Seçim haftasına kazasız-belasız geldik çok şükür. İnşallah bu son hafta, 7 Haziran Seçim günü ve takip eden günlerde de bir sorunla karşılaşmayız da bu çok önemli seçimi salimen atlatırız. İnanın en başından beri seçimlerin bir şekilde yapılmayacağı, yaptırılmayacağı veya anormal koşullar altında yapılacağı konusunda çok önemli kaygılarım vardı, halada var ama baştaki kadar değil. Aslında kaygılarım sebepsiz de değil ama şimdi paylaşmamın gereği yok…
Bu arada seçim yarışı sırasında kaynayan çok önemli konular var. Bunlar normal zamanda olsa çok daha fazla kamuoyunun dikkatini çeken, tartışılan konular olurdu ama seçim atmosferi içerisinde kaynayıp gidiyorlar.
İlki, MİT Tırlarının içerisinde çok önemli miktarda silah olduğunun kanıtlanması. Düşünebiliyor musunuz, 1000 havan, 1000 top mermisi, 50 bin makineli tüfek mermisi, 30 bin ağır makineli tüfek mermisi bulundu. Bulunamayan ve aylarca sevk edilenler ne kadar kim bilir?
Peki, silah sevki ne anlama geliyor? 1- Bizim kanunlarımıza göre ortada bir suç var. İstihbarat örgütü tarafından da yapılsa bu durum bizim idari birimlerimiz, denetim birimlerimiz ve karar organlarımızın bilgisi dışında yapılan bir iş olarak görünüyor ve yapanlar suçludur. Suç olduğu içinde Hükümet şimdiye kadar ısrarla bu konuyu reddetmiş ve bu konuya yayın yasağı getirmişti. 2-Türk Hükümetinin bir komşu ülkenin içişlerine müdahalesi, isyanı teşviki, kan akmasına sebep olması, olayın kanıtlanması durumunda uluslararası bir suç teşkil edecek kadar çok ağır bir konudur. Türkiye uluslararası kamuoyu tarafından suçlu bulunabilir. Konunun muhtemel başka boyutları olabilir. 3-Bu olay Müslümanın Müslümanın kanını akıtmasının, milyonlarca Müslümanın perişan olmasının, ölmesinin, fuhuşa ve felakete sürüklenmesinin müsebbiplerinden birinin Erdoğan Hükümeti olduğunu kanıtlaması açısından çok önemlidir. Bu durumun önemli siyasi sonuçları muhakkak ki olacaktır.
İkinci gözden kaçmaması gereken konu ise, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği son karardır. Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu’nun “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230’uncu maddesinin 5 ve 6’ncı fıkralarını iptal etti. Bu kararı ile Anayasa Mahkemesi resmi nikah kıyılmadan dini nikah yaptıranlar ile evlilik cüzdanını görmeden bu nikahı kıyan din görevlilerine verilen cezayı kaldırmış oldu. 17 üyesinin tamamı erkek olan Anayasa Mahkemesi kadınları çok etkileyecek bir konuda kadınlar aleyhine tavır almış oldu.
Anayasa Mahkemesi bu kararı çok tartışılacak bir karardır. Teorik olarak gerekçe din ve vicdan özgürlüğüne aykırılık gibi gösteriliyor ise de uygulamada, Aile ve Sosyal Politikalardan sorumlu Bakan’ın da işaret ettiği gibi çok fazla sorun olabilecektir. Bir yoruma göre şeriat hukukuna kapı aralanmıştır. Karar erkeklerin birden fazla kadınla evlenebilmesinin, halihazırda büyük sıkıntı olan çocuk yaştaki evliliklerin daha da artmasının, erkeğin belli bir ücret karşılığında anlaşarak kadınla kıydığı Muta Nikâhının yaygınlaşmasının ve kadınların evlilikle ilgili hak mahrumiyetleri başta olmak üzere çok çeşitli sosyal sorunların doğmasının önünü açmıştır.
3’üncü olarak Cumhurbaşkanı’nın ettiği yemini bir tarafa bırakıp, Anayasaya aykırı bir şeklide yaptığı seçim çalışmalarıdır ki seçimden sonra gerçek anlamda sorun doğuracaktır. Eğer, AKP dışında bir iktidar oluşur ise Erdoğan’ın o makamda kalması bu şartlarda nerede ise imkansızdır. Sistem, sorunlu hale getirilmiş ve tıkanmıştır.
4’üncü olarak seçim hay-huyu sırasında gözden kaçmaması gereken diğer konu Bank Asya’nın TMSF’ye devrine ilişkin karar alınmasıdır. Kim ne derse desin, arkasında siyasi bir gerekçe olan bu devir hukuksuzdur. Seçim sonrası bu hukuksuz uygulama çok tartışılacaktır ama diğer taraftan da doğrudan yabancı sermaye korkutulmuştur. Sermaye kesimi üzerine yansımaları çok olumsuz olacak ve Türkiye’ye olumsuz yansıyacaktır.
Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler. Muhakkak ki bunlara ilave edilecek konular da vardır.