Kamuoyu Aylin Cesur ismini eski Cumhurbaşkanı Demirel’in doktoru olarak tanıdı. Cesur, Demirel’in gölgesi gibi neredeyse 24 saat yanından ayrılmıyor. Sağlığının yanında Demirel’in kimlerle, ne zaman görüşeceğinin kararını da tek başına belirleyen isim Aylin Cesur. İyi de, Demirel’in sağlık danışmanı olan Aylin Cesur kim?
Ne yer, ne içer? Ne yediği, içtiği bizi ilgilendirmez, ne yaptığını yaz diyorsanız, haklısınız, ben de öyle yapacağım; Cesur, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de kadrolu başdanışmanı. Üstelik, Gül’ün ilk kadın başdanışmanı. Sanırım kafanız karıştı! Bir doktor hanımefendi, nasıl olur da, yeni ve eski iki Cumhurbaşkanı’na aynı anda danışman olabilir! Haklısınız ama Einstein’ın aynı anda iki yerde olmak mümkün hipotezini unutmayalım. Gerçi Einstein’in ‘kuantum teorisi’ ispat edilemedi ama bilim adamları bundan sonraki çalışmalarında Aylin Cesur’u esin noktası alırlarsa, bilimde çığır açabilir, hatta bu hipotez ete kemiğe büründüğü için, “hayalet doktor” ismini de verebilirler! Bilime inandığım için şimdiye kadar yazdıklarım bilimseldi.
Bu satırlardan sonrası için kefil olamam!
Başlıyorum;
Demirel’in yanından hiç ayrılmayan Aylin hanım, mesai yapmadığı Köşk’ten nasıl maaş alabiliyor? Yok, hem Köşk, hem de Güniz Sokak’ta aynı anda mesai yapıyorsa, bu fizik ötesi başarısını kamuoyu ile paylaşmayı düşünür mü? Her iki yerden de maaş alıyor mu?
Başka bir seçenek daha var; Aylin hanım, bir gün Köşk, diğer gün Güniz Sokak’ta mesai yapıyorsa, her dakika Demirel’in yanında gördüğümüz Aylin Cesur’un görüntüleri hologram mı?
Bir seçenek daha; Aylin Hanım her iki Cumhurbaşkanı’nın yanında part time görev yapıyor olabilir mi? Şayet böyle ise, tesadüfen bile Köşk’te görmediğimiz Aylin Cesur, her saniye Demirel’in yanında canlı kanlı görünürken, Köşk’te, arşivden bile görünmemesini nasıl izah ediyor?
Daha da ötesi; Binlerce doktor işsiz gezerken, bir doktorun, iki Cumhurbaşkanı’nın birden danışmanlığını aynı anda yapması fizik kurallarına da, etik kurallarına da ters değil mi?
Hedefi büyük!
Tahmin etmiyor olabilirsiniz ama Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın en nefret ettiği kelimeler, isminin İzmir ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için geçtiği sohbetler… Yıldırım, bundan sonraki süreçte daha etkin bir siyasi aktör olmak istiyor. Daha açık deyimle, şartlar oluşursa Başbakan koltuğunu istiyor. Bakan Yıldırım’ın bu isteğini Başbakan’a bizzat ilettiği, Erdoğan’ın, “kendi sinerjinle kamuoyunu etkilersen, karşı çıkmam” sözleriyle yeşil ışık yaktığı söyleniyor.
Üzüldü, sevindi!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın katıldığı bir etkinlikte, her zamanki sansürsüz üslubuyla, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’e mesir macunu atarak, “Al İbrahim, sana lazım bu” sözlerinin yankıları devam ediyor. Bildiğiniz gibi mesir macunu cinsel gücü arttırıyor. Şahin’in, Arınç’ın şakayla da olsa yaptığı bu imaya üzüldüğünü yakın çevresiyle paylaştığı söyleniyor. Diğer yandan 19 ülkeden 120 kanalın birincilik mücadelesi yaptığı Eutelsat yarışmasında TRT Haber’in birincilik ödülü alması, Şahin’in bozulan moralini yerine getirdi. Şahin’in stüdyo dekorlarına kadar ilgilendiği TRT Haber’in uluslar arası ödül almasının, Ankara’daki forsunu yükselttiğini söyleyebiliriz.
Gökçek’e rakip mi?
AKP’li Keçiören eski Belediye Başkanı Turgut Altınok’un yakın zamanda törenle MHP’ye katılacağı söyleniyor. Bir kaset söylentisiyle başkanlık koltuğundan olan Altınok’un, Bahçeli’den, “Müstakil ve büyük bir tören” istediği, Bahçeli’nin de bu isteğini kabul ettiği konuşuluyor. Geçiş sağlanırsa MHP’nin Ankara Büyükşehir Başkan adayı olacağı belirtilen Altınok’un halen AKP üst kurul delegesi olduğu notunu da ekleyelim.
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…