Biz gazetecilerin, “Hataları bulmaya şartlanmış” insanlar olduğu şeklinde yaygın bir kanı vardır.
Evet, bu yargıya külliyen yanlış diyemem ama gazeteci, kamuoyu adına tanıklık yapan bir soruşturmacı değil midir?
Kamu adına soruşturma yaparken, problemli alanları kamuoyunun dikkatine sunmak gibi asli bir görevi yok mu?
Bu girizgahı yapmamın nedeni, bazı okurlarımın, taraf olmak adına, en yalın gerçeğe sırt dönerek, somut olgularla yazı yazan gazetecilere yönelik yaptığı haksız hakaretlerdir.
Evet, hiç kimse, diğer kişinin savunduğu ideolojiyi küçümseme hakkı yoktur ama eleştiri hakkını kullanırken hakaret etme hürriyeti de olmamalı.
Hayatım boyunca hiç kimseyi taraf olduğu için eleştirmedim.
Haksız olduğu için tenkit ettim.
Daha doğrusu öyle inandığım için.
Ama hiçbir satırımda, ya da yaptığım televizyon programlarında hakaret etmedim.
En azından böyle bir gayretim oldu.
Aynı gayreti, okurlarımdan bekliyorum.
Gelelim konumuza…
Okurlarıma soruyorum;
Siz bir yazar olsaydınız;
Türkiye’nin en iddialı iki Cumhurbaşkanı’ndan birisi; İstiklal Marşı’nı başka bir şiirle karıştırsa, kayıtsız kalabilir miydiniz?
Üstelik, o adayın babası, istiklal marşı şairinin de yakın arkadaşı olsa!
Bitmedi!
O Cumhurbaşkanı adayı her vesile ise, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un babasının arkadaşı olması ile de övünüyorsa!
Gerçekten acıklı bir durum.
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, Cumhuriyetin İstiklal Marşı’nı bilmemesi, başka bir şiirle karıştırmasını insani bir zaaf olarak görmek mümkün değil.
İstiklal Marşı’nı bilmeyen bir Cumhurbaşkanı adayı, her şeyi bilse ne olacak?
Şayet, İstiklal Marşı’nı söylerken bir kıtayı eksik ya da yanlış söylemiş olsaydı, bu duruma insani bir hal diyebilirdik ama resmen İstiklal Marşı’nı bilmeyen bir Cumhurbaşkanı adayımız var.
Bu vaziyeti, Ekmeleddin Beyin yaşına, yorgunluğuna, veya dikkatsizliğine de havale edemeyiz.
İstiklal Marşı, ruhumuza, DNA’mıza işlemiş bir marştır.
İhsanoğlu’nun, “mutabakat olursa Öcalan’ı serbest bırakırım” sözlerinden sonra, İstiklal Marşı’nı da bilmemesi büyük talihsizlik.
CHP’de İhsanoğlu’nun basın işleri ile kim ilgileniyorsa, sanırım yan gelip yatıyor!
İhsanoğlu, bu kadar istikrarlı hatalar zincirinden sonra, MHP’li, hatta CHP’lilerin önemli bölümünden oy almayı umuyorsa, onu fazla iyimser bulurum!
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...