Bir konu var ki sürekli kafamda yer tutuyor, bir çok şekilde dikkatimi çekiyor, bir az üzüyor, bir az endişelendiriyor. Düşünüyorum, taşınıyorum, tam olarak da tahlil edemiyorum… İnsan geleceği bilemez ki… Fakat gelecekte olabilecekleri öngörüp hazırlıklı olabilir…
Genel olarak duruma bakıyorum, net karar veremiyorum. Toplum olarak vurdumduymaz mıyız yoksa sabırlı mı, kanaatkar mı, kaderci mi yoksa korkak mı? Sadece toplumdan bahsetmiyorum, TBMM’den de, Üniversitelerden de, yazar-çizerlerden de, kanaat önderlerinden de, sorumlu olması gereken herkesten bahsediyorum… Kimsenin net, açık konuştuğu yok… Hele Pazar günü Başbakan Afrika seyahatine çıkarken, “Kesinlikle terör suçları için ev hapsi veya af yok” diye konuşunca endişelerim daha da arttı. Peki ne için görüşülüyor? PKK en güçlü döneminde, bölgede taban da tutmuş durumda… Bu şartlarda en azından özerk bir yapı talebiyle masaya oturuyor. Kendimizi neden kandırıyoruz, halkı neden kandırıyoruz?
Çok önemli bir döneme girdik, giriyoruz. Türkiye’nin yapısı, ruhu değişiyor, kimsede gerektiği ölçüde ilgi, merak, tartışma, diyalog yok. Gündemin normal seyri olarak kabul ediliyor. Millet ne olduğunu, işin özünün ne olduğunu anlamadı. Sadece PKK ile yani terör örgütü ile görüşülüyor, ‘Kan akması durdurulacak ise görüşmekte mahzur yok’ algısı hakim. Halbuki radikal değişiklikler söz konusu. Üniter yapının yerine federal veya özerk bir yapı gelecek. PKK’nın talebi bu. Bu talebin kabulü de reddi de sorun… Hiç basit bir konu değil. Bir taraftan toplum bir oldu-bitti ile karşı karşıya kalacak, diğer taraftan Başbakan devletin tüm kurumlarını çalıştırarak başkanlık sistemi dayatması ile sistemi İmralı ile aynı yere, yani federal yapıya götürüyor.
Bakın baştan söyleyeyim, ben tabi ki mevcut üniter yapının devamı hatta güçlendirilmesinden yanayım, ancak görüşmelere veya Kürt sorununa çözüm getirecek ise federal sisteme veya başkanlık sistemine peşinen karşı değilim. Dış destekli terörü yenemiyor isek ve önemli olan bu toplumun dirliği, huzuru ise özerk bir yapı veya başkanlık sistemi bu sorunun çözümü ise, halkta istiyorsa itirazım yok. İtiraz ettiğim, bu konunun toplum uyurken, uyutulurken veya uyuşmuşken gündeme getirilmesi. Bunun ne anlama geldiğini tasavvur edebiliyor musunuz?
Konuyu toplumun anlaması, tartışması, içselleştirmesi, kabul veya reddetmesi gerekmiyor mu? Belki görüşmelerin sonunda yada yeni anayasa çalışmaları bittiğinde halka bir referandum ile sorulacak, ancak, her şey bittikten sonra… Neden baştan sormuyoruz? Halk ne olacağını bilmeli, demokrasi de, mantıkta bunu gerektirmez mi? Terör örgütüne yakın duran ve düşünen Kürtler durumu biliyor, ancak diğer Kürtler ve çoğunluk Türkler konuyu algılamadı. Onların da özerklik isteyen Kürtler kadar konuyu öğrenme hakları yok mu?
Tekrar ediyorum, benim korkum federal yapı kurulacak diye değil. Benim korkum federal yapı kurulduğunda toplumun ayrışması. Federal yapı söz konusu olduğunda Türkler ve Kürtler ayrı yerlerde yaşamayacağız ki yine herkes dilediği yerde yaşayacak, yine akrabalıklarımız devam edecek. Ancak, şimdi terör varken dahi Türkler ve Kürtler arasında sorun yokken bu şekilde sorun olabilecek. Kendi özerk devletini kurmuş olan Kürtlere diğer bölgelerde kuşkulu bir bakış ve kızgınlık oluşacak. Her zaman Irak, İran, Suriye Kürtleri ile bağımsız devlet kurma ihtimalleri gündemde olacak ve karşılıklı suçlamalar, güvensiz ve asabi bir toplum oluşturacak. Halbuki topluma şimdiden gerçekleri anlatsak ve tartıştırsak durum daha farklı olur.
Federe yapıda resmi dil Türkçe olacak ama Kürtlerin bölgede parlamentoları, eğitim, içişleri, adalet, iç güvenlik yani hemen hemen dış politika hariç her konuda özerk yönetimleri olacak. Bu yapı ABD’den, Almanya’ya bir çok ülkede var fakat oralarda ayrı olan yapılar ülke bütünlüğü oluşsun diye bu yola gidilmiş. Biz ise üniter yapımızı devam ettiremediğimiz için federe yapı getireceğiz ve bu ne ölçüde başarılır doğrusu bilemiyorum. O nedenle kendini Türk hisseden, Türk Vatandaşlığını kabul eden veya Kürdüm diyen herkesin konuyu ayrıntıları ile anlaması lazım. Yarın farkında olmadan, konuyu yeterince anlamadan bu sisteme evet diyen Türk, Kürt herkes pişman olabilir. Hele bir de Balyoz ve Ergenekon’a af karşılığı taviz de beklenirse…
Türklerle, Kürtlerin öyle bir iç içe geçmişliği var ki Kürtler bağımsız bir devlet kursa dahi uzun süre sorun yaşarız. İki sebepten; İlki, Doğudan çok daha fazla Kürt Batıda yaşıyor. İkincisi, bin yıldır kader birliği etmiş, son 90 yılda da bu birlikteliği bir üniter yapı içerisinde bütünleştirmiş bu toplumların ayrışması ne demektir, toplumda nasıl travmalar yaratır tahmin dahi edilemez. Tüm sıkıntım bu. Öncelikle bir milletvekili olarak, sonrada bu ülkenin yetiştirdiği sorumluluk duyması gereken biri olarak gerçekten huzursuzum. Bu milliyetçi veya ulusalcı duygusundan öte ben Türk veya Kürt herkes için bu kaygıyı taşıyorum. Bilmem ifade edebildim mi?
Neden İmralı ile görüşüyoruz da halkla açık açık konuşmuyoruz?