Benim, bir vatandaş olarak inancım ve yaşamsal parolam şudur: Türkiyemizde Cumhurbaşkanı.. Meclis.. Hükümet.. Siyasi Partiler.. Muhalefet.. Herkes, hepimiz milletçe, her konuda Atatürk ne demişse onu yapmalıyız.. Aklımın erdiği yıllardan beri yaşatmaya çalıştığım vazgeçilmezimdir bu ilke benim..
Ama günümüzde bu mümkün mü?
Nerede?.. dediğinizi duyar gibiyim.
Başımızda öyle bir siyasi iktidar var ki, “Atatürk ne dediyse o..” değil, tam tersi uygulamalar yapmakta.. Adeta Atatürk unutturulmaya çalışılmakta, adı, anıtları, ilkeleri ihmal ve inkara uğratılmakta..
Yanlış mıyım?
Okullarımızdan her sabah yükselen “Türküm, doğruyum, çalışkanım!..” diye başlayan Milli andımız susturuldu..
Milli Bayramlarımız hemen hemen kutlanmaz oldu..
Stadlardaki Atatürklü isimler yok artık..
Son uygulama; Atamızın önerdiği Parlamenter sistemi de Anayasa’dan çıkardılar, Başkanlığı getirdiler..
Bunlar sadece birkaç örnek.. Aramaya kalkışırsanız bu yöndeki tahrifat say say bitmez..
Bakınız sıradan bir olaymış gibi yaşanıp geçmiş bir hadiseyi hatırlatacağım sizlere.. Asla unutulmaması gerektiği için kitaplarıma da aldığım bir olaydı bu..
Atatürk’e Diktatör Diyenin… isimli kitabımın 6. sayfasından:
“Son zamanlarda resmi dairelerin bazılarından TC’nin kaldırılması, Başbakan’ın (şimdi Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan) ağzından “milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım” sözünün çıkması, Milli bayramlarımızın rahatça kutlanılmasının engellenmesi, kalpaklı Atatürk resminin bulunduğu bayrakların toplatılması.. Bütün bunlar Türk’ün Atasına yapılmış saygısızlıklardır..”
O sayfanın devamındaki dipnotta da şu olayı anlatmıştım:
“23 Nisan 2013 günü Kırklareli’nde, Kofçaz ve Babaeski ilçelerinde, Atatürk anıtına çelenk koydukları için CHP ilçe başkanlarına 5326 sayılı kanun gereği ceza uygulanmıştır.”
Bu gibi bilgileri oku, hatırla ve kahrolma..
Ben Atatürk konusunda binlerce sayfa tutan kitaplar yazdım.. Çocuklarımızın okuma yazmayı Atatürk’ü tanıyarak öğrenmelerini istediğim için, el yazılı ve resimli 12 kitap hazırladım, orta ve liseli öğrencilerimize Atatürk ilke ve inkılaplarını, hayatını, hürriyetçi fikirlerini, Milli Mücadeledeki kahramanlıklarını öğreten sekiz kitap yazdım. Atatürk’ün Meclis’teki bütün konuşmalarını dört ciltte toplayıp 1120 sayfalık bir set oluşturdum.. Atatürk karşıtlarının konuşmalarını, Milli Mücadeledeki isyanları anlattım.. Nutuk’u 752 sayfada sadeleştirerek vatandaşlara sundum.. Ata’mıza Diktatör Diyenlerin terbiyesizliklerini yazdığım kitabımla suratlarına çarptım.. Sonuçta;
“Atatürk’ün sözleri, Milli çıkarın ve vatanseverliğin şifreleridir” diyerek kanaatimi noktaladım..
***
Şimdi şu hale bakın.. Yunanistan, Ege’deki 18 adamızı adeta işgal etmiş durumda.. Anadolu’muzun uzantısı, vatanımızın parçaları olan bu 18 adamızda işgalci Yunan askerleri, bizimle adeta dalga geçmekteler..
Yunan Kara Kuvvetleri Komutanının adalarımıza çıkıp egemenlik mesajları veren cakalı söz ve hareketleri hergün basında yer almakta.. Geçen gün de Hurşit adamızda 2017 askeri tatbikat uygulaması başlatmışlardı..
Millet kahroluyor, basın, başta Başyazarımız Rahmi Turan olmak üzere bu acı gerçekleri hüzünle millete duyurmakta.. Ancak basının elinden gelen bu kadar, olayı millete duyurmaktan ibaret..
Gerçek mermiler kullanarak yaptıkları tatbikat ve bayrak gösterileri Aydın ilimizden görülebilmekteymiş.. Adalarda yaşayan sivil halkı da milis olarak yetiştirmektelermiş..
Nedir bunlar, resmen bizi takmamak, bize karşı küstahça tehdit uygulamak değil midir? Niye bizim Devlet sorumlularından bir ses çıkmıyor?
Acaba Yunanlılar bunları Atatürk döneminde yapabilirler miydi? Bu küstahlıkları o zaman yapsalar Atatürk neler yapardı?
Bakınız tarihimizden bir olayı hatırlayalım.. İzmir’de, Anadolu’ya çıkarak vatanımızda işgal başlatmış olan Yunan Orduları, Eskişehir’e iki üç saat uzaklığa kadar ilerlemişlerdi.. İnönü meydan savaşı kazanılmış, Meclis’te Fevzi Çakmak’ın konu hakkındaki bilgi vermesi beklenmekteydi..
13 Ocak 1921 günü Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa, konuyu sunarken Muhiddin Bey’in konuşmasına da vurgu yaparak şöyle demişti:
“Arkadaşlar cennet vatanımıza gözetici ve bekçi olan rahmetli Namık Kemal;
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?.. demişti..
İşte bu kürsüden, bu Yüce Meclis’in Başkanı sıfatı ile, sizler ve bütün millet adına ben de diyorum ki;
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini..” (*)
Evet.. başımızdakilerden Ege Adalarımızdaki Yunan küstahlıklarına ses çıkmamaktaysa da, gerektiğinde on milyonlar göreve koşar..
Yeter ki miilet Atatürk’ün çizdiği yoldan dönmesin..
ATATÜRKSEVER ORMANCININ
RESİM SERGİSİ..
Cumartesi günkü Sözcü’de okuduğum bir haberden söz edeceğim:
“Balıkesir Edremit’te yaşayan emekli bir orman işçisi olan Salman Tuzlu, ağaç levhalar üzerine yakma tekniği ile çizdiği tabloları açtığı bir sergide tanıtmış.. Resimlerini, Kaz Dağları eteğindeki Hacıarslan köyünde orman içinde kurduğu bir ahşap barakada sergilemiş.. Sergi, ağırlıklı olarak ormancının çizdiği Atatürk resimden oluşmaktaymış.. Salman bey demiş ki; “biz çocukluğumuzdan beri Atatürk’ü kalbimizde çizdik, onu oradan kimse söküp atamaz..”
Demek ki, siyasi iktidar ne yaparsa yapsın veya yapmasın, millet kararlıdır ve asla dönmeyecektir!..
Bu arada, bir iki kelime de olayın sunuluşu ve gazetecilik yönünden düşüncemi ekleyeyim.. Bu haber Sözcü’nün 2. sayfasında çift sütün verildi. Bence birinci sayfalık ve en az üç dört sütunluk bir haberdi bu.. Hatırlatmış olayım.. Bu vesile ile, olayı haber yapan Aydın Demir’i de takdirle karşılıyor, tebrik ediyorum.. Başka gazetelerde de bu olay haber yapıldıysa onlara da takdirlerimi sunarım..
Yazacak daha pek çok şey var.. Derdimiz çok..
Basın özgürlüğünün aldığı yaralar, Sözcü yazarları ve hapisteki bütün gazeteciler.. Bunlarla ilgili duygularımızı da ilerde dramatik yazılarımıza konu yapmak üzere..
(*) Atatürk’ün Açık ve Gizli Celse Meclis Konuşmaları Cilt: 2-sa:180…/ Yalçın Toker Toker Yayınları www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve [email protected]