Seçim yaklaştıkça İzmir’de sular ısınıyor.
AK Parti'de özellikle Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın adaylığı daha sık konuşuluyor. Hatta, “Yıldırım İzmir Büyükşehir Başkanlığına kesin aday olacak” diye yazan çizenler çoğunlukta.
Aldığım bilgilere göre Binali Yıldırım İzmir Büyükşehir adayı olmamak için elinden geleni yapıyor.
Sanırım, Bakanlığında başarılı olduğu düşünülen bir siyasetçi olarak, İzmir’de bu riski almayı rasyonel görmüyor.
Tıpkı Zafer Çağlayan gibi.
O da Başbakan’a bu konuda “arzını yaptı” ve yerel yönetimlerde görev almak istemediğini söyledi.
İzmir, CHP'nin en güçlü olduğu illerden birisi.
Gücünü, mevcut başkan Kocaoğlu’ndan çok, CHP misyonuna sahip çıkan kemik bir kitleden alıyor.
İktidar partisinin İzmir de makası yüzde 6'ya kadar düşürdüğünü iddia eden geniş bir çevrenin varlığını da kayıtlara geçirelim.
Öne çıkan aday, CHP İzmir milletvekili ve PM üyesi Dr. Aytun Çıray görünüyor.
Çıray adı artık sadece kulislerde değil, İzmirliler tarafından da kabul gördü.
Özellikle, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çıray’ı İzmir’le ilgili bir sağlık projesini Dünya Bankası ile görüşmek için ABD heyetine alması güçlü bir işaret.
Kılıçdaroğlu, Başkan Kocaoğlu’nu kırmadan bir çözüme ulaşmaya çalışıyor.
Onun anlayışlı davranmasını bekliyor.
Ama nereye kadar?
Kılıçdaroğlu’nun, “CHP’ye bir oy kim fazla getirecekse, onu aday göstereceğim” mesajı önemli.
Açık ve gizli yapılan anketlerde Aytun Çıray ismi önde görünüyor.
Kocaoğlu'nun, Taksim Gezi Direnişi’ni destekleyen işçilere maaştan kesme cezası vermesinin, CHP tabanında bir zemin kaymasına yol açtığı söyleniyor.
Ayrıca Aziz Kocaoğlu, son dönemde bir çok kesimle kavgalı görünüyor.
Tomalara su verdiği için gençlerle...
Uzlaşma mahkemesine götürdüğü işçilerle...
Bitmedi!
İzmir esnafının eski başkanı Mehmet Ali Susam’la ağır hakarete varan sözcüklerle tartıştı;
Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’a karşı mahkeme kaybetti;
Tüm bunlardan daha önemlisi;
İzmirli seçmen ve CHP örgütü “değişim” istiyor.
Anketlerde, Aytun Çıray, aday olması halinde Binali Yıldırım karşısında daha etkili görülüyor.
Kocaoğlu eğer adaylık konusunda ısrar ederse ve yürüyen davalarında kendi koydurduğu gizlilik kararı kalkarsa, başta kendisi olmak üzere CHP'nin zor duruma düşeceği açık.
CHP'nin bu durumu kaldırması zor.
Başbakan’a, “Sonsuz teşekkürler” diyen Kocaoğlu, bu seçimlerde mağduriyet edebiyatı da yapamaz.
Kısacası; Genel Başkanı’na küfreden, fuar açılışında onun yuhalanmasına yol açan, sürekli tehdit kültürüyle çalışan bir siyasetçi, 45 günlük kampanyayı taşıyamaz.
Her şeyi bir tarafa bırakın;
Günler öncesinden, Valilik tarafından bildirilen sel baskını ihtimaline karşın, itfaiyesi mahzur kalan bir siyasetçi, belediye başkanı kalabilir mi?
Melih Gökçek’in, Kocaoğlu’na atfen söylediği, “İzmir’e balık adam göndereyim mi?” twiti ise her yönüyle ironik bir deyim olarak hafızada kalacak.
Ben yine de Kocaoğlu’nun siyasetin ve halkın nabzını tutacak kadar akıllı olduğunu düşünüyorum.
Sahi; O dememiş miydi, “Belediye başkanlığı için 10 yıl iyi bir süredir” diye!
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…