“Tartışmalarımızı Somutlaştıralım” serisi ile laiklik ve özerklik konularında kavramı, etimolojiyi, geçmişte ki uygulamaları bir yana bırakalım, sadece somut olarak bundan sonra olabilecekleri görelim istemiş ve hem laiklik için hem de özerklik için bazı somut tablolar vermiştim. Bunu yaparken geçmiş tartışmalarımızda hep ya tarihteki veya günümüzdeki kötü örneklere yada kavrama takıldığımızı görmüş ve bunları bir yana bıraktığımızda olacaklar için ne yorumlar yapacağımızı merak etmiştim. Fakat, yine çoğunlukla kavram, tanım, geçmişte şunlar oldu gibi yorumlarla işi güncel siyasete döktük. Çok az yorum laiklik ve ulus devlet ortadan kalkarsa ne olacağını fark etti. Bu nedenle yorumlarınızı tek tek cevaplamadım. Sizi üzmek istemedim. Ancak yorumlarınız bu nokta dışında genel olarak çok başarılıydı. Gerçekten teşekkür ederim.
Laiklik ve ulus devletin ortadan kalkması ile olacakları somutlaştırarak görelimi tartışmayı arzu ederken, olacakların olumsuz şeyler olduğunu göstermekten çok olacakları öngörüyor muyuz, yani bilinçli miyiz sorusuna cevap aramıştım. Çünkü biz bazen çok iyi eleştiriler yapıyor ama bunun sonuçlarını öngöremiyoruz. Burada “Biz” derken sadece e-dergahı değil tüm kamuoyunu kast ediyorum. Evet, hep birlikte hemen her şeyi eleştiriyor ama bu eleştirilerimizin sonucunda ne olacağını, kime hizmet ettiğimizi pek göremiyoruz. Dün olanları, tarihi biliyor ama bugünü anlamakta zorluk çekiyoruz. (Gerçi çoğumuz tarihi dahi bilmiyoruz ya!)
Ben “bilmek” ve “Yorumlamak” konularında e-dergahın başarılı olduğunu düşünüyorum. (Somutlaştırma şimdilik kısmen olmadı)Keşke her yerde, tüm ülkede bizim seviyemizde tartışmalar yapılsa, bu seviyede başarılı yorumcular olsa…
Yine de bir kez daha laiklik ve ulus devletin olmaması durumunu somutlaştıralım lütfen. Bir simülasyon yapalım. Olacakları öngörüp tekrar başa dönelim. Düşüncelerimizi tekrar gözden geçirelim. Dediğim gibi bunu olumsuz yada olumlu bir sonucu görmemiz için değil analiz yeteneğimizi basit bir yöntemle geliştirmek için yapalım. Ayrıca tartıştıklarımız çok önemli konular…
Polis iri-yarı adama sormuş,”Niçin dövdün bu adamı?”
“Bana su aygırı dedi”
“Ne zaman?”
“Geçen sene”
“Ama sen onu şimdi dövmüşsün?”
“Evet ama ben şimdiye kadar hiç su aygırı görmemiştim, ilk defa geçen gün gördüm de...”
Biz de beğenmediğimiz veya sürpriz bir sonuçla karşılaşmamak için “Su aygırı”nın ne olduğunu bilmek zorundayız.
Bir şey daha dikkatimi çekti; Düşüncelerimizi bazen net olarak yazmaktan da çekiniyoruz. Ağdalı bir üslup kullanıp kamufle ediyoruz.
Bazen de çok dikkatli okumuyor, örneğin, olumlu işaretlediğimiz bazı yorumların gerçekte onaylamadığımız yorumlar olduğunu fark etmiyoruz. Yada tam tersi.
Bir şey daha var; karşımızdakine çok çabuk kızıyor, çok çabuk suçluyoruz. Bu arada işin özü kaçmış oluyor. Kızma ve suçlamamızın asıl sebebi ise konuyu kişiselleştirmemiz veya günlük siyasete alet etmemiz.
Sizde benim tespit ve öz eleştirilerime devam edebilirsiniz…
Hayırlı hafta sonları.