Merkez Hakem Komitesi Başkanlığına Zekeriya Alp’in getirilmesi beni çok sevindiren ve gururlandıran bir olay olmuştu. O günden beri, bu konuyu bir yazımda ele almak istiyordum. Kısmet bugüne imiş..
Çocukluğundan, futbola başlamasından beri çok yakından tanırım Zekeriya kardeşimi.. Ben Spor Yazarı iken isimli kitabımda(*) onu da anlatmıştım. Şimdi o kitabımdan da alıntılar yaparak bugünkü yazıma başlıyorum..
Ben spor yazarlığına 1955 yılında Yeni Sabah’ta başlamıştım.. Yeni Sabah gazetesi de, öteki bütün gazeteler gibi Cağaloğlu'nda idi..Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Vatan, Tercüman, Gece Postası.. Bütün gazetelerde çalışan arkadaşlar, işyerlerine giderken Cağaloğlu meydanındaki büfenin önünden geçerler, zaman zaman sandviç, tost falan yer, bir şeyler atıştırırlardı. O tarihte Cumhuriyette çalışan Yaşar Kemal ağabey de beni görürse yanına çağırır yediği sandviçten bir parça koparıp bana yedirirdi..
İşte bu büfe Zekeriya'larındı..
O tarihte Zekeriya, henüz bir çocuktu.. Sapsarı saçları, boncuk boncuk gözleri ve daima gülen yüzü ile onu herkes tanırdı. Saygısı ve sempatikliği sayesinde herkesin sevgisini kazanmıştı.. O yaştaki her çocuk gibi mahalle aralarında o da futbol oynardı.. Sonra semtin takımı Alemdar'a yazıldı. Oradan birinci ligdeki Feriköy'e gitti..
Benim Feriköy'de 2. Başkanlık yaptığım sırada, takımla antrenmanlara çıkmaya başlamıştı. Ama, henüz takımda oynamıyordu..
O günlerde İzmir'e Karşıyaka ile ligde deplasman maçına gitmiştik.. Takımın antrenörü İsmail Erçin'in işine karışmazdık ama, kendisinden 2. Başkan olarak değil de arkadaş olarak bir ricada bulundum.. “Şu Zekeriya'yı bir oynat.." dedim.
İsmail, karşı çıktı, kendisine has tabiri ile;
"Kurbanın olayım Yalçın bunu benden isteme, o daha bir fidan, sakatlanır sahada kalır.." gibisinden birşeyler söyledi..
Fakat sonunda beni kırmadı.. Maçın sonlarına doğru Zekeriya'yı oynattı. Zekeriya maça başlayalı birkaç dakika geçmişti.. Karşıyakalı Mariç isimli futbolcu ile kafaya çıkan Zekeriya, onun dirsek darbesi ile yere düştü.. Bir daha da kalkamadı.
Cankurtaranla hastahaneye götürdük.. Beyin sarsıntısı geçirmişti.. Maçtan sonra uçakla İstanbul'a dönüşümüzde, Zekeriya halâ kendine tam gelebilmiş değildi.
Ama sonra, zaman içinde herşey düzeldi.. Zekeriya, Feriköy'de yıldızlaştı.. O'nu, Beşiktaş Başkanı Hakkı Yeten'e tasviye ettim, Beşiktaş'a aldırdım.. Beşiktaş'ın ve milli takımın da yıldızı oldu.. O zamanlar, sarı saçları yüzünden ona "İngiliz Zekeriya” derdik..
Futbolu bıraktıktan sonra gazetelerde saygın spor yazarlarımızdan biri oldu.
Sabah’taki yazıları ile çok beğenildi, sevildi.. O'nunla ben de iftihar ediyorum.
Futbolu ve yazarlığından sonra, hakemlerin başı görevi ile de Türk futboluna büyük hizmetlerinin devam edeceğine olan inancım tamdır.
Zaman zaman, Zekeriya’dan başka yazılarımda da söz edeceğimden eminim..
.(*) Ben Spor Yazarı İken/Yalçın Toker-Toker Yayınları www.tokeryayinları.com Tel.02126010035