HDP Merkez Yönetim Kurulu olağan toplantısı devam ederken basına geçilen açıklamada, “Kobani’de yaşanan katliam girişimine karşı herkesi sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Bundan sonra her yer Kobani’dir.” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamalarda seçilen kelimeler ve tonlama, legal bir siyasi partiden çok, gerilla savaşı yapan yasa dışı bir örgüt izlenimi verdi.
Alan tutma…
Sokağa çıkma…
Harekete geçme…
Her yer Kobani…
Alan tutma, ilgili kişilerin sahip oldukları noktaları işgal etmesidir.
Sokakta harekete geçmenin, her yeri yangına çevirme anlamına geldiğini zaten biliyoruz.
Demek istiyorlar ki;
Kobani’de IŞİD’e nasıl direniliyorsa, sizde Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı öyle direnin.
HDP, Türkiye Cumhuriyeti’nin aklı ve vicdanı ile ısrarlı şekilde dalga geçmeye devam ediyor.
Bu nasıl bir mantık?
Bu nasıl bir vicdan?
Bu nasıl bir akıl?
O Türkiye değil mi, Suriye ve Irak’taki Kürt kardeşlerimize toprağını açan?
O Türkiye değil mi, devletin kanalını Kürt kardeşlerimize tahsis eden?
O Türkiye değil mi, Kürtçe yasağını kaldıran?
O Türkiye değil mi, faili meçhul cinayetleri bitiren?
Ve daha onlarcasını sayabileceğimiz devrim gibi kararlarla Kürt kardeşlerimizin yaşam konforunu yükselten, üzerine Molotof kokteylleri attığınız Türkiye Cumhuriyeti değil mi?
Terörden kim ihya olmuş ki, HDP olacak?
Irkçı&faşist düşünce, hangi milleti, hangi devleti ihya etti?
Kafa kesen IŞİD’le de; çocuk, asker, polis öldüren PKK ile de her zeminde mücadele edilirken, teröre bulaşmamış Kürt kardeşlerimizi, İŞID belasından kurtarmak için elimizden geleni yapmalıyız ama HDP çizgisi bir hak arama değil, imtiyaz arama siyasetidir.
Ben bu topraklarda, eşit olmadığım bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına rast gelmedim.
Şayet varsa; söylesinler, o hakları için beraber mücadele edelim.
Eşitsek, ki öyleyiz;
Bırakın, kardeş kalalım!
Talat Atilla/Güneş