Dinç Bilgin, yürekli bir adam değil.
Vicdansız olduğuna dair bir çok kanıt var elimizde.
Günah çıkarmayla geride bıraktıklarını temizleyemez.
Tövbe kula değil, Allah’a yapılır.
Ve üstelik Allah,”Her suçu affederim ama kul hakkı hariç” dediğine göre işi diğer tarafta da zor.
Size Dinç Bilgin’in çok az bilinen tuhaf bir huyundan bahsedeceğim, notunu siz verin.
Dinç Bilgin, Sabah binasına girdiği zaman kısa boylu/şişman çalışanlar kaçacak yer arardı.
Dinç Bilgin, tipsiz ve kısa olarak tarif edilen insanların suratını dahi görmek istemezdi.
Ve sırf kısa boylu diye işten çıkardığı onlarca çalışanı oldu.
Etibank, 28 Şubat olaylarına girmiyorum, hepiniz bunları biliyorsunuz.
Bilgin’in, Yenişafak’a verdiği mülakat tam bir aldatmaca.
Yenişafak adına iyi bir haber tabi, o ayrı.
Ama Dinç Bilgin tam anlamıyla takiye yapıyor.
Yeniasır’ı almak için Başbakan’a, “pişmanım, hidayete erdim” mesajı vermeye çalışıyor.
Kızı ve eşinin namaz kıldığını söylemesi de bunun işareti.
Sevinç İnönü’de kısa bir süre önce yaptığı bir mülakatta, “bizim evde hep namaz kılınırdı” ifadesini kullandı.
Sebebi açık, “CHP’ye genel başkan olmak için delegeyi etkileyebilir miyim?”
Madem sizin evde hep namaz kılındı da, “namaz kılanlara niye hiç yaklaşmadınız?” diye sorulsa cevabınız ne olurdu?
“Dini siyasete alet etmek istemedik” diyecekseniz, bu demeç neyin nesi?
AKP bile dini bu kadar kullanmıyor.
AKP’nin rahatlığı,”taban niyetimi biliyor, manevi hassasiyet duyanlar zaten çantada keklik” düşüncesinden kaynaklanıyor.
Konuyu dağıttığımın farkındayım, toparlıyorum;
“Pardon” demek geçmişi silmez.
Hadi bir sene, iki sene vicdansızdın, kafan karışıktı diyelim;
İnsan 40 sene kötü olup, sonra bir sabah oyuncakları elinden alınınca, iyi adam olabilir mi?
Güçsüz adam mütevazi olsa ne yazar?
Mütevazilik, ancak kudretliyken anlamlıdır.