Yıllarca anımsayacağımız ilginç bir seçim oldu. Halkın tercihine laf edemeyiz ama halkın tercihini etkileyen doğal ve kurgu tüm etmenleri mutlaka tartışacağız.
CHP oluşan beklentiyi tatmin edecek kadar başarılı olamadı. Sebep çok. Tartışacağız. Ancak bugün şu kadarını söyleyeyim; Türkiye’de yılların getirdiği iki ana blok var; sağ ve sol siyaset. Sağ siyaseti siz ne derseniz deyin halk, din ve inanç sahiplerinin siyaseti, solu ise maalesef inançsızların siyaseti olarak algılıyor. Halkın yüzde 70’i kendini sağcı ve dindar görüyor. Bu da yıllardır böyle. Solda siyaset yapan kesim inatla dini referans alan çalışmalar yapmıyor ve “inançsız” algısını değiştirmiyor. Bu gerçeği atlayarak sanki gelişmiş bir Avrupa ülkesinde imişçesine, bir İslam ülkesinde siyaset yapmanın nerede ise imkansızlığını görmüyor.
CHP’nin 1’inci parti olmasını engelleyen tek konu bu değil ama belki de en önemli konu.
CHP yenilenmiş, liderini değiştirmiş, üst kadrolarını değiştirmiş, hakikaten gayet iyi projeler hazırlamış, vaadleri makul bir parti olmasına rağmen AKP’yi neden geçemedi?
CHP mevcut koşullarda alabileceğinin azamisini mi aldı? CHP örgütleri yetersiz miydi? AKP icraatlarından bıkanların “Elleri mi CHP’ye oy vermeye varmadı” mı?
AKP daha mı çok çalıştı? AKP daha mı coşkulu idi? Daha mı iyi projeler üretti? Bunların hiç birisi bu sonucu açıklamaya yetmez.
Ben yukarıda bahsettiğim sağ-sol algısı ve gıda-kömür yardımlarını ana sebepler olarak gördüğümü belirterek bir anımı anlatayım:
Kampanya sırasında televizyon programına konuk olduğum Saygı Öztürk sorunca, sürekli olarak alttan alta, cami cemaati nezdinde kafirlik, dinsizlik v.b suçlamalara maruz kalan Kılıçdaroğlu’nun seyyid olduğunu, Seyyid Mahmud Hayrani soyundan geldiğini, onunda Hz. Ali ve Hz.Peygamber soyundan geldiğini, ve Kılıçdaroğlu’nun umre yaptığını ve kendisine büyük haksızlık yapıldığını açıkladım. Bu konuyu Saygı Öztürk ve Sabahattin Önkibar köşelerine de taşıdılar. Ancak, dini referansları olan medya bu haberden ürktü ve asla kullanmadı. Sol medyada galiba “Laikliğe aykırı” bularak kullanmadı. Ama en ilginci büromu arayarak beni sekreterim üzerinden uyaran “CHPliler” oldu. Gerekçeleri şu imiş; “Bülent Bey böyle laikliğe aykırı açıklamalar yaparak partiyi batırmak mı istiyor?”
***
Seçim sonuçlarını tabi ki tartışacağız. Ancak önümüzde çok önemli sorunlar var; Yeni bir anayasa ve etrafımızdaki gelişmelere karşı kendimizi korumak gibi. Ekonominin hiç de iyiye gitmediğini söylemeye gerek yok sanırım. Bunları şimdiye kadar seçim ortamında ve taraftar psikolojisi ile tartıştık. Artık ciddiye almamızın zamanıdır sanırım. Yoksa mecburen alacağız, aldırırlar…
Seçim sonuçları hayırlı olsun.