“Dinsize mi hırsıza mı oy vereceksin? Ben hırsıza veriyorum” Bu sözü bir arkadaşıma kendi ifadesi ile bir “Tayyipçi” söylemiş.
Bu köşede biz yıllarca gerçek isimlerini kullanmayan ne “Tayyipçi”lerle tartıştık. Tartışma hep demokrasi, vesayet, özgürlük, hak, hukuk, günlük ve genel siyaset konuları üzerine olurdu. Yorumcular nerede ise benden daha çok yazarlardı. Yorum sayısının yüzü geçtiği çok olurdu. Yıllar sonra bu köşede veya nerede ise hiçbir yerde seviyeli tartışmalar yok artık. Taraflar var ama seviye yok ve nihayet tartışma “Dinsiz mi, hırsız mı?” seviyesizliğine kadar geldi. Gerçek anlamda bir üzüntü vesilesi… Gerçekten seviyesizlik, rezalet…
Artık, hak-hukuk, demokrasi, özgürlük savunuculuğu yok kalan “Tayyipçi” kesimde…
Ne var?
İktidarı muhafaza etme çabası…
İktidarı, gücü korumak adına demokrasiye, hakka, hukuka aykırı her şey yapılıyor veya söylenebiliyor…
Ahlaken çökmüş, hiçbir değeri olmayan bir toplum, o topluma seçtirilen bir siyaset kadrosu ve o kadronun hesap vermekten korkması dolayısı ile iktidarı ne pahasına olursa olsun koruma çabası…
Sonrada gelinen seviyesizlik; “Hırsıza mı, dinsize mi?”
Yani diyor ki, “Tamam, biz Tayyipçiler hırsızız veya hırsıza oy veriyoruz ama siz de Müslüman değilsiniz”
Ne kadar günaha bulaşmış, ne kadar insanlık dışı bir cümle bu…
Hani demiştim ya yukarıda, artık, hak-hukuk, demokrasi, özgürlük savunuculuğu yok kalan “Tayyipçi” kesimde, diye. Bu doğruya bir gerçeği de ilave edeyim, artık imanda yok… İman olsa bu söylenemez. Takva ehlini ancak Allah bilir. Ancak bu cümle müthiş tehlikeli bir imansızlık içeriyor…
Toplumumuzun gelinen veya getirilen noktada hırsız ve ahlaksız olduğu başka ülkelerle veya Türkiye’nin başka dönemleriyle yapılacak her türlü kıyaslama ile anlaşılabilir, bu kesin… Ama dindar olduğumuz…
Bilmiyorum ama dindar olmadığımız daha doğru galiba… Bizdeki dindarlık değil dinsellik veya taklitçi, şekilci dindarlık, dincilik… Gerçek anlamda dindar olmadığımız ortada… Hırsızlığı yeğleyen bir insan veya toplum değerlerinin hemen hemen tümünü yitirmiş demektir…
Ne diyeyim? Aslında diyecek çok şey var ama bu milletin asil geçmişi hürmetine yazamıyorum… En iyisi Necip Fazıl’ın bir şiirini yazayım da anlayan anlasın gerisini ve yorumlasın bu saçmalıkları…
BAŞIBOŞ
Vatanımda sular akar, başıboş;
Herkes, birbirini kakar, başıboş.
Bozkırlardan topal bir tren geçer;
...Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş.
Yanmaz da yürekler, güneşe atsan;
Bir kibrit, bir orman yakar, başıboş.
Tarih, kutuplara kaçmış bir fener,
Buz denizlerinde çakar başıboş.
Yirmi dokuz harfte sözde aydınlar,
Yafta yazar, isim takar, başıboş.
Allah'ım sen acı bu saf millete!
Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş...
Necip Fazıl Kısakürek 1964
Hadi bakalım siz yazın sonrasını… Yazabilmenin, söz söyleyebilmenin de sınırına geldik…
Kurban Bayramınız kutlu olsun, mutlu geçsin…