4 Şubat 2009 tarihli yazımda, Mehmet Sevigen eksenli siyasetin özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nu sıkıntıya götürecek bir süreç olduğunu yazmış ve şunu eklemiştim; Kılıçdaroğlu Mehmet Sevigen’e “Lütfen yanıma gelme” dediğini ifade etmiştim.
Hızlı gelişmeler yaşandı.
Üst üste ve tuhaf gelişmeler.
CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin listelerdeki oynamayı gerekçe göstererek önce istifa etti, daha sonra istifasını geri çekti.
Mehmet Sevigen’le ilgili ciddi ve belgeli iddialar ortaya çıktı.
Gürsel Tekin’den başlayalım;
Listelerden dolayı istifa tehdidi yapması siyaseten kendisini bağlayan yanlış bir karardı.
Sıkıştığı anda kaçan, koltuk için çarpışan bir profil çizdi.
Oysa, her şey ne kadar da güzel başlamıştı.
Takıye bile olsa CHP’yi statükocu bir alandan halka yakın bir çizgiye getirmeyi denemişti.
Yüzü ve ses tonu oldukça halk kokuyordu.
Ama buraya kadarmış.
Gürsel Tekin’in CHP’de geleceği zor artık.
İlk uygun zamanda AK Parti’ye geçeceğinden şüphem yok.
Daha da netleştireyim;
Gürsel Tekin ilk genel seçimlerde AK Parti’den TBMM’ye girer.
Baykal, Tekin olmayan davranışları asla unutmaz, unutmayacağını da Gürsel Bey iyi bilir.
Gelelim Mehmet Sevigen’e…
Sayesinde Türk siyaseti “Az etikdışı” gibi ucube bir kavramla tanıştı.
Diyelim ki doğru…
Muhalefette iken “Az etikdışı” işler yapan bir siyasetçi iktidar olsa ne yapardı acaba?
Var mı bu sorunun cevabı?
Yok…
Baykal neden Sevigen’i koruyor?
Zor bir soru…
Belki de çok kolay…
Bu sorunun pin kodu aslında çok açık…
Bilirsiniz;
Nesneler gözünüze çok yaklaştığında göremezsiniz!
Birkaç satırda Kılıçdaroğlu ile ilgili yazmak istiyorum..
Sevigen olayında CHP’li Topuz’la birlikte sağlam durdu.
Biraz cılız da olsa Kemal Kılıçdaroğlu Sevigen’e “İstifa et” mealinde tepki verdi.
Kılıçdaroğlu’nu siyasette var eden tek unsur yolsuzluklara karşı duruşu.
Kılıçdaroğlu sağ’dan gelecek yolsuzluklara, sol’dan gelenler kadar duyarlı olmaya devam etmezse, siyasette var olma nedenini ortadan kaldırır.
Dikkatinizi çekiyor mu bilmem;
Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’u kazanması yönünde partisinden gelen ciddi bir katkı yok.
Aksine her şey giderek aleyhine gelişiyor.
Spastik doğumu normalleştirmek kolay değil tabi.
Baykal, Kılıçdaroğlu’nun yanına 2 kişi daha iliştirerek herşeyi baştan berbat etti.
Baykal belli ki Kılıçdaroğlu’ndan çekiniyor, belli ki, o’nu belli dönemin kazancı olarak görüyor.
Son bir not daha;
Adaylık açıklamasından sonra Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresine çöreklenmek isteyen malum kişiler var.
Kılıçdaroğlu farkında değil ama yakın zamandaki en büyük riski bu.
Bu simaların paradan başka ideolojisi olmadığını tüm İstanbul iyi bilir!
Kısmen de Türkiye!
Aydın Doğan
Aydın Doğan’a verilen vergi cezası buram buram intikam kokuyor.
Aydın Doğan’ı sevmeyenler için “Oh” dedirtecek bir rakam bu.
Doğan’dan pek de haz etmeyen bir insan olarak ben bu karara “oh” diyemedim.
İktidarın kullandığı güç meşrudur ama vicdani değildir.
Sabah
Erdal Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni, Okan Müderisoğlu’nun Ankara Temsilcisi olduğu bir sabah belli ki daha çok konuşulacak.
Her dönemde makbul olmak incelenmeye değer bir duruş.
Biz de incelemeye devam edeceğiz elbette.
Bu arada Sabah’ın bölge Koordinatörü Ersin Ramoğlu ile ilgili de ilginç bilgiler geliyor.
Bir ara oraya da bakalım…