‘Meis'i İtalyanlara vermişiz.’ dedi bir programda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu.
2020 yılının eylül ayında.
Devam etti. ‘Onlar da Yunanistan'a vermiş. Yanı başımızdaki adaları vermişiz. Geçmişteki anlaşmaları büyük bir başarı öyküsü diye ders kitaplarında anlatmaya çalıştılar bizlere, ama maalesef işte görüyoruz..’
Bir programda söyledi bunları Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu. İhtimal Lozan’ı kastetti. Zira Sevr, ders kitaplarında da kayıtlı tarihte de arşivlerde de bir başarı öyküsü olarak yer almaz.
1912 yılında Trablusgarp Savaşı'nda İtalya aldı adaları. 1947'de Paris Antlaşmasıyla Yunanistan'a geçti.
Cumhuriyet ilan edilmeden hemen önce İstanbul’da İngiliz pasaportu vardı, Galata’nın en tepesinde İngiliz bayrağı.. Osmanlı, adaları hesaba katmamıştı bile; başkentinin sokaklarında İngiliz postalının taban izleri vardı.
Yıldız Sarayı’nın karşısında, borusu saraya çevrilmiş Kraliyet Donanması..
Vaziyet böyleceyken bir Osmanlı yiğidine deseydi ki tarih kitapları:
Birkaç yıl içinde İstanbul yeniden Türklerin olacak, tüm işgal güçleri ‘geldikleri gibi gidecek’ kimi yüzerek, kimi arkasına bakarak.. Kemal Paşa, Cumhuriyeti ilan edecek.
‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.’ diyecek, ilim diyecek, fen diyecek, sanat diyecek, tarım diyecek, ağır sanayi diyecek, üretim diyecek;
Çelik, fişek, tüfek, top, havan, tabanca, mühimmat, dokuma, basma, suni ipek, süt, şişe, cam, çimento, kiremit, otomobil montaj fabrikaları kuracak. Tersane kuracak. Elektrik Santrali kuracak. Baraj kuracak.
Mavilerini göklere dikecek ‘İstikbal göklerdedir.’ diyecek, uçak fabrikası kuracak.
Deseydi ve ekleseydi tarih kitapları..
‘Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.’ diyecek. Türk kadınına Fransa’dan önce seçme ve seçilme hakkı verecek..
‘Eğlenecek beni buldun bre melun, yıkıl karşımdan.’ derdi herhalde bir Osmanlı yiğidi..
‘En hakiki yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, delalettir.’
Demiş kurduktan sonra Cumhuriyeti.
‘Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.’
Demiş.
‘Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner.’
Demiş.
SSCB’nin dağılacağını yeni Türk devletlerinin kurulacağını 1933’te söylemiş.
1932 yılında ABD’li General McArthur’la yaptığı görüşmede Almanya’nın İngiltere ve Rusya hariç bütün Avrupa’yı işgal edebilecek bir orduyu kısa zamanda kurabileceğini ve savaşın 1940 - 1946 seneleri arasında başlayacağını tarihiyle beraber haber vermiş.
Montrö’yü imzalatmış.
Asya - Avrupa arasındaki kilidin anahtarı bende olacak demiş. Köpeksiz köyde değneksiz gezdirmem demiş. Benim dışımda plan yaptırmam, oyun kurdurmam demiş..
Yıl 2022 burnumuzun dibindeki savaşta en güçlü kozumuz Montrö Boğazlar Anlaşması.
Ama sayın bakan bence de haklı, böyle kahramanlık hikâyesi olmaz.
Mesela kurulma emri verdiği THY'nin, Rusya saldırısından önce 90 dolara satılan Kiev - İstanbul biletlerinin 26 Şubat’ta 600 dolardan satışa çıkacağını öngörmeliydi.
Ya da
‘Gün gelecek Rusya - Ukrayna arasında anlaşmazlık çıkacak. O gün gelip de Rusya, Ukrayna sınırına dayandığında blöf yaptığını sanmayınız. Rusya o konuda kararlı olacak. Bu sebeple Ukrayna’da ikamet eden bilhassa öğrenci yurttaşlarımız ivedilikle vatanlarına dönmelidir. Zira Türk Hava Yolları bilet fiyatlarına fahiş derecede zam yapacak. Bunun da dışında bazı aksaklıklar olacaktır.’ demeliydi.
Kurumlara bunca yük reva mı be Paşa’m ?
Böyle kahramanlık hikâyesi mi olur ?