Geçen Cuma akşam üzeri, Genelkurmay Başkanı Koşaner ve üç kuvvet komutanı istifa etmiş, televizyon kanalları çeşitli yorumcuları konuk ediyorlar (Doğal olarak yüzde 80’i yandaş olan yorumcular) ve konuklar nerede ise hep bir ağızdan; “Bu bir kriz değil, demokratikleşiyoruz” mesajı veriyorlar. Hangi ülkede YAŞ öncesi genelkurmay başkanı ve üç kuvvet komutanı istifa etse bu bir krizdir ama nedense bizimkiler bunun bir kriz olduğunu söylemek istemiyorlar, normal bir olay, önemsiz bir konu havasındalar. Neden normal? Çünkü demokratikleşiyoruz… Hatta bu istifaları o kadar küçültme çabası var ki bir ünlü televizyoncu ve yazar, “İstifa etmediler, emekliliklerini istediler” diyebiliyor. Yağcısı ve yalakası bu denli işi ileri götürmüş bir iktidar nasıl başarılı olur?
Düşünüyorum, değil genelkurmay başkanı ve üç kuvvet komutanı, önemli bir konu öncesi 4 müsteşar istifa etse dahi krizdir, bu nasıl olmaz?
Bazıları da bilmiş bilmiş konuşuyorlar, “Eskiden olsa ya Hükümet istifa ederdi ya da bunlar darbe yapardı” Kimse eskiden neden darbe yapılabildiğini, şimdi neden yapılamadığını konuşmuyor. Askeri ve sivil darbelerin nereden izin alınarak yapılabilirliğini sorgulamıyorlar. Veya sorgulayamıyorlar. İstifa eden bu komutanların asla darbe yapmadıklarını, darbeye karışmadıklarını göz ardı ediyor ve eski darbecilerin hesabını da bunlara çıkarıyorlar. 28 Şubatcılar, 27 Nisancı Genelkurmay Başkanı keyifle geziyorlar, darbelerin hesabı bu demokrat tavırlı, istifa etme onuru taşıyan komutanlara soruluyor. Taraf’ın Cumartesi manşetini gördünüz mü? “Daha Karpuz Kesecektik”
Demokratikleşiyoruz…
Her şey tamam, iyi de, normal-demokratik bir ülkede ilgililer ve medya sorar; “Neden istifa ettiler?” Kimse bunun üzerinde durmuyor. Oysa müstafi Genelkurmay Başkanı Koşaner veda mesajında açıklamış, “Şu anda 173’ü muvazzaf, 77’si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman çavuş hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunmaktadır. Tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, Hakk’a, adalete ve vicdani değerlere uygun olarak yapıldığını kabul etmek, bir çok hukukçunun da ifade ettiği gibi mümkün değildir. Bu durum, bir çok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede bir çözüm bulunması mümkün olmamıştır.”
Yani Koşaner istifa gerekçesi olarak başında bulunduğu kurum mensuplarının haksızca hapishanelerde süründürülmesini gösteriyor asla YAŞ’daki atamalarla ilgili bir mutabakatsızlıktan bahsetmiyor. Her YAŞ öncesi bir “internet andıcı” davası bahane edilerek terfi ettirilmek istenmeyen komutanlar hakkında yakalama emri çıkarılması ve tutuklanmaları, komutanı ve silah arkadaşlarını sıkıntıya sokmuş ve bu sorumlulukla istifa etmiş. İnternet andıcı bir sonraki YAŞ’a kadar gündeme gelmemiş. Bunun neresi normal bir durum. 250 TSK mensubu içerde ama bu durum normal ve komuta kademesinin YAŞ öncesi istifaları kriz değilmiş…
Eğer, bunlar normal ve demokratikleşiyor isek, kadrolar yerine kurumların değişmeleri, kadrolar yerine kurumlarla uğraşmamız gerekmez mi?
Bürokratlar değişti, bürokrasi demokratikleşti…
Hocalar değişti, YÖK demokratikleşti…
Hakimler-savcılar değişti, yargı demokratikleşti…
Komutanlar değişti, TSK demokratikleşti…
PKK toprak talep etti, özerklik istedi, Türkiye demokratikleşti…
Bazı konuları doğru tespit edelim;
1-Demokrasilerde sivil-asker çekişmesi olmamalıdır ama olursa da siviller lehine sonuçlanmalıdır. Bu olay bu açıdan bakıldığında olumludur. 2-Bu komuta kademesi istifaları ile AKP zihniyeti tüm kurumları net olarak ele geçirmiştir. 3-Bundan sonra statüko temsilcisi AKP’dir. 4-Geleneksel Cumhuriyetçi ve Atatürkçü zihniyet artık kamuda sonlandırılmıştır. 5-Teamülleri yok edilen TSK siyasileşecektir. 6-Necdet Özel’de bu ülkenin ve “Oh olsun” dediğimiz ve alay ettiğimiz ordusunun komutanıdır. 7-Demokratikleşme Siyasi Partiler, Seçim Kanunları, Anayasa değişiklikleri ve TSK’nın MSB’ye bağlanması gerçekleşmeden söz konusu olmaz. 8- Gerçek demokratikleşme bir eğitim ve zihniyet değişikliği ile olur.9-Gelişmeler için “Normalleşme” kavramı daha uygundur, ancak TSK’nın bu dönemde özellikle kurcalandığı ve haksızlığa maruz kaldığı unutulmamalıdır.
Daha yazacak çok ama önce “Demokratikleştiğimiz” bu yeni dönem hayırlı olsun diyorum…