Perşembe günü Genel Kurul normal saatinde 14.00’da başladı. Hafta boyu zaten yoğun olmuş her gece 01 ile 04 arasında çıkmıştık. Çarşamba başladığımız oturumda sabah 04’te bitmişti. Yorgun, argın ve uykusuz Perşembe oturumuna başladık. Bu gecenin uzun ve zorlu olacağını biliyorduk ama 24 saate yakın süreceği kimsenin aklına gelmiyordu. Yine tüm gece gergin bir şekilde devam ediyorduk. Torba kanunlardan birini bitirdik. Tartışmalı bir ortamda İç Güvenlik Paketini de tamamladık ve 2’inci Torba Kanununa başladık. Başlangıçtan beri bir sürpriz ilave bekliyorduk ve sabah 07’de geldi. Tarafsız olsun diye atanmış, milletvekili dahi olmayan İç İşleri Bakanı’nın teklifi ile örtülü ödenek Başbakanlıktan alındı ve Cumhurbaşkanı’na verildi. Bu kadar basit değil tabi, aslında devlet mekanizması değişmiş, bir nevi darbe olmuş ve başbakanlık geri plana itilerek Cumhurbaşkanı yürütme erkini kanunen de fiilen de ele geçirmişti.
Anayasa’nın 104’üncü maddesi Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini tanımlar. Buna göre Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve devletin organlarının çalışmasını gözetir. Yani yasama, yargı ve yürütme erklerinin doğru çalışmasını gözetir. Cumhurbaşkanı sorumsuzdur. Ne kadar yürütmeyi temsil ediyorsa, bir o kadar da yargı ve yasamayı temsil eder. Nasıl yargıçlık yapmaması gerekirse, aynı şekilde icraya da karışmaması gerekir. Cumhurbaşkanı hukuken yetkili ve sorumlu olmadığı konularda fillen mali ve idari yetkileri ele geçirmiş oluyordu.
Sonuç olarak Cuma sabahı Meclis’ten geçen örtülü ödenekle ilgili Kanun maddesi Başbakanın yani yürütmenin çok çok önemli yetkilerini alıp Cumhurbaşkanına verdi. Tıpkı bir yargıcın veya Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın yetkilerinin alınması gibi. Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yapması ne kadar saçma ise Başbakanın yetkilerini alması da bir o kadar saçma… Cumhurbaşkanının Anayasa uyarınca istihbaratla ilgili bir sorumluluğu ve yetkisi yok. Sorumluluk ve yetki Başbakanda. Bu kanun maddesi ile yetki Cumhurbaşkanında, sorumluluk ise Başbakanda olacak… Ayrıca milyar liraların söz konusu olduğu örtülü ödeneğin hesabı gizli ve denetimi yok, düzenlemesi de Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile olacak…
Bu saçma ve kişiye bağlı düzenleme Anayasaya, bütçe kanun ve prensiplerine aykırı olduğu gibi parlamenter sisteme de aykırı. Dünyada bu tür rol paylaşımının örneği yok. Devlet mekanizması bozuldu artık. Sistem çöktü. Rejim değişti, bir anlamda darbe oldu…
Türk devlet geleneğinde böyle bir saçmalık, kişiye özel düzenleme asla olmamış. Bu durumu hiç kimse “Ne olacak ki” diye geçiştirmesin. Bu sistemi tıkayacak gerekçesi olmayan bir düzenleme oldu. Parlamenter sisteme önemli bir darbe vuruldu… Yine kimse bu durumu başkanlık sisteminin önü açılıyor diye de değerlendirmesin, çünkü, bu durumda ülke çok önemli yara alacak ve sistem değişikliği de tehlikeye girecek. Birileri bu parlamenter sistem görüldüğü gibi çöktü, hadi başkanlık sistemine geçelim diyebileceğini düşünüyor ise fena halde yanılıyor…
Sabahın o saatlerinde 3 kere mikrofona aldım, nerede ise yalvarır gibi yapılmakta olanın çok yanlış olduğunu, devlete büyük zarar getireceğini anlatmaya çalıştım. Nafileydi…
Cerrahlar farklı insanlardır. 5 ünlü cerrah oturmuş hangi meslekten olan insanları ameliyat etmenin kolay olduğuna dair sohbet ediyorlarmış.
İlk cerrah; "Ben" demiş "Muhasebecileri, Yeminli mali müşavirleri ameliyat etmeyi severim. İçlerini açtığım zaman her şey numaralıdır, iş kolay olur"
İkincisi; "Doğru ama" demiş "Elektrikçilerin, elektronikçilerin ameliyatı daha kolay olur. Her şey ayrı, ayrı renktedir"
Üçüncü cerrah; "Siz bir de kütüphanecileri, arşivcileri görün. Her şey alfabetik sıradadır, onun için onların ameliyatı çok kolay olur"
Dördüncüsü; "İnşaatçıların ameliyatı da pek kolay olur" demiş. "Üstelik onlar iş bittikten sonra içeride parçalar, yabancı maddeler kalmasına da alışıktırlar"
Sonuncu cerrah; "Arkadaşlar" demiş "Siz her halde hiç politikacıyı ameliyat etmediniz. Onların kalbi, yürekleri yoktur. İçleri bomboştur. Beyinleri de öyle”
Bazen gerçekten siyasetçiler olarak özellikle ülke sorunları ile ilgili kalpsiz ve beyinsiz oluyoruz…