Fatih Altaylı basın dünyasında çok önemli bir marka.
Bu yüzden her eylemi dikkatle izleniyor.
Turktime okuyucularının Fatih Altaylı ile ilgili gönderdiği sorular oldukça birikti.
Okuyucularımızın sordukları soruların bir kısmını rafine ederek, cevap veriyorum:
Fatih Altaylı Turktime’da yazmaya devam edecek mi?
Evet, Fatih Altaylı Turktime’daki haftalık yazılarına, ve başyazarlık görevine devam edecek. Bu konuda kendisiyle mütabık kaldık. Bugün de (11 Temmuz 2007) kendisini arayarak bunu teyid ettim.
Fatih Altaylı’nın başka bir sitede daha yazması zorunuza gitmiyor mu?
Aksine sevindik. Altaylı’nın özellikle bu süreçte kendisini bir başka medya organında daha ifade etmesi bizim açımızdan sevindiricidir.
TMSF ve Sabah arasında süren savaşta taraf gibi görünüyorsunuz. Özellikle Altaylı sizde yazmaya başladıktan sonra daha da bir taraf oldunuz.
Doğru değil. Fatih Altaylı Sabah Gurubunun başındayken de Turktime somut verilere dayandığı zaman Sabah Gazetesine ve Altaylı’ya eleştiriler yöneltmişti. Turktime’ın durduğu nokta şudur; Türkiye’de hukuk var mı, yok mu? Varsa, mahkeme kararı uygulanır. Şayet hukuka inanmayan bir anlayış varsa, o anlayışa hukukun üstünlüğünü hatırlatırız… Bu her iki taraf için geçerlidir. Ciner’in ya da bir başkasının bizim bilmediğimiz ve ispatlanacak bir yanlışı varsa bunu bize gönderip, samimiyetimizi ölçebilirsiniz…
Fatih Altaylı hiçbir yazısında Turktime’dan bahsetmiyor. Bir yazısında yalnızca sizi kastederek “Bir site için yazı yazdım, beni aramayan kalmadı” diye geçiştirmiş. Niye acaba?
Kalemin sahibine sorulacak bir soru bu. Turktime, bu ayrıntılarla ilgilenemeyecek kadar yoğun bir tempoda çalışıyor. Sanırız Fatih Altaylı’da Turktime’ın reklama ihtiyacı olmadığını bilerek buna gerek duymuyor.
Fatih Altaylı’nın yazılarına yer verirken zorlandığınız olmuyor mu?
Sanırım bu soruyla, “Fatih Altaylı sizde ne kadar özgür yazıyor?” sorusu diplomatik bir dille sorulmuş. Fatih Altaylı, Turktime’da diğer yazarlarımız gibi özgürdür. Hatta, bu satırların yazarını da eleştirse, Turktime’da aynen çıkar…
Fatih Altaylı’yı kıyasıya eleştirirken, şimdi sizde başyazar. Bu tuhaf değil mi? Diyelim yarin Sabah’ın başına geçti, ona torpil geçeceğiniz şimdiden belli değil mi?
Yoo… Niye tuhaf olsun ki… Kıyasıya ifadesine pek katılmam ama eleştiriyi kabul ederim. Ayrıca Fatih Altaylı şu anda bir gazetede yazarlık ya da yöneticilik yapmıyor ki, neyi, neden eleştirelim. Kimin nerede, ve hangi görevlerde olacağı belli değil. Sizin söylediğiniz gibi bir durum olur, Fatih Altaylı bir kurumun başına geçerse, Turktime’ın ‘tarafsızlık kriterleri’ doğal olarak kendisi içinde elbette geçerlidir.
Hiçbir kişisel sitenin Turktime’da benırı yok. Altaylı'nın sitesinin benırını niye koydunuz? Bunu sizden Fatih Altaylı mı istedi?
Hayır… Fatih Altaylı’nın Turktime’dan böyle bir talebi ima yoluyla bile olmamıştır. Bu tamamen Turktime’ın tasarrufudur… Turktime, böyle uygun görmüştür…
Şöhret, edepsizliği örter mi?
Bugün Okan Bayülgen’in NTV’de bir programı yayınladı. (11 Temmuz 2007)
Program konukları CHP Milletvekili Berhan Şimşek ve Özlem Türköne oldu.
Özlem Türköne, ünlü profesör Mümtaz Türköne’nin eşi imiş…
Özlem Türköne ve Okan bayülgen milyonların gözü önünde tam yarım saat tartıştılar…
Okan Bayülgen, program konuğu Özlem Türköne’ye, “Özlem” diye hitap etti...
Özlem Türköne, “Bana ismimle değil de isim ve soyadıyla, ya da Özlem Hanım diye hitap etmenizi tercih ederim” deyince Okan Bayülgen çıldırdı:
-Siz bana işimimi öğretiyorsunuz. Ben nasıl hitap edeceğimi bilmiyormuyum!
Ne berbat bir ahlak anlayışına doğru gidiyoruz…
Hayatınızda ilk defa gördüğünüz bir bayana ismiyle hitap edeceksiniz ve o bayan sizi uyarınca da, “Vay beni tanımıyormusun? Ben Okan Bayülgen’im” diyeceksiniz…
kelimeye dikkat:
Bana böyle hitap edin bile demiyor Özlem Türköne.
-Adım ve soyadımla hitap edilmesini tercih ederim..
Bayülgen, asgari terbiyeye riayet etmediği gibi, tercihe de saygı duymadı..
Kızdı, köpürdü, halden hale girdi...
Fuhuş yapanlara, nonoşlara bile "Bu onların tercihi" diye tatlı su demokratlığı yapacaksınız, bir bayanın haklı isteğine köpüreceksiniz!
Hiç bir şöhret, edepsizliği örtemiyor…
Yalnız Milletvekillerinin değil, tüm dokunulmazlıkları kaldırmanın zamanı geldi artık…