Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
2 ayı geçti İmamoğlu'na siyasi yasak geleceğini ilk kez yazmamın üzerinden.
İmamoğlu'nu mağdur göstermek istediğimden tutun, Adalet Bakanlığı'na yalanlatan gazetecilere kadar yorum yapmayan kalmadı.
Hz.Mevlana'nın “Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir.” sözlerindeki gibi haber yaparken sadece haber gibi bakmayan meslektaşlar var demek ki!
İnsanın içinden kızmak bile gelmiyor.
Neyse...
* * *
İyi niyetli "acaba?" diyerek yorum yapanlara saygım var ama kıskançlık ve husumetle yazanı-konuşanı doğal olarak bir yere not ederim çünkü...
Gazeteci olanla gazeteci görüneni ayırt etmemek, bu mesleğin emekçilerine haksızlık olur.
Bu satırların yazarı Rüzgârlı Sokak'taki Ulus Gazetesi'nde kırık pencereden kar dolan odada sandalyelerin üzerinde çalıştı, o sandalyelerin üzerinde yorgun düşerek sabaha karşı uyuyarak gece nöbetleri tutarak mesleğine adım attı.
Elbette birçok meslektaşım gibi.
* * *
"İmamoğlu'na siyasi yasak gelecek" yazımı yazmadan önce çok güvendiğim yüksek yargı dahil üç ayrı yerden aldığım araştırma- bilgiyle yazdım.
Bu yazımdan sonra kapalı kapılar ardında belki ileride köşemde ya da kitapta geniş olarak yazacağım ilginç gelişmeler yaşandı.
Neredeyse mevzunun içine girmeyen kalmadı!
Sadece bir tanesini aktarayım;
Kararını değiştiren bir üye olduğu, o üyenin de yeniden eski kararına döndüğünü öğrendim.
Verilecek cezanın ne hukukta ne kamu vicdanında karşılığının olmaması elbette herkesi zorluyor.
Böyle bir kararın siyasal sonuçları da ayrı bir konu tabii ki.
Velhasıl; şu andaki karar (olağanüstü bir gelişme olmazsa) 2'ye bir 1 İmamoğlu'na siyasi yasak kararı verilmesi yönünde bitti.
Ne zaman açıklanır derseniz?
Türkiye'de gündemin hareketli olduğu bir günde!
ABD SEÇİMLERİNE KADAR BAKAN DEĞİŞİKLİĞİ OLMAZ, ALBAYRAK DIŞİŞLERİNE GELEBİLİR!
Etrafta dolaşan Bakan- Toto söylentileri bana hiç gerçekçi gelmiyor.
En azından ABD seçimlerine kadar.
ABD'de 60. başkanlık seçimleri, 5 Kasım 2024'te yapılacak.
Trump ve Harris seçimlerde yarışacak.
Anketlerde Harris önde olsa da Trump'ın seçimi kazanma ihtimali daha yüksek görünüyor.
* * *
12/11/2019 tarihli New York Times gazetesi, "Türkiye- ABD ilişkilerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak ve Trump'ın damadı Kusner için 'yeni nesil iletişim hattı' oluşturuyor." diye yazmıştı.
Ankara kulislerinde; 5 Kasım 2024'te Trump'ın kazanması halinde bu hattın daha da güçlenebileceği, Berat Albayrak'ın Dışişleri Bakanı, Fidan'ın da İçişleri Bakanı olacağı ısrarla dillendiriliyor.
Az kaldı. Bekleyip, göreceğiz...
TEMSİLCİ TACİZİNDEN İNTİHARA YELTENEN KADIN GAZETECİ!
Ahlak felsefesinin temel motivasyonlarından birisi, iyi ve kötünün temel ölçütü sorusuna yanıt aramaktır.
Bilirsiniz; ahlak felsefesinde yapılması uygun görülen, önerilen davranışa iyi; yapılması yasaklanmış, ahlakın uygun görmediği eylemlere de kötü denir.
Kötülük genellikle derin ahlaksızlığı ifade etmek için kullanılır. Ve kötüler de iyiler gibi her yerde, her meslekte, her sokakta karşımıza çıkabilirler.
Tıpkı medyada olduğu gibi.
* * *
Okurlarım bilirler.
Özel hayata dair konulara kamu yararı, ya da muhatap kişi mağdur olmadığı sürece girmem.
Kayahan'ın "çağırmazdım acil olmasa" şarkısından ilham alarak "intihara teşebbüs eden bir kadın gazeteci olmasa yazmadım" desem, empati yaparsınız umarım.
Çünkü iç açıcı, yazmaktan haz aldığım mevzular değil.
Yazacağım konuda mağdur kadın gazeteciler var.
Sarkıntılık var.
Taciz, kısmen istismar var.
Zorba var.
Mobbing var.
Hadise kesin ve somut.
Kesin ve somut ifadesinin altını çiziyorum!
* * *
Olayın kesinliğine rağmen kadın gazeteciler isim açıklama konusunda izin vermedikleri için şimdilik isimlere girmeyeceğim ama bu mağdur kadın gazetecilerin de takdir onların ama kendilerini kamu önünde ifade etmelerini de bekliyorum doğrusu!
Anlatacağım temsilci, orta düzeyde tanınan. Siyasete meraklı. Gazetecilik kariyeri vasat bir kimlik.
Belki vasatın bir tık üstü de denebilir.
Yanında çalışan muhabirlere yaptığı mobbingler ayyuka çıktığı için artık yanında çalıştıracak muhabir dahi bulmakta sıkıntı çeken temsilciye dair çok şey duymuşumdur ama ete kemiğe bürünmediği için şimdiye kadar kaleme almadım.
Bu seferki çok farklı.
* * *
Yanında çalışan evli-bekar kadın muhabirlere yaptığı sözlü tacizler giderek elle yapılan tacizlere dönmüş.
Bu tacizler o kadar ilerlemiş ki, kadın muhabirlerden birisi intihara teşebbüs etmiş.
Kadın muhabirlere söylediği kelime, eylem ve teklifleri buraya yazmaya haya ediyorum.
Kimseye akıl hocalığı yapmak istemem ama başta intihara teşebbüs eden kadın gazeteci olmak üzere haklarını hukuk önünde aramalarını öneririm çünkü...
Hem ispatta sıkıntı yok!
Hem de intihara teşebbüs edecek kadar incinen kadın gazeteci, sadece kendisi için değil, bundan sonraki meslektaşlarının da hukukunu korumak için hakkını arayacak medeni cesareti göstermeli diye düşünüyorum.
Elbette o temsilci de istifa ederek, hangi kuytu köşede saklanacaksa orada saklanmalı.
Ta ki yargı kulağından tutup, layık olduğu yere gönderene kadar!
Bu olay bir şekilde patlayacak!
Anlamadığım şu;
TV Patronu, hiç mi bakmaz Ankara'da neler oluyor diye!
ATANMAYAN ÖĞRETMEN!
Bazen MEB; öğretmenle uğraşmaktan, eğitimle uğraşmaya zaman bulamıyor diye düşünüyorum.
Eğitimin ve adaletin olmadığı bir yerde ülkenin geleceği olabilir mi?
Sayısı yüzbinlerle ifade edilen atanmayan öğretmen sorunu sosyolojik bir vaka oldu.
Öğretmenler atanmadığı gibi bir de ölçütü belirsiz mülakata tabi tutuldular.
Türkiye'de mülakat denince ilk akla gelen "Ankara'da dayın var mı?" sorusu olduğunu bilmeyen var mı?
Çözüm basit aslında.
Bu dönemden sonra öğretmen okullarını dondurun. Atanmayan öğretmenlerin tamamını atayın. İhtiyaç oldukça ileride öğretmen okullarına öğrenci alın.
Öğretmenler ağır yaralı.
Öğretmenler küs.
Öğretmenler suç işlemiş gibi ailelerinden utanıyorlar.
Hala görmüyor musunuz?
Madem baş gözünüz görmüyor, bir de kalp gözünüzle bakın!
Tam karşınızdalar!
AFYONKARAHİSAR’I KADINLAR YÖNETİYOR!
Afyonkarahisar'da Vali kadın...
Belediye Başkanı kadın...
Baro Başkanlığını da bir kadın aday kazandı...
Merkez sağ sonrasında da iktidarın kalesi olarak bilinen Afyonkarahisar CHP'nin kalesi olmaya doğru gidiyor.
Çok partili sisteme geçildiği 1950'den bu yana ilk defa bir CHP’li Başkan kazanırken, ikinci ilk, Baro Başkanı'nın da kadın seçilmesi oldu.
Bu konuda tarih yazıyorlar.
CHP'nin oyu milletvekili seçiminde standart oranını korurken, bir yıl bile geçmeden yapılan belediye seçimlerinde AK Parti'ye tarihi fark atarak büyük sürpriz yaşattı. Yaklaşık yüzde 21 fark inanılır gibi değil. Afyon seçmeni çok ciddi bir tepki gösterdi ama neye, kime? AK Parti genel merkezi her yenilgi sonrasında "mesajı aldık" diyor ama gerçekten mesajı aldılar mı? Yoksa eski tas eski hamam devam mı ediyor?
* * *
Baro seçimini de önceki dönem CHP il Başkan yardımcısı kazanmıştı, kazanan yine CHP'li ve kadın.
Belediye seçim sonuçlarını gördükten sonra bu sonuç kimseyi şaşırtmadı.
AK Parti'de bir sıkıntı var anlaşılan ya da millet esnafıyla, meslek sahipleriyle tepki göstermeye devam ediyor.
Dikkat çekmeye çalıştığım; Vali, Belediye Başkanı ve şimdi Baro Başkanı bir kadın...
Ve Afyonkarahisar sanırım bu konuda Türkiye'de tek...
VELHASIL: Umut dikenli bir gül gibi. Yakından koklamak acıtır. - t.a.
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 29869 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |