Bugün Türkiye Cumhuriyeti devletine dünyada duyulan saygı ve güvenin hızla artıyor olması, hatta Türkiye’nin yaşanan tüm sorunlara karşı gösterdiği demokratik ve insani çabaların problem yaşayan milletler arasında çözüm için tek adres olması başta Amerika olmak üzere birçok küresel haydut devletlerin aşırı rahatsızlık duymasına sebep olmaktadır. Zira bu şekilde Türkiye’nin hızla güvenilir tek devlet oluşu bu küresel çetelerin başta Amerika’nın sahada yapmış olduğu hesapların bozulmasının verdiği refleksle masaya sahaya tekrar terör kartını açmasına yol açtı. Aslında İstanbul'da yaşanan bomba hadisesi bize Amerikan kirli ahlaksız ve aşağılık siyasetinin ne kadar insanlık dışı olduğu gerçeğini tekrar resmileştirip teyit etmiş oldu. İstanbul'da patlatılan bombayı iyice analiz edecek olursak, son zamanlarda Amerika'nın hem coğrafyalarda sorun çıkarıp hem de bir sorun varsa onu da ben çözerim kabadayılığının verdiği aşırı kibrin Türkiye tarafından yerle yeksan edilişinin verdiği intikam hırsının yansımasını gördük. İşte bu yüzden dünyada ve ülkemizde Amerikan menşeili bu tip terör saldırıları ne ilk ne de son olacak. Millet olarak bize düşen iktidarıyla muhalefetiyle bu hain saldırılar karşısında birbirimize kenetlenerek omuz omuza bir ve beraber yek vücut olmaktır. Her türlü ayrıştırıcı bölücü yıkıcı dezenformasyona karşı uyanık olmaktır. Bu terör saldırısının zamanlamasına iyi dikkat etmek gerek. Rusya/Ukrayna savaşı nedeniyle oluşan dünya geneli enerji ve gıda (tahıl sorunu) arz güvenliğini çözmüş ERDOĞAN’IN G20 gibi önemli bir zirve için Endonezya'ya yapacağı önemli bir yurt dışı gezisi öncesine denk getirilmesi oldukça manidar. Zira o zirvede konuşulacak olan konular Türkiye'nin alacağı övgü payeleri Amerika'yı zaten delirtmeye yeterde artar. İşte bu hesabı bozmak isteyen Amerika derin aklı besleyip büyüttüğü ne kadar terör örgütleri varsa Türkiye'nin olduğu tüm coğrafyalarda etkisini göstermeye arttırmaya çaba göstermesi ayan beyan ortadadır. Bunlara örnek Rusya, Ukrayna, Ege, Balkanlar, Somali, Sudan, Libya, Katar, İran, Irak, Suriye gibi coğrafyalarda yaşanan hadiseler birer örnektir. Amerika ne kadar birbirine kardeşlik hukuku ve yakın sınırı olan ülkeler varsa hepsinin arasına ya savaş ya terör ya da fitne ateşi sokup birbirine düşürme politikası izlerken, işte Erdoğan bu oyunları iyi gören okuyan bu oyun, tezgâh ve kumpasları bozan siyaset anlayışıyla bu ülkelerin düştükleri veya düşecekleri tuzağı bozma politikasıyla dünyada prestijini artırması siyaseten çok önem arz etmektedir. Bu da Türkiye’yi güvenli, emin bir ülke olması açısından Amerika gibi bir süper küresel haydut devletin yavaş yavaş tahtının sarsılmasına hatta bazı coğrafyalarda artık istenmeyen bir ülke konumuna getirmiştir. Hatta bu haydut devletlere İngiltere, Fransa ve almaya dahada geniş bakacak olursak AB, BM, NATO bile dahil edilebilir. Zira bu haçlı ve haydut toplulukları artık Türkiye sayesinde Afrika gibi geniş bir kıtada yavaş yavaş kovulmaktalar. Buna Fransa’nın Mali’den kovulması en iyi örnektir. Şimdi, İstanbul'da patlatılan kalleş bombanın amacının ne olduğu iyi anlaşılmıştır. Burada asıl önemli olan bombayı patlatan taşeron terör örgütü ve teröristi değil, asıl önemli olan bunları besleyen destek veren ve bu kirli planlarını uygulamak için kullanan, “AZMETTİRİCİ AMERİKA’DIR.” Yani İstanbul'da patlatılan kalleş bomba olayında asıl gerçek detay ilk kez somut bir örnekle hem “FAİL hem ÖRGÜT hem de AZMETTİRİCİSİ” aynı karede yakalanmıştır. İçişleri bakanı Süleyman soylu yaptığı “Amerika’nın taziyesini kabul etmiyoruz” açıklamasıyla bunu resmi ağızdan teyit etmiştir. Şimdi elimizdeki bu ve daha önceki terör saldırılarını da düşünecek olursak çıkaracağımız tek ders “Amerika ne dostumuz nede güvenilir müttefikimizdir.” Buradan hareketle tüm muhalefet siyasetçi ve partilerine hatta mesaj verecekleri seçmenlerine bir uyarı yapmak istiyorum. Salı ve çarşamba günü TBMM’de ki gurup kürsülerinden yapacakları konuşmalarında Amerika'nın hain plan ve tezlerine can suyu olmak yerine, siyasi hırslarını bir kenara bırakıp iktidara destek olmaları ve milli birlik vurgusu yapmaları yek vücut olduklarını göstermeleri o kürsüden bunu ilan etmeleridir. İşte o zaman ülkemiz kazanacak millet kazanacak herkes kazanacaktır. Aksi olursa bu millet 15 Temmuz'da ki gibi hain darbe kalkışmasına kontrollü diyen zihniyete anlayışa teslim olursa bu millet sandıkta bunu hesabını herkese hakkı kadar misliyle ödetir. Bu da böyle biline...