Terör örgütü eylemlerini son zamanlarda sıklaştırdığı gibi, eylem şekli ve PR yöntemini de revize etti. PKK, terörü şehirlere yayarken, diğer taraftan BDP Milletvekillerinin kendilerine olan desteğini kameralar eşliğinde aleni hale getirdi.
Sahada ağır kayıplar veren PKK, şehirlerde ses getiren eylemler yaparak sahadaki başarısızlığını telafi etmek istiyor.
Tabii tüm bu süreçler yaşanırken terörü bitirmek için devlet refleksinin nasıl bir yol haritası hazırladığı doğal olarak merak ediliyor.
Aldığım bilgilere göre devlet terörü etkisizleştirmek için değişik alternatifler üzerinde çalışıyor. Masadaki seçeneklerden en dikkat çekeni şu;
Türkiye Cumhuriyeti, PKK’nın silah bırakması karşılığında Abdullah Öcalan’ı Kuzey Irak’ta ev hapsinde tutmayı tartışıyor.
Türkiye sınırları içerisinde Öcalan’ı ev hapsine alma seçeneğinin güvenlik yüzünden masadan tamamen kalktığı, Kuzey Irak’ta Türkiye’nin kontrol ettiği mini tampon bir bölgede Öcalan’ı ev hapsine alma seçeneğinin devlet katında ve Öcalan’la ciddi ciddi tartışıldığı öne sürülüyor.
Masadaki kartları şöyle özetleyebiliriz;
TÜRKİYE CUMHURİYETİ: PKK tüm silahlarını Türkiye ve ABD’nin gözetiminde bıraktıktan sonra Öcalan’ın Kuzey Irak’ta Türkiye sınırına yakın bir bölgede ev hapsine alınmasını değerlendiriyor.
PKK: Devletin bu yaklaşımına Murat Karayılan sıcak, Cemil Bayık’ın mesafeli, Duran Kalkan ve Fehman Hüseyin’in, “Önce Kuzey Irak’ta Öcalan’a ev hapsi verilsin” diyerek karşı çıktığı söyleniyor.
ÖCALAN: Bu teklifi PKK’nın kabul etmesinden sonra değerlendireceğini söylese de kabul etmeye istekli.
BARZANİ&TALABANİ: PKK tabanında etkisi olan Barzani, “Arada kalırız” gerekçesiyle bu teklife soğuk yaklaşırken, Talabani’nin yeşil ışık yaktığı söyleniyor.
Hüseyin Aygün CHP’yi kilitledi
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılıp serbest bırakıldıktan sonra söyledikleri CHP’nin Kürt politikasını tamamen kilitledi.
Güneydoğu’daki oyları hedefleyen CHP, Şükrü Elekdağ’a dünyadaki örnekleriyle karşılaştırmalı çok geniş bir rapor hazırlatıyordu. Ancak, Hüseyin Aygün’ün PKK’lıları genç arkadaşlar diye nitelemesinin ardından partiye yöneltilen PKK’yla yakınlaşma eleştirisi bu raporun buzdolabına konmasına neden oldu. CHP’ye açılım getirmesi için kurgulanan rapor, Aygün’ün aşırı açılmasının kurbanı olmuş durumda. CHP’nin bazı dinamikleri bir türlü Kemal Kılıçdaroğlu’na ayak uyduramıyor!
Göründüğü gibi değil!
Ahmet Hakan, Gül&Erdoğan arasında bir ayrışma olduğunda yandaş medyanın blok olarak Erdoğan’ı destekleyeceğini yazdı. Ayrıntıya inmeden genel bakışta böyle gibi görünüyor.
Ancak detaylarda Erdoğan’ın medyasına pek de hâkim olamadığı görülüyor.
Türkiye’nin turnusolu haline gelen Kürt sorununa bakışta bu kolayca anlaşılabiliyor.
Erdoğan’ın büyük emek verdiği Sabah ve Star grupları, Kürt sorununa bakışta tamamen Gül çizgisinde. PKK’yla ilgili Erdoğan’ın sert sözleri manşetlere taşınsa da, soruna ilişkin çözüm önerileri, yol haritası, İçişleri Bakanı’na liberal kalemlerle aynı çizgide tepkiler ve başka detaylarda Erdoğan’ın duruşunu eleştiren hatta duruşuna tamamen ters yazılar yazıldığını ve haberler yapıldığını görüyoruz. Yine dış politikada da aynı durum söz konusu. Sabah ve Star gruplarının entelektüel birikimi önceliğe alan tavırları da Gül’ü Erdoğan’a tercih ettikleri bir diğer nokta. Özetle Gül&Erdoğan savaşı başlarsa kimin kimin yanında olacağı o kadar da net değil.
Akit’e karşı blok!
İktidara yakın medya içinde son günlerde ilginç bir savaş yaşanıyor. Bu savaş da az önce turnusol dediğim Kürt sorunu yüzünden.
Akit Gazetesi PKK’yla mücadelede operasyon isteyen ve şahin politikaları savunan bir çizgide ilerliyor. Bunu yaparken de Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar gibi liberal kalemlerin PKK’ya yaklaşımına çok sert eleştiriler yöneltiyor, hatta PKK’yı desteklemekle suçluyor.
Akit’e karşı ise Star, Sabah ve Yenişafak’tan bazı yazarlar blok oluşturdular. Hatta imza kampanyası bile düzenlediler. Hatta Akit’in sert eleştirilerine muhatap olan Yenişafak Yazarı Ali Bayramoğlu’na Sabah Grubu iş verdi.
Bayramoğlu dolgun bir ücretle Aktüel’e yazar yapıldı.
Bu Yenişafak’tan Sabah’a geçişin ilk adımı. Bir süre sonra Bayramoğlu Sabah’a geçebilir.
Aslında bu savaş yukarıda yazdığım Gül&Erdoğan metaforunun medyaya yansımasının bir başka hali. Bayramoğlu da Erdoğan’ın Kürt politikasını eleştirip Gül’e destek veren isimlerden. Tepede başlayan fikri yarılma aşağılarda belirtiler veriyor gibi. İslamcı çizgiye sadık Akit ise Erdoğancı görünüyor.
Başka bir açıdan baktığımızda Sabah’ı tamamen iktidarın güdümünde görmek bir göz yanılması olabilir! Manşetlerinden fazla hissedilmese de bağımsız bir hareket kabiliyeti olduğu görülüyor…
Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…