Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Son iki haftadır yazmadım. Çünkü, özellikle Bakanlar Kurulu’na yeni devlet düzeni ile ilgili verilen Cumhuriyet tarihinin en geniş yetkisi konusunda iktidarı, muhalefeti, akademisyenleri, sivil toplumu tartışmaya, görüş belirtmeye davet eden yazı ve sosyal medya paylaşımlarıma bazı kendi partililerimden de tepki geldi. Seçim sürecinde partime ve adayımız Muharrem İnce’ye zarar veriyormuşum. Neden ve nasıl zarar verdiğimi anlamadım ama zaten seçim çalışmalarıyla zor yürüttüğüm yazılarıma ara verdim. Partime ve cumhurbaşkanı adayımıza en ufak bir zararım olmasın diye düşündüm…
Kimseyi suçlamıyorum. Sonuçta siyasi görüşü ne olursa olsun cahili, yobazı, kesin inançlısı çok olan bir toplumuz. Bu tür suçlamalara alışık olmamız lazım. Ben bu hafta kaldığım yerden devam etmek ve bu hafta değişecek olan devlet sistemi konusunu tekrar yazmak istiyorum. Konu son derece teknik! Herkesin ilgilenmesi ve anlamasını da beklemiyorum. Dolayısıyla okumak ve tartışmak istemeyenlere de hak veririm ama ben yine de oldukça basit bir dille anlatmaya çalışacağım.
Bazı kamu kuruluşlarına gittiğinizde bekleme veya toplantı salonunun duvarlarında o kurumun geçmişteki başkanlarının, müdürlerinin veya bakanlarının kronolojik bir sıraya göre dizilmiş fotoğraflarını görmüşsünüzdür. İlk yıllardan gelenler siyah-beyazdır. O nostaljik köşe aslında o kurum hakkında fotoğraflardaki yöneticilerin bıyıklarının, giyimlerinin veya tiplerinin ötesinde çok şey ifade eder. Kurumun geçmişi olduğunu dolayısıyla geleceği olduğunu, hafızası, aklı ve devamlılığı olduğunu anlatır. Kurumsallığı ifade eder. Kurumsallık, tüzel kişiliğin hayatiyet kazanmasıdır…
Devletin kurumsallığı ise kamu kurumlarının toplam kurumsallaşma düzeyidir bir bakıma. Devlet aklı, devlet hafızası, devletin devamlılığı dediğimiz kavramlar bu kurumsallaşma seviyesinde gizlidir. Bir kurumu kapatmak, kaldırmak, birleştirmek, değiştirmek çok basit bir iş değildir. Toplumda ve devlette çok önemli etkileri olan esaslı bir konudur.
Türk Devlet Sisteminin reforma ihtiyacı yok mudur? Bana göre çok uzun zamandır vardır ve konuşulmalıdır. Bu ihtiyacın önemli bir bölümü çok hızlı gelişen teknolojiye ayak uydurma zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla teknolojiye adapte edilmesi gereken kurumlar, bürokratlar ve zihniyet en önemli sorundur.
Detayına girmeyeyim ama bizim devlet sistemimiz tarihi, geçmişi ve geleneği olan bir çok ülkeye göre de örnek bir yapıdadır. Sorunları çoktur ancak çalışmayan bir yapı değildir.
Bu hafta yapılacak olan sistem değişikliği devlet sistemimizdeki sorunlar düşünülerek yapılmakta olan bir reform değildir. Dolayısı ile sistemdeki zaafları da yok edecek bir hedef gütmemektedir. Sistem değişikliğinin amacı siyasidir ve Başbakanlığın kaldırılarak tüm kamu kurumlarının cumhurbaşkanlığına bağlanmasından ibarettir. Başbakanlığın kaldırılması bir ihtiyaç değildi. İhtiyaç, öncelikle teknolojiye uyum ve zihniyet değişikliğiydi. İhtiyaçtan kaynaklanmayan bir değişim asla başarılı olamaz.
Bu arada sızan bilgilere göre bürokrasinin azaltılması ve tasarruf gerekçe gösterilerek bazı bakanlıklar ve kurumlar birleştirilmektedir ama bu konular tartışılmadan, kapalı kapılar ardında yapıldıklarından muhtemelen çok sıkıntı doğuracaklardır.
Daha önce Osmanlı’dan miras maliye müfettişliği ve bir Cumhuriyet kurumu olan Hesap uzmanlarını kaldıran ve önemli zararlara sebep olan bu zihniyetin şimdi de tüm devlet sistemi üzerinde yapabileceği tahribat gerçekten beni çok endişelendiriyor.
Bakanlar kuruluna giderayak verilen KHK yetkisi personel rejimini de kapsıyor. En merak ettiğim ve endişe duyduğum konulardan biri de bu. Bakalım 657, 666 ve diğer personelin özlük hakları ile ilgili mevzuat nasıl değişecek?
Gerçek anlamda çok önemli bir değişimin öncesindeyiz, değişim olacak ama bakalım hangi yönde…
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 13003 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |