Uluslararası geleneklere göre başbakan, cumhurbaşkanı seviyesinde bir yönetici bir başka ülkenin kara, hava veya deniz sahasından geçerse ilgili ülkenin resmi makamlarınca mümkünse kısa bir ziyaret yapılır veya ilgili ülke seviyedaşı yönetici kendisini telefonla arar. Bu bir nezaket kuralıdır.
Cumhurbaşkanımız 5 saatlik bir yolculuk yapıp Houston’a gidiyor. Üstelik programlı olmasa da önceden biliniyor. Washington’daki büyükelçimiz bir gün önceden haberdar olduğu için 6 saatlik bir yolculuk yapıp kendisini karşılıyor. Ancak, Amerikalı hiçbir yetkili kendisi ile görüşmüyor, aramıyor.
Bu olaydan 10 gün kadar sonra Başbakanımız ve bir grup bakan Newyork’a gidiyor ve uluslararası finans kuruluşları yetkilileriyle görüşmeler yapıyor. Aslında bu tür görüşmelere başbakan veya bakan seviyesinde katılmaya gerek yok ama belli ki durum vahim ve böyle gerektiriyor. ABD yetkililerinden alınan izin gereği yapılan toplantılar 3-4 gün sürüyor.
Aynı tarihlerde bir basın toplantısında ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf; Davutoğlu, Babacan ve Şimşek'in ABD'ye yapmakta oldukları ziyaretten haberi olmadığını söylüyor.
Bir başka haber;
Cumhurbaşkanlığı kaynakları, İstanbul'da 6. Uluslararası Türkmenistan Yatırım Forumu'na katılması beklenen Türkmenistan Cumhurbaşkanı Berdimuhamedov'un, annesinin rahatsızlığından ötürü ülkesine dönmek zorunda kaldığını bildirdi. Berdimuhamedov'un sabah saatlerinde ülkesine dönmek üzere Esenboğa Havalimanı'ndan ayrıldığı öğrenildi. Bu gelişme üzerine Berdimuhamedov'un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul'da katılması öngörülen programlar iptal edildi.
Türkmenistan Cumhurbaşkanı’nın ülkesine döndüğünün ertesi gün Türkmenistan Büyükelçimizin merkeze alınması ise soru işaretleri doğurdu…
Biliyorsunuz Ortadoğu’da 4 önemli merkezde büyükelçimiz yok.
Geçenlerde Suudi Arabistan’a Cumhurbaşkanı seviyesinde ziyaret yapmasaydık bizi kabul etmeyeceklerdi. Zira Mısır baskı yapıyor ve bizi her türlü Arap toplantılarından uzak tutmaya çalışıyor.
Geçenlerde Dışişleri kökenli bir arkadaşım Recep Tayyip Erdoğan’ın Dışişleri mensuplarına baskı yaparak ABD ve AB ülkeleri yetkilileri ile görüşme ayarlamalarını istediğini söyledi…
Dış politikada rezalet bir dönem yaşıyoruz. Tam bir dışlanmışlık…
“Değerli Yalnızlık” politikamız sürüyor.
Öğretmen, Ali'ye sormuş,
“Oğlum dünyanın şekli nasıldır? Daire mi, elips mi, küre mi?”
“Valla babam dünyanın karmakarışık olduğunu söylüyor hocam ama şekli nasıldır bilmiyorum.”
Dış politikamız tek kelime ile karmakarışık… Sebep Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan gibi bir enaniyet abidesi, Başbakan’ın ise Davutoğlu gibi bir serüvenci olması…
Ekonomi politikamızı ise siz anlatın…
Yıllarca çalıştığı Başbakan Yardımcısına ve seçtiği Merkez Bankası Başkanı’na “Vatan haini” diyebilen bir Cumhurbaşkanı’nın ülkesinde nasıl bir ekonomi politikası olur, anlatabilirseniz, anlatın…
Not; Biliyorsunuz yazılarımı gece 02’lerde eve gelsem de aksatmamaya çalışırım. Geçen Perşembe eve geldiğim de ise sabahın 07’siydi. Meclis’te yine çalışma adı altında bir yığın rezalet yaşamıştık. Perşembe yazımı yazamadım, özür dilerim.