İroni yapmıyorum. Gerçekten uzaylılar varsa, Kainatın kritik noktalarını işgal etmiş olabilirler.
Bilim adamları ve İslam Alimlerine, bu konuyu ciddiyetle araştırmalarını öneriyorum.
Bana hiç kimse mantıktan söz etmesin.
Bilimin ortaya çıkardığı yüzlerce hadise mantığımıza uyuyor mu?
Mantık, yaratılmış bir mahlukat olduğu gibi sınırları vardır.
Allah, insanları ahir zaman sınavına sokmak için insan kılığına girmiş uzaylıları aramıza göndermiş olabilir.
Neden olmasın?
Bir bakın şu Dünya’ya?
İnsanlık, hangi zaman diliminde bu kadar vicdanı kaybetti?
Ölümle hayat arasındaki çizgi ne zaman bu kadar inceldi?
Çocukları öldürenlerin kahraman ilan edildiği bir dönemi hatırlıyor musunuz?
Kabeyi yıkacağız naraları ile binlerce Müslümanın kafasını, “Allahü Ekber” naraları ile kesen sözde Müslümanlara rastladınız mı?
Her gün yüzlerce Kerbela yaşayan İslam Dünyası’nın liderlerini hiç bu kadar Allah’a ve insanlığa ihanet ederken gördünüz mü?
Vatanını savunanların terörist, işgalcilerin hak aradığı varsayılan bir tarihe hiç denk geldiniz mi?
Canlı yayında katliam yapanları uygar (!) dünyanın alkışladığı bir vakit, hiç oldu mu?
İnsanlığın vicdanında ne zaman bu kadar büyük kara delikler açıldı?
Kainatın başka bir döneme girdiğini görmeyeniniz var mı?
Başka, bambaşka bir durum var.
İnsanlık hiç bu kadar alçaktan uçmamıştı.
6 bin yıllık tarih, insanoğlundan hiç bu kadar utanmamıştı…
 
Antisemitizm
 
İsrail yönetimi, Antisemitizmin kralını yaparken, bana bu yönde eleştiri getirenleri komik bile bulamıyorum.
Antisemitist olsak, çocuklarımızın ismini Musa koyar mıyız?
Musa’yı severken, size neden mesafeliyiz, bunu hiç düşündünüz mü?
Hz. Musa’nın, “Öldürmeyeceksin” emrini dinlemeyenlere, Yahudi vatandaşlarımızın söyleyeceği tek bir söz yok mu?
İsrail’de dahi Yahudiler, İsrail yönetimini kınarken, bizim vatandaşlarımız olan Yahudi kardeşlerimizin bu derin sessizliğini anlayamıyorum.
Enselerine inen İsrail bombalarıyla paramparça olan 300’den fazla çocuğun da mı hatırı yok kalbinizde?
Hadi, şu vicdanınızı resetleyin artık.
Dünya hepimize yeter.

*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...