Biz kendi içimizde öteki olduğunu sandığımız, tüm kötülüklerin sebebi kardeşimizi yok etmeye, ona içimizde ki kini kusarak rahatlamaya çalışırken dünya kendi etrafında kaçıncı milyar kez dönüşünü tamamlıyor ve artık insanların bir türlü vazgeçemedikleri çiğlikler onu yine de şaşırtıyor…
Bendeniz ise kin kusan kardeşlerimin hiç olmaz ise rahatlamalarına sebep olduğum için mutluyum… Yazılarımın bir işe yaradığımı hissediyorum, bazılarında nefretlerin azalması, bazılarında ise sevgi ve saygı çağrışımlarına neden oluyorum. Fakat tavsiyem kişilerin nefreti değil, sevgi ve saygıyı tercih etmeleri… Çünkü, kin ve nefretle yoğrulmuş ruhlar yaşayan ölülerdir…
Bugün çok önemli bir konudan bahsetmek istiyorum. Belki de dünya tarihinde ilk kez olan bir olayla ilgili sizle tartışmak istiyorum. Bilenleriniz vardır ABD’de bir bütçe krizi var. Federal ek bütçe Senato’da 46 evet oyuna karşılık 54 oyla reddedildi. ABD Hazinesi borçlanma tavanına ulaştığı için bir süredir acil ve elzem olanlar dışında faaliyet yürütemiyor. Hazine yaklaşık ABD GSYH’sı kadar borç yapmış durumda. Yaklaşık 17 trilyon dolar… Şimdi eğer 17 Ekim’de borç tavanı yükseltilmez ise ABD çok önemli bir krizle karşı karşıya kalabilecek. Bunu bizzat Başkan Obama söylüyor.
Krizin ilginç yanı muhalefetteki Cumhuriyetçi Parti’nin gelir durumu iyi olmayanlara Kongre’den geçtiği halde sağlık ve sosyal güvenlik yardımını kabul etmemesi. Mevcut durumda zaten büyük sorun var. Bir çok kamu hizmeti yapılamıyor ama borç tavanı yükseltilmezse asıl sıkıntı o durumda yaşanacak.
Burada ilginç olan ABD gibi dünyanın 1 numaralı süper gücünün hukuku, demokrasi kurallarını, muhalefete saygıyı her şeyden önde tutuşu. Düşünebiliyor musunuz, Parlamentodan geçmiş hem de yoksullarla ilgili bir yasanın uygulamasını engellemek için devleti tıkayan bir muhalefet yapılıyor ve kıyamet kopmuyor. Bunu bizim iktidara veya iktidar yanlılarına nazire olsun diye yazmadım. Biz iktidar ve muhalefet olarak henüz bu seviyeye gelmedik ki bir birimize nazire yapalım… İlginç olduğu için yazdım. (Aslında Cumhuriyetçi Parti içerisinde ki derin parti Çay Partisi ortada bir sistem sorunu gördüğü için bu muhalefeti yapıyor ama o konuya kafa karıştırmamak için fazla girmiyorum)
Biz iktidar ve muhalefet olarak buradaki inceliği anlayacak, algılayacak durumda değiliz ama yine de bu konuyu bilmek tartışmak zorundayız. Biz biliyorsunuz nerede ise son birkaç yıldır Sayıştay denetimini kaldırma noktasına gelmiş bir ülkeyiz. Son 2 yıl Sayıştay raporları TBMM’ne gelmedi. Bu yıl raporlar gönderildi ama şaibe var. Raporlarda sorun olduğu, denetçi raporlarının olduğu gibi TBMM’ne gönderilmediği, tırpanlandığı bir anlamda sansürlendiği şeklinde bir şaibe var. Raporların gereği yapılmamış söylentileri var.
Anlayabiliyor musunuz, muhalefete devleti durdurma noktasına getirdiği halde tahammül eden bir ABD ve muhalefetin hiçbir şeyine asla tahammül edemeyen, hatta basit bir Sayıştay denetimi kuralını dahi yaptırmayan ama hiçte kıyametin kopmadığı bir Türkiye. Demokrasilerimiz arasındaki fark bu işte… Ve de demokrasi asla sandıktan ibaret değil…