Francis Fukuyama, ünlü eseri “Tarihin Sonu ve Son İnsan”da kendi ifadesi ile kısaca ne demek istiyordu hatırlatayım; “…son yıllarda hükümet sistemi olarak liberal demokrasinin meşruluğu üzerine dünya çapında dikkate değer bir mutabakatın oluşmuş olduğunu ve aynı zamanda monarşi, faşizm ve son zamanlarda komünizm gibi rakip egemenlik biçimlerinin liberal demokrasiye yenik düştüğünün ortaya çıktığını göstermiştim”
Bu satırların tercümesi “İslami İdeolojiyi de, sosyalizmi de, doğu medeniyetini de yendik”tir. Yalan değil, yendiler… Peki “Yenen” liberal demokrasi dediği aslında özü itibariyle kapitalizm ne durumda? Son küresel kriz neleri değiştirdi ve değiştiriyor?
Sorulması ve tartışılması gereken çok soru ve konu var ama ben bize ait olan bir tanesini basit bir anlatımla tartışmaya açmak istiyorum; Evet, İslam ideolojik olarak yenildi ama din olarak sapasağlam ayakta ve yeni bir ideoloji oluşturabilir…
Çok iddialı bir cümle oldu değil mi? Mevcut duruma bakarsak pek öyle görünmüyor diyebilirsiniz. Doğru, Arap Ülkelerindeki gelişmelerin dahi istismar edilebildiği, İslam aleminin kontrol altında tutulduğu bir dönemde bu çok zor. İslam ülkelerindeki demokratik ve İslam kökenli nerede ise tüm hareketler Batı tarafından kontrol edilebiliyor veya en azından takip edilebiliyor, hatta “Ilımlı İslam” gibi bir dalga yapay olarak oluşturabiliyor, şimdi de Ortadoğu sınırları mezheplere göre yeniden düzenleniyor iken bu hiç de kolay değil. Bunlar doğru ama son yıllardaki gelişmeler de gelecek konusunda farklı yapıların da olabileceğini göstermesi açısından ilginç… Yenilmiş olan Ortadoğu toplumlarının kazanabilmesi muhakkak ki demokrasi, özgürlük, bilgi ve akıl temelli bir anlayışa İslamın yeni bir ideolojik destek oluşturabilmesi ile mümkün olabilecektir.
Eğer, yukarıdaki satırlara prensip olarak katılıyor iseniz şunu unutmayın. 1920’de kurulan milli meclis ile Türk Toplumu bunu başarma yönünde ilk adımları attı. Kurulan laik Cumhuriyet ve Diyanet işleri Başkanlığı bu yoldaki ilk adımlar oldu. Şimdilerde konu başka yönlere çekiliyor ama yeni bir uygarlık oluşturabilmenin ilk şartı bağımsız, özgür ve demokrat olabilmektir ve bunun ilk adımları 92 yıl önce atıldı. Ne Amerikan mandası kabul edildi, ne gelen her türlü yardıma rağmen komünizm… Ve bağımsız, özgür ve demokrasi yolunda bir ülkenin temelleri atıldı. Ancak, 92 yılda çok fazla hata yaptık. Yanlış insanlar, yanlış iktidarlar ve yanlış icraatlar… Hele darbeler… Egemenlik, bir çok zaman kayıtsız şartsız bağımsız, özgür, bilgi ve akılla hareket edebilen bir milletin olmadı. Bu gün millete rağmen yine entrikalarla 92 yıl önce uzaklaştırıldığımız Ortadoğu bataklığına tekrar geri döndürülüyoruz…
Ortadoğu bizim uzak duramayacağımız bir yer, adeta kaderimiz… Bu durum kabul de neden gittiğimizi, plan, proje ve çıkarlarımızın ne olduğunu biri açıklayabilir ise ben de daha fazla umutlanacağım...