Kısa süre önce Süleyman Demirel ve bir misafiri arasında yaşanan diyalogu öğrendiğimde, ilk tepkim, “Bu diyalog tarihe geçer” oldu.
Haber kaynağım yazmamamı rica etti ama dayanılacak gibi değil.
Beni anlayışla karşılayacağından emin olduğum için yazmaya karar verdim.
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Güniz Sokak’ta ağırladığı sosyalist bir tanıdığına eski Sosyalist Birlik Partisi (SBP) Genel Başkanı Sadun Aren’i sorar.
Misafir, Demirel’e, “Görüşemiyoruz” deyince, Demirel, “Sadun (Aren) benim sınıf arkadaşımdır. Sık sık ziyaretime gelirdi ama bir süredir uğramıyor. Biz, vaktiyle Behice Boran’dan çok şey öğrendik. İyi ki TİP vardı, iyi ki Behice Boran’lar, Sadun Arel’ler vardı. Onlara hep saygı duydum.” der.
Demirel’in sosyalizme övgüler dizmesine şaşıran misafir; “İyi de efendim, siz sosyalizmle mücadele etmediniz mi?” diye sorar.
Bu soru üzerine Demirel, “Fevkalade güzel bir soru sordun ama bunun tek yanıtı yok. Birincisi mücadele etmedim, mülahaza ettim. İkincisi de, sosyalistler problemlere mükemmel teşhis koyarlar ama nerede duracaklarını bilemezler.” der. Kısa bir sessizlikten sonra misafir, Demirel’e, “Sosyalistler belki de durmak gerekmediği için durmuyorlar” yanıtını verir.
Demirel, “Ne yaptığını, ya da yapmadığını görmek için bazen durmak gerekir. Örneğin; bir rakamın neye tekabül ettiğini bilmek için, o rakamın neresine nokta koyacağını da bilmen gerekir. Sosyalistler işte bu noktayı nereye koyacaklarını bilmiyorlar!”
Reddediyorum!
Uludere’de kim, ya da kimler, bilerek ya da bilmeyerek ateş emrini verdiyse mutlaka yargılanmalıdırlar. Hiçbir mazeret bu olayı örtbas edemez.
Bu mesele devletin namusudur. Nokta.
Noktalamamız gereken başka bir konu daha var;
PKK’nın Kürt-Türk katliamlarında fare gibi köşelerine saklanan sözde Türk-Kürt entelektüellerin, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in dil sürçmesinde, ya da hatasında, her ne ise; akbaba gibi arz-ı endam etmeleri iki yüzlülüklerinin olduğu kadar korkaklıklarının da belgesidir. PKK’nın Türk-Kürt katliam kronolojisini ezbere bilen bu coğrafyanın çocukları bu basitliğe teslim olmayacaklardır.
PKK katliam yaptığında eleştirme cesareti gösterenler, elbette Bakan Şahin’i bu sözleri nedeniyle dibine kadar eleştirebilirler. Buna saygı duyarım. Ancak; silahların karşısında esas duruşta duranların, Bakan’ın dil hatasında aslan kesilme ucuzluğu tam bir komedidir. Ben bu komedi korosuna katılmayı reddediyorum.
Sıradışı!
CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay ziyaretime geldi. Doğrusu sıradışı ve şaşırtıcı bir siyasetçi. CHP’li ama Özal hayranı olduğunu saklamayacak kadar açık sözlü. 5 yabancı dil biliyor, 6. dil için de ders alıyor. Türkiye gerçeklerine CHP’li kimliğini muhafaza ederek bağımsız bakmayı beceriyor. Başbakan Erdoğan’ın başarılı/başarısız alanlarını komplekse kapılmadan anlatabiliyor. Tunay’ın partilerin klasik fanatizm anlayışlarına esir olmaması hoşuma gitti. Ön izlenimim şu; Faik Tunay göründüğü gibiyse, Kılıçdaroğlu için bir şans olabilir.
Ya sonra?
Erdoğan’ın AK Parti üzerindeki mutlak hâkimiyeti devam etmesine rağmen Başbakan’ın gözünün önünde MYK toplantılarında parti yönetimiyle hükümet üyeleri arasında gergin konuşmalar da yaşanıyor. Bu tartışmalar Erdoğan’ın son sözü söylemesiyle bitiyor ama Başbakan’ın genel başkan olmadığı bir AK Parti sonrası için de yeterli işaretleri veriyor. AK Parti MYK’sındaki gerginliğin temel nedeni, parti yöneticilerinin hükümet üyelerine nazaran kendilerini geri planda hissetmeleri…
FOX, TRT TÜRK ve ÜLKER
TRT TÜRK ve One Ajans arasındaki anlaşma yenilenmedi ama TRT TÜRK’te değişen bir şey yok. Programlarda aksama olmadığı gibi, süreç eskisi gibi ilerliyor. TRT TÜRK muhtemelen yakında Ülker’le masaya oturacak. Ülker yetkilileri TRT TÜRK’le anlaşma imzalamayı bir prestij olarak görüyorlar. Anlaşma sağlanırsa kısa süre sonra Ülker ve TRT TÜRK el sıkışacaklar.
Medya dünyasından bir başka ilginç gelişme de FOX cephesinde. Yayın yönetmeni Doğan Şentürk’le haber bülteni sıralamasında birincilik-ikincilik arasında gidip gelen FOX cephesinde bir süre önce oldukça hareketli günler yaşanmış. Ergun Babahan, İsmet Berkan ve Mustafa Karaalioğlu, FOX’ta siyaset programı yapmak için kolları sıvamışlar. Daha da ötesi patronajdan da, “Evet” yanıtını almışlar.
Program için gün sayarlarken, tam anlamıyla direkten dönmüşler.
Konunun detayları da bende kalsın!
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…