Gazeteci evde oturamaz, habercilik içine işlemiştir; yerinde duramaz...
Yıpratıcı ve yorucu bir meslektir; gündüzler, geceler birbirine karışır...
Tüm mesleklerin bir sonu vardır; gazetecilik ömür boyudur!
“Yaşadıkça ne günler görüyor insan.
Genç yaşlı dinlemiyor zaman!”
Bizim gazetecilik mesleği ilginçtir.
Bırakın yılları, ayları bir yana, her gün yaşadığımız olaylar bile roman olur...
Çünkü biz insan olduğumuz gibi, karşımızda da “insanlar” vardır.
İnsanın olduğu her yerde acı ve tatlı olaylar, sevindiren, güldüren, mutlu eden, düşündüren olaylar karşımıza çıkar...
Bazılarına gülersiniz, bazılarına tanık olduğunuz zaman içiniz kan ağlar!..
Biz gazeteciler her gün bir şeyler yazarız.
Haber, makale, söyleşi...
Ama yazdıklarımız hep başkaları içindir...
Gazetecilik zevkli olduğu kadar yorucu ve yıpratıcı bir meslektir...
Aynı gün bir trafik kazası ve deprem gibi çok üzücü bir olayı haber yaparken, şen şakrak bir eğlence haberinin içerisinde kendinizi bulabilirsiniz!.
GAZETECİNİN FERYADI
İşte bir örnek...
Deprem bölgesine giden gazetecinin feryadı!
7.7'lik depremin yerle bir ettiği Kahramanmaraş'ta enkaz bölgesine giden gazeteci S. Arslan, yakınlarının 10 katlı binanın altında kaldığını öğrendi.
Hem görevini yapan hem de acı haberi alan gazetecinin feryadı yürekleri dağladı.
Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7.7 büyüklüğünde deprem 10 kenti vurdu. Yüzlerce bina yıkıldı, çok sayıda ölü ve yaralı var.
Deprem sonrası enkaz bölgesinde görev yapan meslektaşımız, son gelişmeleri aktarmak için canlı yayınına bağlandı.
Arslan, bu arada enkaz altında yakınlarının da olduğunu öğrenmişti. feryat ederek şunları aktardı:
"Çok yakınlarımın çocukları yıkıntı altında imiş! Ne yazık ki yaşadıkları 10 katlı apartman yerle bir olmuş. Hiçbir yardım ulaşamıyor. Çünkü trafik kilitlenmiş durumda. Hiç kimse yok burada."
TEKNİK ZORLUKLAR
Deprem bölgesine ulaşan gazeteciler geceyi genelikle arabada geçirir...
Bazı zaman da çadırda kalanlar olur.
Teknik imkansızlıklardan haber geçmekte zorlanırlar.
10 ilimizi vuran deprem nedeniyle bölgede görev yapan genç meslektaşlarımız da zaman zaman böyle sorunlarla karşılaşıyor.
YIPRATICI MESLEK: GAZETECİLİK!
Yazdığımız her şey, her olay, büyük bir hızla önümüzden akıp gider...
Bizim dönemimizde bilgisayar yoktu!
Elektrik kesilse bile daktilomuza kağıt takıp, mum ışığında haberimizi yazardık...
Aradan çok uzun yıllar geçti; şimdi anında haber, fotoğraf ve video görüntüler merkeze ulaştırılıyor.
Gazetecilik zevkli olduğu kadar yorucu ve yıpratıcı bir meslektir...
VEFASIZLAR!
Dost olarak bildiğiniz kişileri bizim meslekte iyi ayırmak gerekir...
Öyle zaman olur ki, en büyük darbeyi size, yine dost bildikleriniz vurur!.
Bizim meslekte işsiz kalmak da çok zordur...
Kapınızı kimse çalmaz, bir telefon açıp hatırınızı soran bile olmaz!..
YAPRAK DÖKÜMÜ GİBİ...
İşsiz gazeteci sayısı o kadar fazla ki...
Gerçek emekçiler, haberciliğin ustaları işten çıkartılı verdi!.
Yıpratıcı bir meslektir; gündüzler, geceler birbirine karışır...
Gazeteci evde oturamaz, habercilik içine işlemiştir; yerinde duramaz...
Bizim meslekte 'emekli' ifadesi sözdedir!
Elimiz, ayağımız tuttuğu sürece koştururuz, dağ, tepe demeden...
Sözün kısası:
Tüm mesleklerin bir sonu vardır; gazetecilik ömür boyudur.
Ama son dönemlerde gerçek gazetecilerin önüne engel konulması ve işten çıkartılması üzerine bir çok değerli meslektaşımızı kaybettik, kaybediyoruz; yaprak gibi dökülüyoruz!..
Yaşadıkça ne günler görüyor insan...
Genç, yaşlı dinlemiyor zaman.
Bir bakıyoruz, musalla taşında son buluyor bu güzel yaşam!
Şu bir gerçek ki:
Hep hancıyız, kara toprağa girene kadar da hep haberciyiz!..
Sözler uçar gider:
Anı olarak, yazılar ve fotoğraflar hep kalır!
Çalıştığımız yıllar için de acı günleri, güzel günleri haber yaparız. Gündüz gece demeden, yağmur, çamur, soğuk demeden koştururuz...
Gazetecilik bitmedi:
Haberciliğe ölene kadar devam!..
İşte bizim mesleğimiz.
Bayrağı teslim edip aramızdan ayrılan meslektaşlarımızın mekanları cennet olsun..
Sözün kısası:
Gazeteciyi haber peşinde koşmak değil, "vefasız?ık" öldürür!