Kürt sorunu ve terör sorununu birbirine karıştırmamak gerek ama karıştılar bir kere. Özellikle şu “İmralı Süreci” içerisinde terör örgütü ile görüşmeler yapıldığı en tepedeki yetkili ağızlardan resmen açıklanınca daha da karıştı. Ancak, tabi ki terör ve Kürt sorunları birbirlerinden farklılar, hem de çok farklı. Biri özellikle Kürt kimliğinin tanınması, hak ve özgürlüklerinin verilmesi, yüzyıllar süren ekonomik ve kültürel ezilmişliğin giderilmesi ile ilgili diğeri ise uluslararası boyutu olan fakat bölgesel görünen bir Anadolu dramı.
Peki biz şimdiye kadar çözüm denince hangisinin çözümünü anladık?
“İmralı süreci” hangisini çözecek?
Kafalar net değil. İkisinin de çözümü olarak anladık ama ağırlıklı olarak terörü anladık. Analar ağlamayacak dedik. Peki, terörün çözümü Anayasa değişikliği ve İmralı’dan mı geçiyor?
Halbuki ikisi dediğim gibi birbirinden farklı sorunlar, çözümleri nasıl bir olabilir?
Üstelik “Kürt sorunu”nu tüm Kürtler için aynı şekilde geçerli görmek mümkün mü? Geçmiş sorunlar farklı, Doğu ve güneydoğu’nun sorunları farklı, batıda yaşayan Kürtlerin durumu apayrı. Kamuoyuna özellikle güneydoğu’da yaşayanların sorunu olarak gösteriliyor, sanki güneydoğu için farklı tasarruflarda bulunursak sorun çözülecekmiş gibi bir izlenim veriliyor. Halbuki batıda daha fazla Kürt yaşıyor. Sorun sadece bölgesel değil. Yani, bölgeye farklı bir statü verilmesi ile, özerklik, federatif yapı veya hatta bağımsızlıkla dahi sorun çözülmemiş oluyor. Konu idari veya siyasi olduğu kadar da insani ve toplumsal…
Diğer taraftan terör örgütü de tek bir yerle görüşülerek ikna edilemez gerçeği çok açık. Suriye kanadı var, Kandili var, İran kanadı var. Hepsini tatmin etmek hemen hemen mümkün değil.
Tayyip Bey’in anlamadığı da bu. Öcalan’la görüşüp, üstü örtülü bazı idari düzenlemelerle konuyu çözeceğini sanıyor. Yada yine uyanıklık yapıp 2014 seçimleri sonrasına kadar çözmüş gösterecek, oyları kapacak, sonra güçlenip koltuğu sağlamlaştırınca tekrar Öcalan’a dirsek yapacak… Biliyorsunuz değil mi, Fransa’nın yıllar sonra açacağı sinyalini verdiği tek AB müzakere başlığı nasıl bir tesadüfse yerel yönetimlerle ilgili çıktı. Böylece Tayyip Bey, AB için yerel yönetim düzenlemesi yapıyoruz diye halka açıklayarak PKK’nın bir kısım taleplerini karşılayacak, diğerleri sonra diyecek, Başkanlıktan sonra. Siz bana başkanlık sistemi ve Anayasa için destek verin fazla gürültü çıkarmayın ben de daha sonra gereğini yaparım. Şimdilik bundan fazlasını bu toplum kaldırmaz. Sonrası Allah kerim! 3. Adalet paketi ile bir kısım KCK’lılar sessizce serbest kalmıştı şimdi 4 ile çok önemli bir bölümü tahliye olacak. Plan şimdilik işliyor, hesap soran, bilgi isteyen kamuoyu henüz yok. Oyun çok büyük…
Tayyip Bey bir Başbakan olarak girdiği riskin farkında. Her fırsatta konunun bir devlet kararı olduğunu söylüyor ama ne TBMM’ne ne de halka bilgi veriyor. Karar devlet kararı diyor ama işin nemasını yemeye gelince yanına asla ortak almıyor. Riski paylaşma ve küçültme gayretinde ama kendine oy kazandıracak propagandayı da asla ihmal etmiyor. Devlet derken de sadece MİT Müsteşarı ile iş yapıyor. Ona göre geri kalanlar güvenilir değil.
Konunun arkasında ABD ve İsrail’in olduğu kesin ama onlar işi nihayetinde Barzani’ye bağlamak istiyorlar. Dolayısı ile bu pazarlıklar nereye kadar gidebilir bilemiyorum. Elinizde devlet bilgileri yoksa tahmin etmek güçtür ama Tayyip Bey iç siyaseti dikkate almadan iş yapmayacağı için gidişatı tahmin etmek kolaylaşıyor. Baksanıza hem görüşüyor, pazarlıklar yapıyor hem de BDP ile kavga eder görünüyor.
Peki bu işin sonunda ne olur?
-Eğer, terör uluslararası bir konu ve eğer bölgede oynanan oyun uluslararası ise, herkesin gördüğü süreç birlerince kendi başına bırakılır ve Tayyip Bey ve birlikte hareket ettiği güçler başarılı olsunlar denir mi?
-Suriye işine bu boyutta girmiş bir Tayyip Bey bu işten kafasındaki planda olduğu kadar basit sıyrılır, Nobel Barış Ödülü alır mı?
-Anayasa oylamasında PKK’yı, Kürtleri, tarikatları, liberalleri, milliyetçileri bir daha kandırıp kendi yanına çekebilir mi?
Ben bu sorulara samimiyetle “inşallah” derdim. Çünkü, Türkiye için de iyi şeyler olacaktır. Fakat, kendinden başka her şeyi ikinci plana koyan, sırf siyaset sıfır devlet adamı Tayyip Bey bunları başaramaz. Ülkeyi de onla pazarlık bunla pazarlık sonucu çok kötü bir noktaya getirir, bırakır. Allah ıslah etsin…