Gülen; Beni Amerika’ya gömecekler!
Fethullah Gülen ’in elinde tahta bavuluyla Erzurum’dan Edirne’ye, oradan Kırklareli, sonra İzmir Kestanepazarı, daha sonra Edremit, arkasından Manisa ve İstanbul’a uzanan serüveni, 28 Şubat kaset savaşlarından sonra ilginç bir düzleme girdi.
Sağlık kontrolleri gerekçesiyle Amerika’ya giden Fethullah Gülen, 15 senedir Türkiye’nin siyasal, sosyolojik ve dini açıdan ana damarlarından birisi olmaya devam ediyor ama bu zaman diliminde Gülen hareketinin kapsama alanı genişlerken, Fethullah Gülen ters bir orantıyla Pensilvanya’ya sıkıştı. Bu sıkışmanın Gülen’de hangi ruh hali meydana getirdiği nadiren yapılan röportajlarla kısmen aralansa da, Gülen’in his fotoğrafı hep flu kaldı.
Kısa bir süre önce öğrendiğim gelişmenin Fethullah Gülen’in bu flu iç dünyası ve Pensilvanya’daki son durumunu merak edenleri tatmin edeceğini düşünüyorum.
Olay şöyle gerçekleşti;
Fethullah Gülen’e yakın bir iş adamı kısa süre önce Pensilvanya’daydı.
Gülen, her ziyaretçisine yaptığı gibi bu yakın konuğunu da kapıda karşıladı.
Diyet yemeklerini beraber yiyen Gülen ve konuğu öğlen namazı için Gülen’e eşlik eden yardımcılarıyla birlikte namaz kıldılar.
Namazdan sonra İstanbul’dan gelen konuğuyla küçük bir odaya geçen Fethullah Gülen, misafirine, “H…. Bey içimde idrakime nefaset veren duygularla birlikte içli bir hüzün de var. Vasiyetimdir; Benim naaşımı buralarda bırakmayın…” dedi.
Hiç beklemediği bu sözlere şaşıran İstanbullu misafir, Gülen’e, “Allah gecinden versin efendim, hiç buralarda bırakır mıyız?” karşılığını verdi.
Gülen’in yanıtı kısa ama çok ilginç olur, “Beni buraya gömmek istiyorlar sevgili kardeşim!“
Gülen bu konuşmasında, mümkün olursa Türkiye’de nereye gömülmesini istediğini de söyler ama haber kaynağımdan bu sorunun yanıtını alamadım.
Başbakan, “Ortadoğuyu Murdock’tan Öğrenmeyiz!”
Başbakan Erdoğan’ın Amerikalı ünlü medya patronu Rubert Murdoch’u Başbakanlıkta kabul etmesi, Murdoch'un Erdoğan’a Empty Quarter (Boş Çeyrek) isimli kitabı hediye etmesi, kamuoyunda Sabah Gurubu’nun Murdock’a verileceği şeklinde yorumlandı.
Bu dedikoduları ateşleyen bir başka gelişme de iyi kulis aldığı kabul edilen Fehmi Koru’nun, “Sabah Murdock’a verilir, başına da Özkök gelirse şaşırmayın.” yazısı oldu. Doğrusu bu gelişmelere bakınca, benim ön izlenimim de, “Evet, Sabah galiba Murdock’un…” şeklinde oldu ama fotoğrafın kadraja sığmayan kısımlarında ilginç bilgilere ulaşınca ortaya bambaşka bir fotoğraf çıktı.
“Sabah artık Murdock’un” tezlerine karşı ilk şüphem, Murdock’un Başbakanlık binasına girerken Erdoğan’a hediye edeceği Empty Quarter (Boş Çeyrek) kitabını göstere göstere konuta girmesiyle başladı.
Murdock’un bu PR’a neden ihtiyaç duyduğunu merak ettim doğrusu. Murdock ayarında bir iş adamının tesadüf kavramıyla barışık olmadığını düşünüyorum. Tesadüfü sildiğimizde geriye, DİZAYN kalıyor…
Dizayn ve PR’ı yan yana eklediğimde, kendinden emin olmamayla birlikte eksik gördüğü Puzzle’ın parçalarını birleştirme gayreti ortaya çıkıyor.
Bu subjektif değerlendirmemi ete kemiğe büründürmek için radarlarımı Başbakanlık konutuna çevirdim ama Erdoğan-Murdock diyaloğunun tek kelimesini bile öğrenemedim.
Umutlarım tükenmek üzereyken, Erdoğan-Murdock görüşmesi değil ama bu görüşmenin hemen sonrasıyla ilgili net bir bilgiye ulaştım.
Başbakan Erdoğan, Murdock’u uğurladıktan hemen sonra çalışma arkadaşlarına, “Bu kitabın konusu nedir?” diye sorar. Çalışma arkadaşının, “Efendim; Osmanlıya karşı Arap örgütlenmesi yapan bir istihbarat ajanının Arap yarımadasındaki izlenimlerini anlatan bir kitap bu…” yanıtına sinirlenen Başbakan, elindeki kitabı koltuğa fırlatarak, “Ortadoğu’yu Murdock’tan öğrenecek değiliz.” tepkisini verir.
Bu bilgileri öğrendikten sonraki kişisel kanaatim bilinenin aksine Murdock/Sabah konusu henüz bitmediği gibi olgunlaşmamış bile. Hatta Murdock’un Başbakan’a hediye ettiği o kitaptan sonra var olan şansının ciddi anlamda azaldığını düşünüyorum.
Empty Quarter kitabı Murdock’u Sabah’ın patronluğundan eden kitap olarak tarihe geçecek gibi!
4 yüz buzdolabında!
Berberoğlu, Ahmet Hakan, Ergin ve Özkök’ün CNN’de hazırlayacağı 4 yüz programı Aydın Doğan’ın son televizyon konuşmaları nedeniyle buzdolabına konuldu. Berberoğlu’nun moderatör olacağı programın uzamasının bir başka nedeni de, Doğan Gurubu yetkililerinin, “Programa Yılmaz Özdil’i de alarak 5 yüz olsun.” önerisinin 4 yüz tarafından henüz içselleştirilmemesi oldu.
Bu arada Yılmaz Özdil’in Ahmet Hakan’ın köşe yazılarında kendisini eleştirmesini unutamadığını da son not olarak ekleyelim.
Bu kadar mı ayrıştık?
Suriye ile ilgili haberlerde ilginç bir detay karşımıza çıkıyor. Muhafazakâr basın Suriye liderine ısrarla Esed derken, merkez medya Esad diyor. Tamam, fena halde kamplara bölündük ama bir kelimelik bile ortak noktamız kalmadı mı?
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...