Felsefe sever misiniz? Ben hemen her alanda felsefe eksiğimiz olduğuna inanırım. Teknolojiden, iş yaşamına, dinden, günlük yaşama kadar her konuda felsefesi olmayan yada varsa da çok yetersiz olan bir toplum olduğumuzu düşünüyorum. Geçen Pazar günü, Akşam Gazetesinde yazan felsefe hocası Ahmet İnam çok ilginç bir yazı kaleme aldı. “Felsefe Üstüne Söyleşi” başlıklı yazı son bölümünde daha da ilginçleşiyor ve Türkiye’de pek alışık olmadığımız, hatta hiç olmadığımız bir öz-değerlendirmeyle sona eriyordu;
“Ben dinsizim. Ateist değilim. Tanrıya inanıyorum fakat Tanrı bir dinin Tanrısı değil bana göre. Ben dinsizim ama bu kültürün insanıyım. Dolayısıyla benim dinsizliğim Hıristiyan kültürde yaşayan bir dinsizin dinsizliğiyle aynı şey değil. Çünkü benim adım Ahmet (Ahmed), Muhammed'den geliyor. Doğduğum zaman dedem kulağıma ezan okumuş. Ben mevlit dinlemeyi severim filan... Ama ben dini bir kültür olarak algılıyorum, vahye inanmadığım için. Bu Müslüman kültür içinde olmak beni mutlu eden bir şey. Bütün Müslümanlarla aynı gemideyiz. Dolayısıyla benim dinsizliğim İslami bir dinsizliktir. Çünkü İslami öğeler taşır içinde. Benim İslam'la hiçbir alakam yok diyemem. Bir Avrupalı dinsiz de Hıristiyan dinsizdir büyük olasılıkla. Mesela Sartre... Ne kadar reddetse de Hıristiyanlık onun toplumsal bilinç dışına yerleşmiştir. Dünyaya bakışını belirlemiştir. Aynı şekilde Nietzsche. Tanrı öldü sözünü ortaya atan biridir ama düşüncelerinin arkasında büyük ölçüde Hıristiyan öğeler vardır. Din bir kültürel atmosfer oluşturuyor. İslam, içinde yaşadığım manevi iklimdir. Ramazan'da minarelerde kandiller yandığı zaman içim bir tuhaf olur mesela. Bu benim geçmişime kültürüme duyduğum saygıyla ilgili bir şey. Yoksa dindarların anladığı anlamda dindar olmadığımı düşünüyorum. Benim yaptığım dürüstçe bir şey. Çünkü birçok insanın İslam'la hiç ilgisi olmadığı halde 'Elhamdülillah Müslüman'ım' dediğini görüyor ve çok kızıyorum. Benden bir farkı yok ama söylemiyor, dinsizim demekten korkuyor. Dışlanacağını düşündüğü için korkuyor. Ben dinsizim dediğim zaman pek çok Müslüman tepki gösteriyor: 'Ne ayıp ya dinsizsen sen hırsızlık da yaparsın' diyor. Oysa ne alakası var? Dinsiz olup ahlaklı olmak ne kadar zor. Tanrı korkusu yok, cennet yok, cehennem yok... Cehenneme giderim diye korkup ahlaklı olmaya çalışmak ahlaklı mı sanki? Bu büyük bir ikiyüzlülük.”
Bu ilginç yazının alıntı yaptığım bu bölümünden bana göre bir çok sonuç-yorum çıkarmak, sayfalarca yazmak mümkün. İlk önce “aydın” için bir çıktı var. Kimse kimsenin dinine, inancına karışamaz fakat kendini aydın olarak gören, kendine göre Müslüman olan veya olmayan herkesin Prof. Ahmet İnam Hoca gibi bu toplumun kültürüne yakın durması, değerlerini paylaşması, samimi olması ve küçümsememesi şarttır. Aydının bu bilinçte olması gerekir. Kendini bilmesi, içinde yaşadığı topluma, kültürüne ve inançlarına saygı duyması, samimi olması şarttır.
İkinci olarak, kimse kendini Ahmet Hoca’dan daha dindar da kabul etmesin, çünkü kendini dindar sanan bir çok kimse Hoca kadar bilinçli değildir, düşünmemiştir ve din sandığı şey çoğunluk için aslında kültürdür, gelenektir. İnsanların çoğu için din, çevresinde gördüklerini taklit etmek, olduğu gibi benimsemekten ibaret ortak bir kültürdür. Kaç kişi atasından miras kalan inancını sorgulamış, zaman zaman şüpheye düşmüş, aklı ve bilgi ile bunları aşmış, inancını alışkanlıktan çıkararak akli ve kalbi bir gelişim yaşayabilmiş ve bilinçli bir iman oluşturabilmiştir? Ahmet Hoca -kendisini tanımıyorum ama- bana göre çok kimseden daha dindardır… Bir tartışma yaratmak istemem ama en azından “Alimin uykusu avamın ibadetinden evladır” öz deyişi burada geçerlidir.
Sadece bir Yaratıcı’ya inanan İnam Hoca’nın vahyede inanıp, kalben salavat getirip Müslüman olmasını çok isterim. Belki ilerde böyle de olacaktır ama o bana göre her halükarda saygıdeğer biridir. İnşallah hidayete erer. Ama bir cümlesi var bahsetmeden geçemeyeceğim, Yunus gibi gönülden; sadece cennet için dürüst, ahlaklı olmayı “iki yüzlülük” olarak betimliyor. Kaç “Elhamdülillah Müslümanım” diyen bunun anlamını kavrayabilir?
İşin aslı İslamiyetin ne olup-olmadığı ve Müslüman olarak yaşantımız konusunda henüz çok yüzeydeyiz ama farkında dahi değiliz…