Üç haftadır bu sütunlarda hep ölümleri, hüzün veren konuları ele almaktayım. Evvelki haftaki yazımda, 13 Şubat 2019 günü ebedi hayata uğurladığımız Ozan Arifimden söz etmiştim. Geçen haftaki yazımda da, 28.2.2015 tarihi ölümünün 4. yılı olan komşum Yaşar Kemal ağabey’i yazdım..
Şu işe bakın.. Üç gün önce de değerli gazeteci arkadaşımız Ertuğrul Akbay’ı sonsuzluğa uğurladık.. Tabii ki, bu hafta da Akbay, yazı konum olacak..
Ertuğrul 1939 doğumlu idi, yani benden iki yaş küçüktü.. 1965 yılında Hürriyet spor servisinde gazeteciliğe başlamıştı. Daha sonra Günaydında çalıştı.. Gırgır ve Fırt’ı çıkardı. Fiilen gazetecilik yaptığı dönemlerin en önemli kişilerinden biri olduğu için, Demirel, Ecevit, Erbakan, Turgut Özalgibi Devlet adamları ile çok sıkı ve samimi ilişkiler kurmuş, o olayları haberleştirmiş, fotoğraflara nakletmiş, magazin konusu bile yapmıştı.. Mesela ben O’nun Turgut Özal’la bilek güreşi bile yaptığını hatırlarım..
Benim Yeni Sabah’tan sonra spor servisi şefliği yaptığım Son Havadis’te yazı yazdığım yıllarda, Ertuğrul da Günaydın’da idi.. Gazetelerimize gelip giderken, zaman zaman Cağaloğlun’da karşılaşır sohbet ederdik..
Oğlu Burak Akbay’ı sahibi yaptığı bugünkü Sözcü gazetesine ben, GÖZCÜ’nün oğlu derim.. Gözcü’ye de, Sözcü’nün babası gözü ile bakarım.. Çünkü aralarında, isimlerindeki G ve S harfi değişikliği dışında hiçbir fark yoktur..
Bugünün Sözcüsü on-onbeş yıl kadar önceki Gözcü’nün, şekil, muhteva, yazarlar, haber değerlendirmesi, kısacası her şeyi ile aynısı, tıpkıbasımıdır.. O Gözcü gazetesini de üstad gazeteci kardeşimiz Rahmi Turan yönetirdi. Ben de orada yıllarca spor ve tarih yazıları yazmıştım.. Ertuğrul Akbay’ın vefatı üzerine, anılarımı canlandırmak için eski Gözcü nüshalarını da biraz karıştırdım..
Mesela rastgele bir sayfa açayım.. 25.5.2003 tarihli, yani 16 yıl öncesine ait bir yazım var orada.. Birinci sayfada başlamış, spor sayfasında devam etmiş.. Başlığı “Nice Şampiyonluklara!” olan o yazımda, Beşiktaş’ın şampiyonluğunu kutlamışım..
Gözcü’deki tarih sütunumun ismi de “Cağrafya’da Tarih İzleri” idi.. O sütunda her hafta tarihimizin sayfalarını gözler önüne getirirdim. Nitekim sonra o yazılarımı Cağrafyada Tarih İzleri (*) adı ile kitap olarak bastım. Keza, Milli Mücadelede İç İsyanlar, Yeşil Ordu, Malta Sürgünleri gibi pek çok tarihsel kitabımın da kaynağını Gözcü’deki yazılarım oluşturmuştu..
Neyse konuyu dağıtmayayım.. Ertuğrul Akbay’la devam edeyim.. Gözcü’nün o dönemdeki sahibi Aydın Doğan bey, siyasi baskılara dayanamamış, gazeteyi kapatma kararı vermişti..
Gazetenin yaratıcısı ve yaşatıcısı, Rahmi Turan, o günlerde matbaası bulunan Ertuğrul Akbay’a, bu çok satan gazetenin bıraktığı boşluğu doldurmak üzere, isminde bir harf değişikliği yaparak yani G yerine S koyarak Sözcü gazetesini çıkarmasını önerdi..
Bu teklife Akbay hemen sarıldı.. Oğlu Burak’ın sahibi, Rahmi’nin yakın arkadaşı ve yardımcısı Metin Yılmaz’ın yayın müdürü olduğu gazeteyi çıkarmağa başladı..
Hemen hemen bütün Gözcü kadrosu da yeni çıkan Sözcü’de de görev aldılar.. Rahmi Turan da Gözcü’deki başyazarlığına, kaldığı yerden Sözcü’de devam etti..
Sözcü kısa sürede Türkiye’nin en çok okunan, en güvenilen gazetesi oldu.. Ertuğrul Akbay da haklı olarak bundan övünç duymakta idi.. Hayatını“Yaş Yetmişbeş Yolun Yarısı Eder” adı ile kitaplaştırdı. Bu kitabını ben de Toker Kitabevimde satmıştım.
Ertuğrul Akbay, sağlıklı, daima spor yapan, gülümseyen yüzlü bir arkadaştı. Yaşının 100 yılı aşacağını düşünüyordu ki, kitabına o ismi vermişti..
Fakat ne yazık ki, hayalleri gerçekleşemedi. Üzüntüsünden gitti..
Gözcü’nün kapanmasına yol açan siyasi baskıların benzerleri günümüzde de Sözcü’nün tepesinde dolaşıyor sanki..
Gerçek demokrasinin, tarafsız gazeteciliğin sembolü Sözcü’ye, Fetöcülük bile bulaştırılmak istenmekte..
Ne diyelim pes..
Gazete üç dört gündür, Rahmi Turanların, Çölaşanların, Yılmaz Özdillerin kısacası bütün yazarların acılarını dile getirdikleri yazılarla dolu..
Rahmetlinin oğlu patron Burak Akbay ise yurt dışında.. Babasının cenazesine gelemedi.. Babasını dünkü gazeteye manşet yapılan, “Sen Dayanamadın, biz dayanacağız babacığım!” sözleri ile sonsuzluğa uğurladı.
Ruhu şad olsun..