“Garip” bir referandum sonucu ortaya çıktı. Halk işin özünde anayasa metnine mi “Evet” dedi?
Hayır aslında AKP’ye ve Tayyip Beye “Evet” dedi. Aslında bu bir güven oylaması idi.
Peki, AKP icraatları mı tartışıldı ki,(ekonomi, dış politika) güven oylaması olsun?
Referandum gündemini ekonomi ve icraatlar oluşturmadı ama AKP güven oyu aldı. İşin sırrı burada…
Referandum gündemini ne oluşturdu peki?
Fanatizm. Tarafgirlik. Kutuplaşma. Öyle bir psikolojik atmosfer oluşturuldu ki çoğu vatandaş, özgürlükleri, darbeciliği, demokratikleşmeyi, 12 Eylül’ü, sağcılığı, solculuğu, İslamcılığı, laikçiliği, iyiyi, kötüyü oyladığını sandı. FB, GS fanatizmi, duygusallığı, akıl tutulmuşluğu gibi bir şey. Propaganda başarısı yani. Yoksa 58 asla çıkmazdı. Halk ekonomiden memnun değildi ki…
Yukarda ki garipliklere ilave edilebilecekler de var.
Tayyip Erdoğan belki de en az başarılı kampanyasını yapmışken en başarılı sonuçlardan birine ulaştı. “Memur Kemal” söyleminden memur sendikalarının hafif tepkisi üzerine vazgeçti, “Boy değil soy önemli” dedi sıkıntıya girdi, “Bende sigorta emeklisiyim” dedi Kılıçdaroğlu’nun “Sen Emekli Sandığı emeklisisin, numaran da şu…” cevabı ile mat oldu, “Bi-taraf olan bertaraf olur” sözü yandaş medyada dahi taraftar bulmakta zorlandı, “Dersim’de İnönü katliam yaptı” dedi Başbakanı olduğu devleti ispiyonlayan durumuna düştü ve Dersim’de “Hayır” çok çıktı, “Artık dedelerden talimat alma dönemi bitti” dedi teşkilatını zora soktu.. Tayyip Beyin potlarına siz de, ben de çok örnek verebiliriz. (Şansı, bunları medyanın Kılıçdaroğlu’nun seçime katıl(a)mamasını işlediği gibi işlememesinde) Diğer yandan ilk defa bir rakibi kampanya mitinglerinde Tayyip Beyi geçti ve çok kızdırdı. Buna rağmen referandum Tayyip Beyin başarısıdır ve onu başkanlığa götürecek 10 yıl daha Türkiye’yi yönetecek, “President” yapacak kapıyı aralamasını sağlamıştır. Performansı düşen bir lider ve başarılı bir referandum sonucu. Bu açılardan garip değil mi?
MHP ve Türk Milliyetçiliği, Kürt Milliyetçiliğinin zirveye çıktığı, ulus devletten önemli tavizlerin verilme ihtimalinin tepeye çıktığı bir dönemde bölündü ve zayıfladı. Tüm yorumcular MHP’nin baraj altında bir oy oranına sahip olduğundan bahsediyor. PKK’nın özerklik talebini açıkça seslendirdiği ve bayrağını dahi hazırladığı bir dönemdeyiz. Tam tersine bu dönemde Türk milliyetçiğinin güçlenmesi gerekmez miydi? Bu da garip değil mi?
Diğer taraftan PKK ve BDP’de ‘çok güçlü’ imajı oluşturdukları bir dönemde diğer Kürtçü hareketlerce bölündü. En azından PKK’ya alternatif Kürt hareketleri seslerini yükselttiler ve PKK-BDP kendi tabanına hakim olduğunu gösterdi ama tabanın tek temsilcisi imajı bozulmaya başladı. Bir gariplik de burada yok mu?
“Eee!” diyorsunuz, “Ne demek istiyorsun?”
Bir şey demek istediğim yok. Sadece sesli düşünüyorum. Toplumsal ve siyasal olayları tek nedenle izah etmek mümkün değildir. Ben pek konuşulmayan, yazılmayan bir gerekçe ima edeyim, sizde bana yardımcı olun.
Olayı kısaca baştan alalım; Garip bir şekilde seçimlerden sonra seçilip başbakan olan, fakat iyi bir eğitim ve iş kariyeri olmayan bir siyasetçi, 8 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. Asker çok istemesine rağmen bir türlü ona karşı darbe yapamıyor, siyasetçi büyük sermayeyi dönüştürüyor ve imajı İsrail’e kafa tutması ile hem ülkesinde hem de İslam dünyasında gittikçe güçleniyor. Nasıl hata yaparsa yapsın, ne tür saçma söz söylerse söylesin itibarı azalmıyor. Ve zor olması gereken bir referandum, onu güçlendiren bir sonuçla nihayete eriyor. Başkanlık yolu görünüyor.
Kürenin en güçlü ülkesi, Barzani ve Talabani’yi destekliyor ve artık Kürt hareketini böldüğü için PKK’yı devre dışına itiyor. Bu PKK ve siyasi temsilcileri de uluslararası camiada yavaş yavaş güç kaybediyor. Uzmanlarca “Güneydoğu’daki referandum savaşında galiplerden bir de Barzani’dir” yorumları yapılıyor. Fiili bir devlet olan Kürdistan, Türkiye Kürtlerinin tam desteğini de alabilirse hukuken de kurulabilecek gibi görünüyor ve bu yolda hızla ilerliyor.
Ve tüm bunlara karşı çıkma, durdurma veya yavaşlatma potansiyeli olan milliyetçi parti şehitlerin en fazla verildiği, özerklik yada federalizmin hızla gündeme taşındığı bir dönemde güç kaybediyor. Eski militan milliyetçilerin bir kısmı demokratik değerleri desteklemek adına açılımcı iktidar partisini destekliyorlar…
Dediğim gibi hiçbir toplumsal-siyasi olayı tek bir gerekçe ile izah edemezsiniz. Ancak, dış dinamikleri ve etkileri de asla ihmal etmemek gerekir. Tarih belki gerçeği gösterir.
Mevcut tespitler yanı sıra bu yönleri de düşünmek zorundayız. Yoksa siz emperyalizm kavramını sadece kitaplardaki bir palavra mı sanıyorsunuz?
Sizin yorumlarınızı bekliyorum.