Herkes İstanbul’u konuşuyor ama yerel seçimlerdeki asıl büyük yarış Ankara’da yaşanıyor.
Ankara yarışının an itibari ile görünen iki favori adayı var;
Ak Parti’den Melih Gökçek, CHP’den Mansur Yavaş.
Gökçek’in projelerinin geçmişe oranla daha gösterişli olduğunu söyleyebiliriz.
Hatırı sayılır dar gelirli kitleye yapılan gıda yardımları, Ankara’nın özellikle kırsal noktalarında yaşayan vatandaşlarla kurduğu iyi ilişkiler, hatipliği, sosyal medyayı çok etkin kullanması, isminin çok tanınır olması, Gökçek’in yerel seçimdeki önemli kozlarından bazıları olacak.
Gökçek tüm bu kozlarına rağmen bazı dezavantajlara da sahip.
Birçok cepheden baskı altında.
Yüzünün yorulduğunu iddia eden, parti içinde adaylığını istemeyen dinamik bir kitle aleyhine çalışmaya devam ediyor.
Kısa süre önce bazı kesimlerin saldırısı altında olduğunu açıkladı ama detaylara girmeden, “Suikast” ihtimalini seslendirdi.
Gökçek’in bu açıklamalarını siyasi bir söylem olarak kabul eden kesim bence yanılıyor. Zamanlamasını bilmem ama Melih Gökçek bir gün değişik dinamiklerden aldığı baskıları anlatırsa, ortaya müthiş bilgilerin çıkacağını düşünüyorum.
Açık yazalım;
Tüm bu artılara rağmen Gökçek, hayatının en zor seçimine giriyor.
Nedeni; Mansur Yavaş’ın başta MHP olmak üzere merkez sağdan oy alma potansiyelinin kuvvetli olması.
Yavaş’ın dışında Gökçek’in karşısına kim çıkarsa çıksın, amiyane tabiri ile, Gökçek onu ekmek arası yapardı ama Ankara’daki Mansur Yavaş’a olan sempati ve mevcut konjonktür, Melih Beyin zorlanabileceğini gösteriyor.
Yakın çevrem bilir. Seçim sonuçlarını bir-iki puan yanılma payı ile tahmin ettiğim söylenir. Aklım durdu.
An itibari ile hiçbir fikrim yok!
Başkent’te 3 ülkücü aday yarışıyor!
Ak Parti adayı Melih Gökçek’in ülkücü kökenli olduğu söylenir. CHP adayı Mansur Yavaş, ülkücülerin tanınmış eski bir yöneticisi. MHP adayı ve genel başkan yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya hali hazırdaki ülkücü.
Yani; ikisinin önünde eski ibaresi olsa da; Ankara, 3 ülkücü adayın kapışmasına sahne oluyor. Ülkücü oylarının en kıymetli olduğu yer Başkent.
Ülkücülerin oyunu almayı başaran başkan olacak ama anlamadığım şu;
Madem ülkücü oyları hayat kurtarıyor ve bu bir realite.
Bu ülkücü oyların MHP’ye neden faydası olmuyor?
Sanırım bu soruya da Devlet Hoca yanıt vermeli!
Kılıçdaroğlu Gandi’yi öldürmek üzere!
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu siyaseten büyüten; yolsuzlukların üzerine giden bir siyasetçi profili çizmesinin yanında, insana rahatlık veren sakin duruşu olmuştu.
Bu yüzden kendisine ‘Gandi’ lakabı verildi.
Siyasetin gürültüsünden yorulan vatandaşlara, Kılıçdaroğlu’nun sakinliği meltem rüzgârı gibi gelmiş, rakiplerine karşı bir farkındalık meydana getirmişti.
En büyük rakibi Başbakan Erdoğan’ın siyaset yapma tercihi ‘öfke’, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ‘kızgınlık’ iken, karşıt görüşlü seçmen bile, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu munis halini sevmişti.
Kemal Beyi biraz tanırım. Muhtemelen, “Ortalık yanıyor. Nasıl munis olayım? Sakin olunca da, niye hiddetlenmiyorsun eleştirisi alıyorum.” diyecektir.
Yanıt veriyorum;
Zaten ortalık yanarken sakin olmayı becerdiğiniz için size ‘Gandi’ demişlerdi Kemal Bey!
Küçük bir örnekle meramımı daha iyi anlatmayı deneyeceğim;
ABD’li ünlü şarkıcı Barbra Streisand’ın en karakteristik özelliği uzun bir buruna sahip olmasıdır. Streisand istese estetik bir ameliyat yaptırabilirdi ama bunu yapmadı. Çünkü, o zaman kendisini diğerlerinden ayıran farkındalığını kaybedeceğini biliyordu!
Düşünmeyi seversiniz, bir düşünün isterseniz!
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…