CHP 550 bin civarında oy artırdı, AKP 2,5 milyon civarında oy düşürdü ama beklentiler dikkate alınınca CHP kaybetti, AKP kazandı deniyor. Bu konu muhakkak ki tartışılır, tartışılmalıdır. Ben bugün seçimin galibi, kaybedeni kimdir konusunu değil de CHP’ye yapılan bir eleştiriyi tartışmak istiyorum; “CHP Doğu, güneydoğu, İç Anadolu ve Doğu Karadeniz’de yok”
Evet, “CHP Doğu, güneydoğu, İç Anadolu ve Doğu Karadeniz’de yok” Doğrudur belki ama bu CHP’nin rakiplerini sevindirecek bir cümle olmamalı. Çünkü bu durum Türkiye’nin sorunudur.
CHP, Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde, Marmara, Akdeniz gibi gelişmiş kıyı yörelerinde, kentliliğin geliştiği yerlerde vardır. Yani orta sınıfın olduğu yerlerde. CHP’ye oy veren orta sınıflardır. Orta sınıflar ise toplumu sürükleyen kesimdir. Her alanda başarılı kişilerin çıktığı, toplumu yönlendiren bireylerin yetiştiği kesimlerdir. Bu CHP için iyi…
Bir de kötü taraf var. CHP’nin olmadığı yerlerde ya Türk milliyetçileri, ya Kürt milliyetçileri ya da siyasal İslamcılar hakim. Orta sınıf, Türkiye koşullarına göre kentleşmesini tamamlamış yerlerde pek yok, Bu söz konusu bölgeler gelir ve eğitim seviyesi düşük yerler… Bu durumun neresi aklı başında bir kişiyi mutlu eder de, CHP’yi eleştirmek için söyler?
Bunlar Türkiye’nin sorunudur dost, senin ve benim sorunum… Yalnız CHP’nin değil…
Türkiye yalnızca İslamcı muhafazakarlardan, Türk ve Kürt milliyetçilerinden, Atatürkçülerden oluşmuyor. Bunların hepsinden ve kendini daha farklı tanımlayanlardan oluşuyor. Hatta kendi ile ilgili en az birkaç niteleme yapanlardan oluşuyor… Kimse Çankaya’da yüzde 70 civarında oy almış CHP Diyarbakır’da yok diye sevinmesin… Araştırmacılara göre yeni oy veren gençlik yüzde 32 oranında CHP’ye oy vermişse CHP eriyor diye de sevinmesin, toplum olarak nereye gidiyoruz diye bir düşünsün…
Bu noktada daha fazla yazmak sizi de sıkmak istemem. Çoktandır fıkra yazmadım. Yıllar önce yazdığım sevdiğim bir fıkrayı yeri geldi bir daha yazayım izninizle.
Adamın birisinin arabasının lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar. Adam arabanın lastiğini söker. Ama lastikten söktüğü 4 bijon yuvarlanıp yağmur mazgalının içerisine düşer. Adam bakar mazgaldaki bijonlar görünmüyor bile, çaresiz oturup düşünmeye başlar. Yağmur bastırmak üzeredir. Panikler. Olayı başından beri Hastanenin penceresinden izleyen bir deli parmaklıkların arkasından adama derki,
“Arkadaşım sen ne yapıyorsun orada öyle?”
“Sorma birader, lastik patladı. Tam değiştirecektim bijonlar mazgala düştü”
“Düşündüğün şeye bak. Ondan kolay ne var. Bütün lastiklerden birer bijon çıkar. Lastiğe tak. Hepsinde 3 bijon olur. Seni lastikçiye kadar idare eder”
Adama çok mantıklı gelir, hemen delinin dediğini yapar. Giderken de deliye “Senin ne işin var bu akıl hastanesinde?” der gibi bakınca deli cevap verir,
“Bizi burada deli diye tutuyorlar, salak diye değil”
Evet, siyaset yapalım, rekabet edelim ama salaklıkta etmeyelim, bu ülkede hep birlikte yaşamak zorundayız değil mi ama…