İsrail, yüzlerce Filistinli'yi füzelerle vurmadan önce de, vurduktan sonra da, Türkiye Milli Savunma Bakanlığı’nın kasasında, “Türk tanklarının modernizasyonu ihalesi İsrail’e verilmiştir” belgesi duruyordu.
Başbakan’ın “İsrail katliam yaptı.” açıklamasında da…
Hatırlayalım; Kısa bir süre önce de İsrail’le ortak askeri tatbikatı da yine Türkiye Cumhuriyeti yapmıştı…
Şunu da hatırlayalım; 2 yıl önce bu yoğunlukta olmasa bile benzer bir katliam sonrası Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı şöyle demişti “İsrail terörist devlettir…”
Aradan kısa bir zaman geçti, Türkiye ve İsrail ilişkileri yine eski kıvamına döndü.
Devlet olmadığı halde güçlü bir devlet gibi davranmayı beceren İsrail, dünya tarihinin en önemli sayfalarının sahibi Türkiye’yi topaç gibi çevirmeye devam ediyor…
Yalnız Türkiye’ye değil tabi, tüm dünyaya meydan okuyarak yapıyor yapacaklarını…
İşgal ettiği ulusun çocuklarını kendi topraklarında füzeyle vuruyor, vurmaya devam edeceğini de söylüyor…
İsrail’in bu savaşının din savaşı olduğu biliniyor…
Hatta bu konu tartışmaya açık bile değil…
İsrail’de ilkokul çocukları “Hz. Muhammed’in mezarını yakacağız” diye kinle büyütülüyor…
Müslüman olduğunu iddia eden devletlerin hemen hemen hiç biri gövdesini ortaya koyarak bu katliama dur diyemiyor…
Müslüman devletlerin övünme payına düşe düşe; 7 yıldızlı otellerin sahibi olmak, ya da bu otellerde konaklamak onuru düşüyor…
Türkiye’yi değerlendirmek bile içimi acıtıyor artık…
Yedi düvelin aslanlarının kediye dönüşmesi zoruma gidiyor…
İstanbul'un Ankaralı Turgut'u!
Bunu çok net hissediyorum; Serdar Turgut görevden alınmanın acısıyla derin bir travma geçiriyor…
Bunu da aklınca hissettirmemeye çalışıyor…
Serdar Turgut’un Sabah’a verdiği demeç dikkatinizi çekti mi?
Şöyle diyor Turgut “Bu meslekte tanıdığım insanların hiçbirinden hoşlanmadım. Çoğu puşt, arkadan bıçaklayıcı, o…. Çocukları. Yöneticilikten tiksindim…”
Turgut’un dilinin altındaki bakla belli, ama açık konuşacak yüreği yok.
Meslekte tanıdığı insanların hiçbirinden hoşlanmamış beyefendi…
Altını çizdiği kelimeye dikkat; Hiçbiri…
Başka bir şifre daha veriyor Ankaralı Turgut "Arkadan bıçaklandım”
Duyan da der ki; “Yahu adam taş gibi gazete yapıyordu. Elinden söküp aldılar gazeteyi!”
Serdar Turgut rezil bir gazete yapıyordu ve gitti…
Hepsi bu…
Şimdi çocuk gibi sızlanacağına gazete gibi gazete yapsaydı…
Akşam’ı Oray Eğin ve kendi oyuncağı sanmanın bir bedeli olacaktı elbette…
Ankaralı Turgut’un şu sözleri beni tam anlamıyla kopardı, “Yöneticilikten tiksindim…”
Aynı Turgut gazetenin başındayken Oray’la keyif çatmayı biliyordu ama…
Madem yöneticilikten tiksiniyordun, niye istifa etmedin?
Tiksinmek, görevden alınınca mı aklına geldi?
Bir gazeteci bu kadar basitleşmemeli…
Hayat bu; düşersin, kalkarsın…
Bu kadar da düşük konuşulmaz ki!
Son not;
Akşam iyiye gidiyor.
Gazetenin boşu yok.
Neredeyse her gün özel haber.
Ankaralı Turgut’un pek sevindiğini sanmıyorum!
Son not demiştim ama bu sefer kesin son notumu yazıyorum;
Serdar Turgut bugün dilinde dolaştırıp, bir türlü söyleyemediklerini gazeteden ayrıldıktan sonra söyleyecektir…
O gün, bir kere daha güleriz Ankaralı Turgut’a…