Futbol milyonlarca kişi ve benim için spor değil, bir temaşa, bir tutku, bir yaşam kültürüdür. Kızmak, kızdırılmak, iddialaşmak, tuttuğumuz futbol kulübü ile kişilik ve kimlik kazanmak çoğumuzun gerçeğidir. İşin temaşa boyutunda da iyi bir noktaya gelip dünyanın en iddialı derbilere sahip olan ülkelerden biri olmuşuz. Futbol bizde de artık –bazıları toplumun uyutulması olarak görse de- bir endüstridir. Toplumun çoğunluğunun –olumlu olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu- yaşam kültürüdür.
Şimdi kimsenin pek te anormal olarak görmediği şike gerekçesi ile Feneri, Trabzon’u, Beşiktaş’ı ve son dalga ile Galatasaray’ı devre dışı bırakırsak endüstriyi ve toplumun yaşam kültürünü yok etmez miyiz?
Futbol spor olmaktan çok başka bir şeydir. Özellikle sporcular kesinlikle ahlaklı olmalılar ve şike-doping gibi konulara karışmamalıdırlar. Fakat yöneticilerin profesyonel olmalarını kabul etmek zorundayız. Durun! Bu sözler onların şike yapabilecekleri anlamına gelmiyor. Sadece yöneticilerin spor yapmadıklarını bilelim ve endüstri haline gelmiş, bir yaşam kültürü oluşturmuş bu temaşa alanını öldürmeden önce bir az daha düşünelim noktasında kullanılıyor. Allah aşkına 40 yıldır yapıldığını bildiğimiz, milli takım seviyesinde de yapıldığı açıkça söylenen şike kimin umurunda idi şimdiye kadar? Hangimiz “Bu şike işini önlemez isek futbol biter” dedik? Tavlada ki zar tutmadan da daha masum değil mi idi bu şike özellikle biz taraftarlar için?
Biz futbolda adaletten çok temaşa aramadık mı?
Bir Fenerli’nin söylediğini nakledeyim; “Abi şike-mike, Fener’in küme düşürülmesine vicdanım razı değil. Fener yoksa patlasın bu top”
Yukarıdakiler madalyonun bir yüzü, taraftar tabi ki adil olmayacak, duygusal davranacak ama birileri mutlaka kuralları uygulamalı ve adaleti sağlamalı. Yoksa bu iş hiç yürümez.
Kısaca kantarın topuzunu kaçırmadan hukuku uygulamak lazım...
Ben konuyla ilgili yukarda anlatmaya çalıştığım pek de oturmamış düşünceler içersinde iken ilginç bir yorumla karşılaştım. Şike konusu hakikaten çok ilginç bir hal aldı ve toplumu farkında olduğumuzdan da fazla etkiliyor olmalı. Bu durum birilerinin de dikkatlerini çekmiş olmalı. Neyse önce şu ilginç yorumu sizlerle paylaşayım.
Geçenlerde konuştuğum, çok ta iyi tanımadığım biri şöyle dedi; “Bu şike soruşturması toplumu sıkıntıya sokacak noktaya geldi. Bu görüldü ve tüm büyük kulüpler işin içine sokularak her kulüp taraftarı yani toplumun yüzde 99’u itiraz edemeyecekleri bir noktaya getirildi. Şimdi küme düşme hariç, çoğunluk bireysel yönetici cezaları ile durum kurtarılacak”
Yani dediği şu; Dört büyük kulübün işin içine sokulması ile bu soruşturmanın sonunda her kulübe göstermelik cezalar verilecek ve dört büyüklerden hiç biri küme düşürülmeyecek…
Önce ölüm gösterildiği için herkes sıtmaya razı edilecek…
Burası çok ilginç ama yukarıda bahsettiğim arkadaş bir adım daha ileri gitti ve bu mantığı siyasete de uygulayarak bakın ne söyledi; “Birkaç yıl sonra futboldakine benzer bir mantıkla Apo’nun affı için, Ergenekoncular, Balyozcular, Internet Andıçcıları da affedilecek!”
Türkiye’de Apo’yu affedecek hükümet henüz anasından doğmadı. Ancak koşullar değişir ve herkesi razı edecek bir uzlaşı sağlanır ise bu durum gerçekleşir. Herkesi razı edecek formülde önce herkesin sıkıştırılması sonra herkesin affıdır.
Çok mu saçma geldi?
Bende itiraz ettim şunu söyledi; “1993’de Sivas olayları, Eşref Paşa’nın öldürülmesi, 33 erin öldürülmesi, Özal’ın öldürülmesi gerçekleşti. Kimse bunların bir yerden yapıldığını o zaman iddia etmedi. Bu gün iddia ediliyor. Yarın da bugünler için benim dediğimin gerçek olduğu görülecek. Çünkü, derin devlet el değiştirdi”
Çok fazla itiraz etmedim. Nihayetinde kendi yorumuydu bu.
Sizle paylaşmak istedim. Bakalım siz nasıl yorumlayacaksınız…