Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sında geçen "İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..."
sözüyle siyaset hiç ilgilenmez ama
José Saramago'nun 'Körlük' kitabındaki dizelere meftundur;
"Hayattaki her şey gibi, zamana zaman tanırsanız her şeyi çözümler..."
Siyaset, zamana zaman tanımayı, sadece kendi zamanına uygunsa düşünür.
Sadeleştireyim.
Yaban Romanı'nda Yakup Kadri "Lakin işte görüyorum ki, bir çanak suda bir damla zeytinyağı gibiyim. Ne karışıyorum ne de dibe çökebiliyorum." der ya.
Siyaset de zeytinyağı gibidir.
Dibe çökmemek, üstte kalmak için her şeyi göze alır.
Tıpkı içinden geçtiğimiz süreç gibi.
* * * *
Tarihimizin en büyük musibeti ile baş etmeye çalışıyoruz.
İktidar zevahiri kurtarmak, muhalefet de zevahiri göstermek için çabalıyor.
Özellikle ilk iki gün iyi sınav veremeyen bir iktidar gücü var karşımızda.
Oydu, buydu, şuydu...
Mazeretlerin bir bölümü mantıklı, anlaşılır olsa da ilk iki günün bedeli hepimize ağır oldu.
Depremin boyutu için bilim adamları "Dünya ölçeğinde karada yaşanmışların en büyüğü ..." tanımlaması yapıyor.
Yunanistan'ın yüz ölçümünden daha büyük bir alanı, büyük bir kasaba kadar insanımızı depreme kurban verdik.
Almanya'nın yüzölçümü kadar bir alanın tamamen yok olduğunu düşünün bir an!
Tahribat işte bu kadar büyük!
* * * *
Evet, muhalefetin işi iktidarın yap(a)madıklarını halka gösterip, nasıl yapacağını anlatan bir eleştiri dizimidir.
Eyvallah.
Eyvallah da..
Büyük afetlerde istisna olur.
Yaraya, bir tuz da ben basayım diyen muhalefet unsurları oldu.
Tıpkı, iktidarın bazı unsurlarının büyük felakette dahi partizanlık yapması gibi.
Sonra da Millet siyaset kurumuna niye güvenmiyor teranelerine soyunuluyor.
Bu gidişle sandığa gidecek adam bulunursa, öpüp başlarına koysunlar!
Ayrıca deprem sürecine iyi niyetli eleştiri ya da öneri ortaya koyanı linç etmek bir siyaset pratiği ise...
Kötü bir tercih!
* * * *
Bu arada siyasetin kurtarıcı bekleme refleksini de gerçekten hiç anlamıyorum.
İlla ki bir siyasi Mehdi isteniyor.
Belki dini...
Mehdi deyince.
Mehdi geldi, geliyor, yolda falan bu sözlere bel bağlamak yanlış.
Gelecekse buyursun gelsin.
Elini tutan mı var?
Elini tutan varsa, zaten Mehdi olamaz!
Üstelik gelmenin de tam vakti!
Yok gelmeyecekse; kim, kimi, neden uyuşturmak istiyor?
Her mahalleden Mehdi fışkırmasının sebebi ne?
Kesin gelecek olsa.
Kainatı değiştirecek bir konuda Allah hiç ayet indirmez miydi?
Allah bilir elbette ama.
Bence gümbür gümbür indirirdi...
Yok, şu ayetin şurasında işaret var.
Burasında ima var.
Allah dumanla haberleşmez.
Tak tak ilerler.
Akıl vermiş, fikir vermiş.
Kurtar kendini diye...
Wilhelm Reich'in, "Dinle küçük adam!" romanındaki müthiş repliğin sırasıdır.
"Senden başka hiç kimse, senin kurtarıcın olamaz..."
* * * *
Mevzular o kadar iç içeki, bir türlü mevzuya giremiyoruz.
Neyse, nihayet...
Seçimi ertelemek için formüller aranıyor gibi.
Doğrusu ülkeyi ben de yönetsem, bu şekilde düşünürdüm.
İlk işaret "Depremzede konutları bir yılda biter! " sözüyle geldi.
Barınmadan tuvalete, yemekten istihdama kadar yıllarca sürecek bir problem var ortada.
Afeti savaş içtihadı gösterecek çalışmadan.
Seçimi ertelemenin karşılığında iktidar/CHP geçiş hükümeti senaryolarına kadar bir kısmı uçuk senaryolar uçuşuyor...
(Savaş halinde bile iktidar- CHP birlikteliğini imkansız değilse de zor görüyorum.)
Ben iyi parti'nin, daha doğrusu Meral Akşener'in ikna edilmesi ile seçimin ertelenebilme ihtimaline ,ihtimal vermeyi tercih ediyorum.
İkna edilebilir mi, belki...
Sesli düşünelim.
Akşener, "İçinde bulunduğumuz afet siyaset yapmamızı engelliyor. Vatan için........" dese.
Ne kaybeder?
Ne kazanır?
Kaybeder!
Çünkü...
Tabanının varlık nedenlerinden birisi Cumhur İttifakına karşı olmak.
Kazanır !
Çünkü...
Kılıçdaroğlu'nun adaylığını istemediği herkesin bildiği sır.
Seçimi ötelemenin, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını da ötelemek olduğunu iyi bilir!
Anlaşılan aradaki Vekile çok iş düşecek!
OLMAZ ARKADAŞ!
Maraş'tan bir haber geldi,
Dediler ki Merik öldü oy!
Keşke Merik ölmeseydi.
Severdim bu türküyü.
Muhtemelen bir daha da dinleyemem!
Maraş ve domino etkileriyle ne Merik'ler vefat etti ama bu toplumun dini ve sosyolojik değerlerini hala anlamamakta ısrar edenler var.
Söze bakın lütfen;
Yaralılar enkazdan çıkarılırken "Niye tekbir çekiliyor! "
Eksi 5'in karanlık soğuğunda Azrail'i beklerken, Azra'sına kavuşan adamı '"Türkiye laiktir, laik kalacak! " sloganıyla mı karşılasınlar?
Kafa keserken "Allahu Ekber" diyen Allahsızlarla, Anadolu insanın saf inancını karıştırmak gerçeğin kafasını koparma teşebbüsüdür.
Bu feci hatayı bir daha yapmayın lütfen!
Allahu Ekber'in anlamı 'Allah en büyüktür' demek.
Daha büyüğünü tanıyorsanız oraya gidebilirsiniz elbette ama...
Kutsalın tırmalanmasına da müsade edilmez!
(*Merik Ölmeseydi türküsünün hikayesi...
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesindeki Damlataş Köyünde Meyrik adında güzeller güzeli bir gelin yaşıyordu; Meyrik.
Meyrik teyzesinin oğlu Hasan ile zorla evlendirilmiştir.
Evlenmeden önce verem hastalığına yakalanan Meyrik evliliğinin daha baharı olan 3. ayında fenalaşır ve
Kahramanmaraş Devlet Hastahanesine kaldırılır.
Henüz fenalaşmasının üzerinden çok geçmemiştir ancak köye “Meyrik öldü” haberleri yayılmaya başlamıştır. Kadınlar toplanır ağıtlar yakılır.
Meyrik türküsü o anda Meyrik’in teyzesi ve aynı zamanda kayınvalidesi tarafından yakılan ağıttır. 1970 yılında Meyrik ölmüştür…
Meyrik’in ölümünün üzerinden 1 yıl geçmiştir. 1971 yılında Aşık Mahzuni Şerif köye gelerek Meyrik Türküsü’nü besteler...)
ALO... CNNTÜRK MÜ?
DÜKKANI KAPATTINIZ GALİBA!
CNNTURK.com'da 08.02.2023 tarihinde şu haber vardı.
"Yunan medyasında tarihindeki en büyük felaketlerinden birini yaşayan Türkiye'ye yoğun destek var. Yunan devlet televizyonu, "Ben seni sevdiğimi dünyalara bildirdim" şarkısı eşliğinde yıkımın görüntülerini vererek Türkiye'nin acısını paylaştıklarını gösterdi."
Kelimelere bakar mısınız?
Yunan medyasından Türkiye'ye yoğun destek varmış!
Başka?
Türkiye'nin acılarını paylaştıklarını göstermişler!
Cnntürk.com; kusura bakma da, ya çok cahilsin!
Ya da 'saldım çayıra, mevlam gayıra...'
Yunanistan çok kısa süre önce işgal ettiği adalara yönelik navtex'i ilan etti bile!
Yunan Dışişleri Bakanı deprem için geldiği Türkiye'de Türk Bakanın yanında "Başka depremi beklemeyelim dost olmak için! " sözleriyle tarihimizin en büyük acısının ortasında siyaset yaptığı gibi.
Bir ay sonrası için 12 mil hazırlığı yapıyorlar...
Cnntürk tüm bunlara tek söz etmeyip, Yunan bir Türkçe şarkı çaldı diye sevinçten halay çekiyor.
Eline şeker verilip kandırılan çocuk gibi "Amca...Amca.." diye peşinden gidiyor.
Allah korusun, fırsatını bulsa o amcan ne yapar sana, biliyor musun?
Maziye sor !
Silin lütfen o haberi!
Ya da düzeltin!
EMNİYET: KULAĞI BİZ KESMEDİK...
Yağmacıların dövülme dahil bir çok videosu dolaşıyor etrafta...
En dikkat çekici olanı Kulak kesilme sahnesinin olduğu sahnelerdi.
Evet, biz hocaların parmak uçlarımıza cetvelle vurduğu nesiliz.
Ağır yanlış yapan birisi köteklenirken hafiften "Oh olsun sana" da deriz ama.
Kulak kesmek nedir?
Canım sıkıldı.
Emniyetin zirve yetkilisine sordum.
"Bu sahneler kesinlikle Türkiye'ye ait değil. Provokasyon için harekete geçen çok boyutlu unsurlar var. Vatandaşlarımız devletine, güvenlik güçlerine güvensinler. Bütün sıkıntıları aşacağız. " yanıtını aldım.
Suriye iç savaşına ait eski görüntülermiş bunlar.
Aralarında suçüstü hali ve duygusal reflekslerle maksadı aşan görüntüler de var.
Evet, bu ortamda yağmacılık alçaklık ama suç işleyen için cezayı mahkemeler verir.
Provokatörler herkesin eline silah alıp dışarı çıktığı bir ortamı arzular.
Yaramızı sararken başka yaralar açmayalım!
Dostlar.
Güzel şeyler yazacağım zamanlarda da görüşelim.
Nasipse!
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 26408 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|