinin… Alllah’tan korkun, Tayyip Beyden değil…