Yazmaya başlayalı 9 yıl oluyor. Tercüman Gazetesi’nde başladığım köşe yazarlığını 2009’dan beri de Türktime’da devam ettiriyorum. Bu süre zarfında yazılarıma hiç ara vermedim. Düzenli olarak birkaç zorunlu aksama dışında hep yazdım. Bu defa ise seçim öncesi ara verdiğim yazılarıma yaklaşık 2 ay geçmesine rağmen bir türlü başlayamadım. Eş-dost arayıp soruyor, “Ne oldu, neden yazmıyorsun?” diye. Nedeni araya zaman girip bir soğuma yaşanınca tekrar dönüşün zor olması… Başka sebep yok…
Yazmak için de çok güzel sebepler oldu bu arada. Siyasal İslamın demokratik bir ülkede ilk yenilgisini alması, halkın seçim sonuçlarıyla çok partili demokrasiden ve Cumhuriyet rejiminden vazgeçmediğini tekrar göstermiş olması, muhalefetin ilk sınavı Meclis başkanlığı seçimi skandalı, 9. Cumhurbaşkanı Demirel’in vefatı ve kendisinden duyduğum çok özel fıkralar, anılar… Aslında çok güzel yazı konularını kaçırdım ama düzenli yazmak bir sorumluluk ve motivasyon işi ve bazen bu sorumluluk ve motivasyonu kaybedebiliyorsunuz… Devamlı okurlarımdan özür diliyorum, kaçan yazı ve yorumları telafi ederiz birlikte…
Peki, ara verdikten sonra nasıl bir konu ile dönüş yapayım diye düşünüp bir değerlendirme yaparken görüyorum ki ülke bir karmaşa ve kaosa doğru götürülüyor. 7 Haziran Genel Seçimlerinden beri yaklaşık 2 ay geçmiş hala “istikşafi” koalisyon görüşmeleri yapılıyor. Neyin keşfi bu? Koalisyon kurulurken taraflar karşılıklı niyet beyanında bulunur, niyet varsa genel başkanlarca çizilen çerçevenin içi ekiplerince doldurulur. “İstikşafi görüşme” imiş… Ülke kaosta, iki koldan bir anlamda savaşa girmiş hem içeride hem dışarda, seçim henüz yapılmış, geniş tabanlı bir hükümete acil ihtiyaç var biz istikşafi görüşme yapıyoruz…
Kimsenin hükümet kurulacağına inancı tam değil. Herkes bir tekrar seçime gidileceği kanaatinde… neden? Çünkü, Anayasa dışı ve rejim karşıtı Cumhurbaşkanımız bu seçim sonucunu beğenmedi… 12 Eylül Referandumunun rövanşı oldu bu seçim… Acilen yenilenmeli ve ne pahasına olursa olsun seçim kazanılmalı ki taht elden gitmesin…
Taht derken laf olsun diye söylenmedi… Türkiye’de gerçek iktidar sahibi AKP değil, biliyorsunuz Erdoğan’dır. Yapamayacağı iş yoktur. Yargı kontrolünde, istihbarat, medya, bürokrasi, iş dünyası, sivil toplum emrindedir. Mutlak iktidar sahibi parti değil, Erdoğan’dır. İktidarını asla paylaşma niyeti yoktur… Koalisyon demek, AKP ile hükümet kurmaktan önce Erdoğan’ın mutlak iktidarına ortak olmak demektir… Bunu en iyi bilen Erdoğan’dır ve tekrar seçim için, seçimi kazanmak için iki koldan savaşı göze almış durumdadır…
İstikşafi görüşme imiş… Tiyatrovari görüşme desek daha uygun…
Ha bütün bunlara rağmen koalisyon kurulursa?
Bilin ki ya Davutoğlu, Erdoğan ile yollarını ayırmayı başarmış ya da ülke koşulları iyice kontrol edilemez noktaya geldiğinden seçim yapılamayacağı için mecburen bir hükümet kurulmuştur. Çok az ihtimal…