Türkiye’de garip şeyler oluyor diye yazsam pek itiraz etmezsiniz ama garip şeylerin ne olduğunu yazsam çok kişi itiraz eder ve eskiden de şöyle şöyle olmuştu, o dediğin öyle değil böyle der. Ama itirazların hiç biri gariplikleri örtemez.
Neler bu gariplikler bir-ikisini hatırlatayım; Hükümetle uzun zaman birlikte çalışmış bir Genelkurmay Başkanını terörist suçlamasıyla haksız yere ve mahkemeye müdahaleyle eksik bilgi verdirilerek mahkum edildiğini öğreniyoruz. Son MGK Kararının ortaya çıkması ile bu durum daha da netlik kazandı.
Kuvvet komutanlarının, üniversite hocalarının, gazetecilerin çoğunun, Dursun Çiçek gibi bazı subayların benzer şekilde uydurma bilgi, belgelerle hükümlü olduklarını da bugün daha net bir şekilde öğreniyoruz.
Dün bu konularda tüm toplum birbirimize nasıl acımasızca girdiğimizi unutuyoruz…
Dünün nefret edilen adamı Öcalan’ın adım adım nasıl bir siyasi lider haline getirildiğini ve bunun ne karşılığı yapıldığını fark etmiyoruz bile…
Dün “Esat’lı bir çözüm asla düşünmüyoruz” diyen Dışişleri Bakanı’nın gidip hem de İran’la ateş kes için birlikte bildiri yayınlamasını “Suriye bizim iç işimiz” diyenlerin bugün hiç oralı olmadıklarını hiç fark etmiyoruz dahi…
Verilecek bir yığın örnek var. Bunlar birlikte değerlendirildiğinde Türkiye Devletinin dönüştürüldüğünün çok net emareleri … Tayyip Beyin bugünlerde sıkça bahsettiği “Yeni Türkiye” ye gidişin bazı yolları… Açılan her yargı ve demokrasi paketiyle Öcalan’ın güç kazanması ve Cumhuriyet birliğinin gevşemesinin hatlarının döşenmesi…
Peki, Türkiye’yi dönüştürmek, “askeri vesayeti kaldırmak” ve Türkiye’nin en güçlü insanlarını içeri atmak kolay mı? Kim var bu işlerin arkasında? Biliyoruz ki genel olarak Batı dediğimiz bir güç var ve bu güç iktidarla birlikte çalıştı. Kah AB olarak, kah ABD olarak… Tabi ki onların içindeki farklı, bazen çatışan güçler olarak Türkiye’yi bu noktaya getirdiler. Yoksa kim Öcalan’ın nerede ise Tayyip Erdoğan ile eşit bir siyasi figür olacağını hayal edebilirdi…
Tüm bunlar bu iktidar, yani batı desteği ile yapılan gariplikler Tayyip Bey gibi bir fanatik İslamcı tarafından nasıl gerçekleştirilmiş? Çünkü İslamcı olarak Batının ve Siyonizmin en amansız karşıtı olduğunu her fırsatta söyleyen biri Tayyip Bey… Bunları yaptırmak kolay değil…
Bir zaafından yararlanılmış. Müslüman Osmanlı diriltilecek… Eski şanlı ve şaşaalı günler geri gelecek… Nasıl? Bölgeyi kontrol etmek isteyen ABD bize destek verecek, bölgesel güç olacağız ve bu arada kabuğumuzu yırtıp sınırları yeniden çizeceğiz… ABD’nin öncelikli meselesinin İsrail’in güvenliği olduğunu unutarak…
İslami ideoloji fanatizminin hayalleri ve İsrail’in güvenliği meselesinin bir araya gelmesi nasıl mümkün olmuş?
Ne denir buna kısaca? Gariplik…
Türkiye Cumhuriyeti ile İslamcı ideolojik bakışı ile Osmanlı yorumu arasında çok fark vardır. Temel farklardan biri Cumhuriyetin tek devlet, tek millet felsefesine, Osmanlının ise çok milletli ve devlet içerisinde farklı yetkilere sahip devletçiklerden oluşan bir yapıya sahip olmasıdır…
Başbakan Erdoğan en başından beri projelere değil de belirsiz hayallere sahip olduğundan geçen hafta Trakya’da yaptığı gibi sık sık “tek devlet-tek millet” der ama çok millet ve devlete doğru götürülür bir şekilde…
Evet, tek millet ve devletten çok millet ve devlete doğru götürülüyoruz. Bu işin başında olan bazen ne yaptığını bilen görüntüsü veren Başbakan ve Dışişleri Bakanı da dahil götürülüyoruz… Şimdi ara dönemdeyiz. Ne tek millet ve devletiz ne de çok milletli ve devletli… Ara dönemdeyiz dediğim gibi…