Haksızlıklar.. Hukuksuzluklar.. Ekonomik insafsızlıklar.. Şeker fabrikalarımızı satıp, savıp işçileri süründürmeler.. İnsanlara hayatı zehir eden bütün olumsuzluklar almış başını gidiyor..
Benzin, et, kira her şeyin fiatı ateş pahası oldu. Ekmek gramajları küçültüldü, gizli zam yapılmış oldu..
Ramazan geliyor, ete hasret midelere de birkaç lokma girsin diye, Et ve Süt Kurumu ucuz et kampanyası başlattı. Dedeler, nineler ucuz et kuyruklarında sürünüyor..
“Rakı şişemi yanıma alıp, bir kenara çekileyim, biraz kafamı dinleyeyim, bu zehir zemberek hayat şartlarından biraz uzaklaşayım” derseniz, bir şişe 70’lik rakıyı da 100 lira yapmışlar...
Enflasyon rakamları tahminleri altüst etmiş durumda.. Yandaş olmayan bütün yazılı ve görsel basın bu tür haberlerle dolu.. Yandaşların ise işi gücü, iktidara yağcılık, bambaşka gündemlerle ekranlarını doldurmak.. Milletin dertlerinden onlara ne?..
Her gün şehit haberleri geliyor, analar kan ağlıyor.. Egede adalarımız Yunan işgalindeymiş.. Onlara ne?..
Varsa yoksa seçimler, onlar için.. Yandaş seçmenlerin sayısını arttırma hesapları.. Suriyelileri topyekun vatandaşlığa alma planlamaları..
Pazar sabahı bu satırları yazarken, televizyonda gözüme bir haber ilişti. Ataköylülerin, gece sabaha kadar uyutulmadıkları anlatılıyordu. Saat 14’te, Tayyip Bey Sinan Erdem spor salonunda AKP’nin 6. Olağan Kongresinde konuşacak ya.. Orada Tayyip Bey, toplayacakları 200 bin kişiye seslenecekmiş.. Salon bahçesine gelenlerin sloganları, “İlk günkü ışıkla yeniden diriliş” miş..
Kongre başlamadan önce salon dışında toplananlara Başbakan Binali Yıldırım seslendi.. Bağırdı, çağırdı, ellerini, kollarını sallaya sallaya, savurdu da savurdu..
Hangi televizyonu açsanız, O’nun bağırışları.. Ve yağdanlıkların yaptıkları birbirinin aynı yorumlar.. Her halde benim için en iyisi bunlara gülüp geçmek olacak..
Az sonra Tayyip Bey de konuşmasında “Güçlü Müreffeh Türkiye vurgusu” yapacak, vizyonu anlatacakmış.. Oysa Türkiye, “Milliyetçiliği ayaklarının altına alarak” yönettikleri onların döneminde güçlenmedi, büyümedi, tam tersine her açıdan küçüldü..
Cumartesi akşamından itibaren Sinan Erdem salonuna giden bütün yollar, E-5’ten, Sahil Yolundan o yöne girişler polislerce kapatılmış, arabalar uzaklaştırılmış.. Oralardan geçenlerin üzerleri aranıyor..
Gelin de gülmeyin, bu manzaralara..
Nihayet Binali Bey’in konuşması tamamlanıyor, Tayyip Bey kürsüde.. 2023’ün yol haritasını ve 2053, 2071 hedeflerini anlatacakmış.. Yani 50 küsur yıl sonrasını..
Ah kafam!.
En iyisi gelin, millete yaşatılan bu bunalım ortamından biraz uzaklaşalım..
Şu Whatsappçılara biraz kulak verelim.. Hıdırellez gecemizi gül ağaçlarının dibinde dilekler dileyenleri seyredelim.. Bilgisayarımızda gezinip Whatsappta paylaşılan güldürücü mesajları okuyalım.. İsterseniz mesajlardan ikisini sizlere de anlatayım..
JAPONYADAKİ GREV..
Japonya’da otobüs şoförleri greve gitmişler. Ama bu grev, şoförlerin yolcu taşımasını durdurmaları şeklinde olmamış.. Seferleri hiç aksatmamışlar, her zamanki gibi çalışıyorlarmış. Yani otobüslerin hepsi vazifede.. Yolcular binip, istedikleri yerlere gidiyor, istedikleri duraklarda iniyorlar.
Grev döneminin normalinden yegane farkı, yolculardan hiç bilet parası alınmaması, kimseye akbil bastırtılmamasıymış. Yani herkese her yer bedava..
Japon şoförler çok iyi yapıyorlar.. Grev, zaten işverenle işçi arasında olan bir şeydir. İşçi bedava yolcu taşıyıp, işverenini cezalandırmış oluyor.. Peki bizde nasıl olur grev?
Şoförler çalışmaz, otobüsler hareket etmez.. Binlerce fakir fukara gideceği yere yayan gitmek zorunda kalır. Yani cezayı millet çeker.
Neyse bu grev konusunu uzatmaya kalkışmayayım.. Konunun hukuki ve yasal yönlerinden bahsetmeye kalkışırsam, yandaşlar grevyer peynirinden söz ediyorum sanacaklar..
AFRİKADAKİ YANGIN..
Başka bir mesaj..
“Efendim nasıl olurmuş da, sosyal demokrat bir parti, biri milliyetçi, biri dinci, biri sağcı partilerle bir araya gelip ittifak kurarmış? Diyenler var..
Cevap:
Bir Afrika atasözü der ki; “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa, bilin ki orman yanıyor demektir..!”
Evet Afrika’daki orman yangınının benzeri, bugün ülkemizde yaşanıyor..
Çare; Hep el ele verip birleşmek!