Değerli yorumcularım ne yazarsam yazayım şiddetli bir tartışma hatta birkaç tartışma konusu bulup, geriliyorlar. Bu hafta sonu bayram var. Bayram haftasında siyaset yazmayayım, bir hafta ara verelim, dinlenelim diye düşündüm. Gerçi yine şiddetli tartışmalar çıkacak, eminim ama en azından günah benden gitsin.
Ben bu Higgs Bozonu (Tanrı parçacığı) konusunu pek anlamadım. Yılların teorisiydi, aylardır da Cern Laboratuarı’nda deneyleri yapılıyordu. Sonunda çok büyük bir olasılık dahilinde varlığı ispatlanmış oldu. Teorinin sahibi Peter Higgs’de yaşamının son döneminde teorisinin ispatlandığını görüp mutluluk gözyaşlarına büründü. Kaç farklı yerden, okuduysam da fark etmedi. Tam olarak kavrayamadım. Her seferinde kafam daha fazla karıştı. Ben bu Higgs bozonu meselesinde sınıfta kaldım. Anlayan lütfen ne olduğunu, ne işe yarayacağını anlatsın… Deney günlerinde açıklayıcı çok yazı yazıldı, onları okuyunca bir şeyler anlıyorsunuz ama fizik terminolojisine hakim olmak şart.
Çok kısa olarak anladığım şu; Big Bang yani Büyük patlama olduğunda dağılan ve çok yüksek enerji içeren parçacıklar, Higgs’in Teorisi’nde olduğu gibi bir “Higgs Alanı” içersinden geçerek kütle kazandılar. Parçacıklar ise alan oluştururken tesadüfen bir araya gelmiyorlar, bir kural dahilinde alan oluşuyor. Higgs’in teorisi de bu; Higgs alanı bir kural dahilinde oluşuyor.
Biliyorum, bir çok kimse yanlış anlamışsın diyecek ve itiraz edecek. Dediğim gibi ben anlamadım. Bilen anlatsın. Ha, kimse bana “Tanrı parçacığı” da deniyor diye Tanrının varlığını ispatlayan bozon demesin. Diğer notrinolar veya teoriler ne kadar Tanrı ile ilgili ise bu da o kadar ilgili…
Benim asıl gelmek istediğim nokta da bu zaten. Tanrı ve bilim ilişkisi. Bence bilim adamlarının Tanrı’ya inanmalarına gerek yok, onların her yaptığı, düşündüğü Tanrı yolunda yürümek zaten…
Albert Einstein, Stephen Hawking, Peter Higgs ve binlerce ünlü bilim adamı tanrıya inanmıyorlar. Ben onların tanrıya inanmamalarının da hayırlı ve doğru olduğunu düşünüyorum. Eğer, Tanrı’ya inansalar bu yaptıklarını yapamazlar, bu ince, insanı çıldırtacak noktalara kadar düşünemezlerdi. “Alimin uykusu avamın çalışmasından hayırlıdır” hadisi sanki bu konu için söylenmiş… Sanki din konusunda derinine bilgisi olan bir ateist, iyi bir dindar kadar Tanrı nezdinde de makul bir insandır gibime geliyor. Kötü olanlar dini taklit edenlerdir. Hiç düşünmeden sadece şekli bir ritüeli taklit ederler. Neye, niçin inandıklarını asla bilmezler hatta inandıklarını sanırlar ama aslında yaşadıkları taklittir, alışkanlıktır, bazen de çıkardır. İnanmak, iman sahibi olmak bilgi ve tecrübelerin akıl, düşünce ve mantık süzgecinden geçmesini gerektirir. Düşünmek, analiz etmek yada tefekkür sürecinde kişi bazen dindar bazen ateist olur. Sık sık şüpheye düşer. Şüphe onun kamçısı, enerjisi olur. Bu yolculuğu yapanlar, dindar veya ateist olabilirler ama birbirlerine yakın ve geçişli bir yolda yürürler. Bunlar hakikaten değerli insanlardır. Hadiste belirtildiği gibi Tanrı nezdinde de kıymetlidirler.
Einstein’ın farklı zamanlarda söylenmiş şu sözlerine bakın;
“Niçin bana ‘Tanrı İngilizleri cezalandırmalıdır’ diye yazdınız? Her ikisi ile de yakın bir ilişkim yok. Ben sadece, Tanrı’nın kendi çocuklarının bir çoğunu, bir tek kendisinin sorumluluğunu üstlenebileceği sayısız aptallıklarından ötürü cezalandırmasını esefle izliyorum. Bana göre onu bir tek var olmayışı bağışlatabilir” 1915
“Bireylerin eylemlerini doğrudan etkileyen bir kişisel tanrıya bir türlü aklım ermiyor… Benim dindarlığım, gerçekliği kavrayabilmemiz için kendisini küçücüklerde açığa vuran sonsuz büyüklükteki bir ruha duyulan mütevazı hayranlığa dayanır” 1927
“Din olmadan bilim eksiktir, bilim olmadan din kördür” 1940
“Ben koyu bir dindar inançsızım” 1954
Einstein, “Tanrı” kavramını milyarlarca dindardan daha fazla tefekkür etmiştir…
Higgs Bozo’nundan nereye geldik?
Bu konular evren gibi, devamlı genişliyor, büyüyor, sonu yok…
Sağlık ve mutlulukla nice bayramlar dilerim.