Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti sırasında yaşadığı şok ilginçti. İngiliz etkisindeki bu ülke Cumhurbaşkanımızın İngiltere’de Chatnam House’da ödül aldığı gün, bakanımızın ekibini silahlı oldukları gerekçesi ile alıkoymuş, sınırdan içeri almamıştı. Skandal birkaç saatte halledilebilmiş. Bana manidar geldi. Davutoğlu ve Erdoğan yönetimi, Araplarla ilişkilerimizdeki sorunlarda daima Türk Hükümetlerini kabahatli buluyorlardı. Bu olay bir uyarı olmuş, bir gerçeği göstermiş midir acaba? (Yanlış anlaşılmasın Arapları kötülemiyorum, ilişkilerimizi birilerinin daima etkilediğini dolayısı ile her zaman kabahatli olmadığımızı söylemek istiyorum)

Diğer konu ise Cumhurbaşkanı Gül’ün İngilizlerden ödül almasıydı. İki yıl önce Kraliçe’nin Gül’ü ziyareti anlamlı bulunmuştu. Şimdi yine değişik yorumlar yapılıyor. İngilizler, 2012’de görevinden kesin olarak ayrılacağını ve köşesine çekileceğini düşündükleri birisine böyle bir ödül vermezler. Demek ki Sayın Gül’ün işi henüz bitmemiş.

Bu hafta önemsediğim olay çok. Önce Hayrünnisa, sonra Abdullah Gül’ün ilkokulda (ilköğretimde değil) türban takılmasına karşı çıkmaları da önemliydi. Tayyip Bey ise bu konuyu geçiştirdi, net bir cevap vermedi. Bana göre, Güller bu çıkışları ile bir yerlere mesaj verdiler ve biz “iddialıyız, köşemize çekilmeyeceğiz” dediler. Ancak, kendilerine gelen, hele Kayseri’den gelen tepkiler de ilginçti. Türban belki bir simge oldu, belli bir kesime iktidar yolu açtı ama şimdi de Müslümanları bölüyor. Din adamlarının bu konuyu ortada bırakmaları inananlara çok zarar verdi ve verecek.

Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’nun görevden alınması da ilginç bir mesaj verdi. İktidar tarafsız ve kişilikli bürokrata tahammül edemiyor algısını pekiştirdi.

Kızılcahamam’da yapılan 18. eğitim şurasında İstiklal Marşımız ve andımızın her toplantıda söylenmemesi yönünde alınan tavsiye kararı, görüşünüz ne olursa olsun Türkiye’de bir dönemin bitmekte olduğunun göstergesiydi. Üzüldüm.

Bu haftanın en berbat olayı Mehmet Ali Ağca’nın devlet televizyonuna çıkarılması idi. Bence tam bir skandaldı. Zaten medya daima olumsuz, marjinal örnekleri ön plana çıkarıyor, TRT ise buna tuz-biber ekti.

Hafta sonuna doğru Seul’de başlayan G-20  Liderler zirvesi önemli sonuçlar doğurmayacak ama konuları çok önemli. Bilmekte, takip etmekte yarar var.

Yorumcularımız için düşüncelerini açıklayabilecekleri çok konu var bu hafta.

Kolay gelsin.

GEÇEN HAFTANIN YORUMLARI

Günlük Tartışmalarımızı Küresel Pencereden Yorumlayabilir misiniz? başlıklı yazıma güzel yorumlar yapıldı. Sonradan bulunmasaydı, yorumlara yazık olacaktı. H.TAHSİN, çok güzel yorumlar yapmışsınız, tebrik ediyorum. Üretim ve demokrasi vurgularınız da çok güzeldi. Toplam borcumuz konusunda hazine.gov.tr sayfasından Kasım açıklamalarına bakarsanız, iç+ dış kamu + özel sektör borcumuzun 500 milyar doları aştığını görürsünüz. Teşekkür ederim. ÇAPANOĞLU, bardağın dolu tarafı zaten baskın olan medya ve devlet tarafından gösteriliyor. Size ve bana boş tarafları işaret ederek iktidara yardımcı olma seçeneği kalıyor. Teşekkürler. A.B güzel yorumlarınız için teşekkür ederim. TOTEM, tespitleriniz doğru ama siz yine de yaşamınız süresince ideallerinizi gerçekleştirmeye çalışın. Anlamlı olan sizce de budur, eminim. 19:39 MİSAFİRim yorumlarınız çok anlamlı çözüm de tabi ki eğitimde. Teşekkürler. 21:44 ve 18:01 MİSAFİRlerime de güzel yorumları için teşekkür ediyorum. TEYZE, sizin açınızdan yanlış yok. Siz konuyu gayet iyi anlamışsınız. Ayrıca en etkilendiğim müzik türü türkülerimizdir. İlginize teşekkür ederim.YOLCU, sizin de yorumunuz çok güzeldi.Teşekkür ederim.

Okuyucu Yorumları’na gösterdiğiniz ilgi için de teşekkür ederim. H.TAHSİN ve 13.27 MİSAFİRimin ilk yorumları çok güzeldi. TEYZE, sorunuz çok güzeldi. YİĞİTOĞLU’nun telkiniyle yorum yapan MİSAFİRime de ilgisi için teşekkür ediyorum. GERÇEK VATANDAŞ artık klasik hale gelen katkılarından ve güzel yorumlarından dolayı aradığım bir yorumcu oldu. CHP eleştirileri yapan MİSAFİRim ilginize teşekkür ederim. ÇAPANOĞLU hakikaten sizi de her yazımda arıyorum. A.B, CHP yorumunuz çok doğru. Füze kalkanı konusunda yazacağım. 16:21 MİSAFİRim teşekkürler. Vakit bulursam kitap projelerim var. 21:00 VE 21:30 MİSAFİR lerim ilginiz için teşekkür ederim. SABRİYE güzel yorumunuza, çabalarınıza teşekkürler. 20:27 MİSAFİRim teşekkür ederim. 20:58 MİSAFİRim bu ne particilik böyle? SABRİYEyi kızdırmayın. 00:08 VE 00:11 MİSAFİRlerim chat olsa da ilginiz güzel. Teşekkür ederim.

Teyze, Sen Hiç Küresel Güç Mensubu Gördün mü? Başlıklı yazıma yine ilk yorumu yapan H.TAHSİN siz de vazgeçilmez oldunuz. Eğitim vurgunuz çok doğru, teşekkür ederim. TEYZE siz de zaten bu sayfanın klasiği oldunuz. Akraba gibi olduk, teşekkür ederim. SABRİYE, sevgi ve insanlık gücü ile doğru yoldasınız. Allah sırat-ı müstakimden ayırmasın. Sömürü ve küreselleşme çağrışımınız çok doğru. 21:20 MİSAFİRim tepki değil, en çok alkışı siz aldınız. Teşekkürler. GERÇEK VATANDAŞ konuyu genişletmişsiniz, çok teşekkür ederim.

BİR FIKRA

Bugün Kayserililerden çok bahsettik. Bir kayseri fıkrası da anlatalım;

Kayserili ilk defa İstanbul’a gitmiş. İstanbul’da artık İstanbullu olmuş sayılabilecek bir akrabasında kalıyor. Akraba, Kayseriliyi Sultan Ahmet Camiine götürmüş. Kayserili “Aaa, ne çok guş var” diyince İstanbullu akrabası, “Onlar guş değil, kuş” demiş. Kayserili, “Ya” demiş, “Emme ne çok guşa benziyorlar”

…

Bu fıkranın kıssadan hissesi; O kadar çok “Kuş” “Hayır, guş” tartışması yapıyor, kavram karmaşası yaşıyoruz ki. Aslında fıkradaki Kayserililerden daha komik durumdayız.