“Türk Olmakla Öğünmek” başlıklı yazıma, “Önce adam olmak lazım” türü eleştiriler yapan değerli okuyucuların, Başbakan Erdoğan’ın “Dindar nesil yetiştirme” ile ilgili sözlerine de benzer tepkiyi vereceklerini sanıyorum. ‘Adam olmak’ tabi ki dindarlığımızdan da, milliyetimizden de önce gelir. Adam olmamış, olamamış dindarı veya Türkü kim ne yapsın? Tabi ki adam olmak her şeyden önemli ama konu o değildi ki… Konu kimlik veya aidiyetimizin unutturulması yada hiç lafının ettirilmemesiydi. Yoksa kendi ırkını, etnik kimliğini, milliyetini üstün gören hem bilimsel hem de inancımıza göre muhakkak ki yanılgıdadır.
Benzer bir yanılgı durumu “Dindar nesil yetiştirme” konusunda da var. İnancı olan her kimse inançlı nesiller yetişsin ister. Türkiye’nin büyük çoğunluğuna “Çocuklarınız dindar yetişsin ister misiniz?” diye sorulduğunda –ki Başbakan sormuş oldu- “Evet, isterim” diye cevap verir. Peki bu doğru ve gerçeğin üst üste geldiği bir durum mudur? Başbakan’ın bakan yaptığı, danışman yaptığı, üst düzey bürokrat yaptığı bir çok kişinin adını vererek, örneğin “Hüseyin Çelik gibi bir dindar mı?” diye sorsak, yine aynı çoklukta “Evet” cevabı alır mıyız?
Soyut olarak güzel çağrışımlar yaptıran çok konu somutlaştığında güzellikleri kalmayabiliyor. Bunu bireysel yaşamınızdan, tecrübelerinizden biliyorsunuz. Hayalinizdeki bir çok konunun gerçekleştiğinde hayalinizdeki kadar güzel olmadığı bir gerçektir. Bu dindarlık konusu da öyle…
Konunun diğer tarafı ise Cumhuriyetin yetiştirdiği nesillerin dindar olup olmadıkları. Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği nesilleri mi dindar, yoksa Mısır, Tunus, Suudi Arabistan, Irak, İran gibi İslam ülkelerinin evlatları mı? Sabaha kadar tartışılır…
Peki, bizde kendisini dindar diye tanımlayan kesimde mi yoksa laikliğe daha yakın kesimde mi daha çok “Adam” vardır? Bu da bazılarına göre cevabı kesin ama objektif bakılırsa cevabı olmayan bir soru…
Dördüncü olarak Başbakan’ın bu sözü söylemeye hakkı var mı? Toplum mühendisliği eleştirilerini en çok kendi yapmadı mı bir vakitler? Sünni İslam dışındaki inançlar ne olacak?
Peki “Dindar nesil” ne demek? Bu soruya kimse sadece ibadet eden nesiller diye cevap vermez. Hem ibadet eden, hem dürüst hem de dünya işlerini iyi bilen nesiller hemen herkesin ortak cevabı olacaktır. Peki bu özellikleri taşıyan kişileri önce, yani çocukluklarından itibaren dindar yetiştirip, inançlı kılıp bir sofi haline getirip sonra dünyayı bilen kişi hainle getirme durumu ne kadar gerçekçi? Tüm gençlikleri boyunca, giysileri ile öğrendikleri ile sofi olarak yetiştirilen kız ve erkekler sonradan dürüst birer dünya adamı olabilirleri mi? Bunu da sabaha kadar tartışırım… Sadece din konusu üzerine eğitim gerçek “adam”lar yetişmesini sağlamaz. Hele bu eğitim çocuk yaştan başlarsa… Dünyayı, insanları kötülükleri ile olduğu gibi kabul etmemek de Yaradan’a isyan değil midir?
Hanımefendiler, beyefendiler. Değerli e-dergah mensupları. Değerli okuyucu ve yorumcular. Bu konuları tartışırken, yani Türklük, Müslümanlık, tarihi değerlerimiz-doğrularımız, Cumhuriyet, Atatürk v.b konuların toplum hayatı için bir bütün olduğunu, bunların bütünlüklerinin ayrılamayacağını, bu gün Cumhuriyet, Türklük, Atatürk için getirilen eleştirilerin yarın İslamiyet için getirileceğini lütfen bilin, fark edin ve unutmayın. Bu gün iktidar mensupları Cumhuriyet değerlerini, bayramlarını, Gençliğe Hitabeyi yok ederken, hınçla atarken yerine bir şey koymuyor ve yarın ki nesillerin nasıl bir boşluk içersinde kaldığını ve kalacağını düşünemiyorlar. “Peygamberi koruma kanunu”nundan bahsedip, peygamberi siyasetçi durumuna düşüren kişiler islamiyete ne büyük kötülük yaptıklarının farkına dahi varamıyorlar. Şimdi yürüttükleri mantığın yarın islama ve İslami değerlere yöneltileceğini göremiyorlar. İran, Mısır ve Suudi Arabistan da dahil olmak üzere tüm İslam coğrafyasında yeni ama bize ait olmayan tamamen kapitalizmle uyumlu bir İslam anlayış ve yaşantı getirildiğini anlayamıyorlar. Eleştiriler yeni bir boyut kazandı fark etmediniz mi? “Kemalizmin dindar versiyonuna geçildi” cümlelerini duymadınız mı?
Bari siz duyun, görün, anlayın, anlatın…