IŞİD’in açılımı, Irak Şam İslam Devleti demek.
İçinde Devlet ve İslam kelimelerinin geçtiğine bakmayın;
Ne devletliği, ne İslami bir vizyonu var.
Hayali bir örgüt bu.
Küresel güç unsurlarının, İslam imajına darbe vurmak için oluşturduğu, çok uluslu bir ölüm makinası…
Tıpkı, El-Kaide, Aden-Abyan İslam Ordusu, Silahlı İslamcılar ve Tevhid ve Cihat Cemaati gibi.
Dünya’da; Tanrının Ordusu, Phineas Rahipleri, Musevi Savunma Birliği ve Dashmesh Alayı gibi Hristiyan ve Yahudi dini terör örgütleri de var ama vizyondan düşmeyen filim, İslami terör örgütleri.
Kendin pişir, kendin ye!
Terör, İslam dini tarafından kesin bir dille yasaklanmıştır.
Kuran’ın ruhu barış ve sevgidir.
Şu ağır suç üstüne bakar mısınız?
Allah’ın lanetlediği terör, sözde, Allah adına yapılıyor!
Kiliseler Havralar boşalırken, camilerin dolduğunu gören küresel unsurlar, İslamın kalbine, sözde müslümanlar eliyle ateş ediyor.
Kendini Müslüman olarak tanımlayan IŞİD, Müslümanlığın bayraktarı olan mehmetciği kaçırıyor.
İslam dinini, terör örgütleri ve bazı sözde islam ülkeleri üzerinden okuyan bir nesilin kafasını karıştırmak isteyenler, ne yazık ki bu amaçlarına kısmende olsa ulaşıyorlar.
IŞİD, Musul’u, adeta Türk yetkilileri esir etmek için işgal etmiş.
Musula girer girmez, su bile içmeden, soluğu Türk Konsolosluğu’nda aldılar.
IŞİD’e, “İlk hedefiniz Türkler” diyen ülke ya da ülkeler kimler?
900 teröristin, bir ülkeyi işgal etmesi bir çizgi filim gibi.
Irak ordusu, Saddam döneminde de bir el tarafından aniden buhar edilmişti.
ABD Irak’a girince, Saddam’ın askerleri, sivil elbiselerini giyerek, evlerinde çay demleyip, savaşı televizyondan izlemişti!
Yine aynısını yaptılar!
Düşünebiliyor musunuz;
İslam adına hareket ettiğini iddia eden IŞİD, kaçırdığı bazı vatandaşlarımız için fidye istiyor!
Deccal, kıyamete yakın çıkacağı öngörülen en büyük fitne, ateizm üreten sistemin adı olduğu gibi, aynı zamanda Allah adına hareket ettiğini de iddia eden son ve en büyük musibettir.
IŞİD’ın, Deccal’in ordularından birisi olma ihtimali yüksek.
Allah’a iftira atan, Şeytana çalışır!
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...