Şu bir gerçek ki!..
... “Zengin” daha “zengin”, orta direk insanlar "fakir“, fakirler ise", "yoksul" oldu artık...
Ülkede asgari ücret 2825 lira...
Emeklinin maaşı "HUZUREVİNE" bile yetişmiyor!?
Yaşanabilir barınma hakkı da her geçen gün zorlaşıyor!
Asgari ücretle geçinen bir aile için iyi bir semtte oturmak artık mümkün değil.
Kiralara fahiş zamlar yapıldı...
Orta gelire sahip kişiler bile, maaşlarının yarısını kiraya yatırıyorlar.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde kiralık konut bulmak çok zor!
Mevcut kiralık evler cep yakıyor.
İstanbul’da bazı bölgelerde 2 bin liraya kiralanan evlerin şimdiki fiyatı 5-6 bin liraya çıktı...
İzmir ve Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin pek çok şehrinde de durum pek farklı değil...
Ne olacak bu insanların hali?
Fiyatlardaki artışlar hala devam ediyor. Ev sahipleri, emlakçılar kimsenin gözyaşına bakmıyor.
Kendilerine göre yükseltiyorlar hiç acımadan!
Ne denetleme var, ne de bunlara "yeter" artık diyebilecek bir yetkili...
İstanbul'da mezar büyüklüğünde, penceresiz, havalandırması bile olmayan, bir yatak ve bir dolabın ancak sığabildiği odaların kirası bile 900 TL'ye kadar yükseldi.
Yazıklar olsun sizlere.
Asgari ücretle geçinen aileler için, iyi bir semtte oturmak bir hayal oldu.
Emlak sitelerini incelediğimizde "şok" oluyorsunuz!
Depreme dayanıklı, yaşanılabilir, kentin kültürel faaliyet alanlarına yakınlık bakımından merkezi yerlerde bulunan dairelerin kiralarının ortalama en az 4000 bin liradan başladığı görürsünüz...
Ülkede asgari ücret 2825 lira!?
Emeklinin maaşı "Huzurevine" bile yetişmiyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’deki kayıtlı işçilerin yüzde 41’i asgari ücretle yaşamaya gayret gösteriyor.
Aşırı biçimde artan kira fiyatlarının sonucu olarak 1+1 daire için bile 10.000 TL kira talep ediliyor.
YARIM ASIRLIK APARTMANLAR
Bazı ev sahipleri ise 40-50 yıllık dairelerini bölerek hiç utanmadan! "Bayana, Öğrenciye“ diyerek 1500-2000 bin liraya oda oda kiraya vermekten çekinmiyorlar!
Bununla da kalmıyorlar; iki aylık peşin, depozito talep ediyorlar. Tabii bu arada emlakçılar da oturdukları yerden bir kira karşılığı parayı cebine atıyor!
Yüksek kira isteyen bazı ev sahipleri ayrıca şart koşuyor:
"Bankaya 1000 TL yatıracaksınız, kalan bakiyeyi elden vereceksiniz." diye!
Yok ya...
Hem ‘uçuk’ fiyata kiraya vereceksiniz, hem de devlete vergi ödememek için diğer parayı 'keş` cebinize koyacaksınız; olmaz öyle şey.
SATIN ALMAK DA HAYAL
Günümüzde ev almak ise imkansız artık.
Eski dairelere bile 500-600 bin TL değer biçiliyor. Yeni yapıların en ucuzu bile 1 milyondan başlıyor.
İyi bir semtte ise 5 milyondan 20 milyona kadar ‘uçuk’ fiyatlar talep ediliyor!
Fakat şu bir gerçek ki; zengin daha zengin, orta direk insanlar "fakir“, fakirler ise", "yoksul" oldu.
Sözün kısası:
Artık ev satın almak şöyle dursun, kiralamak bile "hayal" oldu.
Asgari ücretlisi, emeklisi, orta direkleri kırılanlar, yoksulluğa itilenler ağıt yakıyor:
“Önceden, kendime ev, araba bir eş hayali kurardım, sahibinden ev ilanlarına araba ilanlarına bakardım, evimin içini dizme hayalleri, sabah çıkıp arabama binip işe gidip çalışma hayalleri bunları kurardım. "
Gelir dağılımındaki eşitsizlikler ekonomik açıdan insanların arasında uçurumlar meydana getiriyor.
Parası olanlar için kullanılan zenginlik kavramı genellikle ekonomik koşullarla özdeşleştirilmekte.
Bir tarafta zengin daha da zenginleşirken, fakir kesimin daha da fakirleştiğini görmemezlikten gelemeyiz..
Martin Luther King’den güzel bir söz:
“Öyle bir dünya istiyorum, zengin fakir ayrımı olmasın, ırk ayrımı yapılmasın, kuşlar siyasi bir simge olmasın, insanlar barış içinde yaşasın ve çocuklar hiç ağlamasın!”
Hoşça kalın, Sağlıcakla kalın