CHP Milletvekili Muharrem İnce yaptığı yanlış sonrası “Hata yaptım, Özür dilerim” diyeceğine konuyu başka bir noktaya çekerek kendini savunmuş; “Ben Kamyoncu Şerif’in oğluyum. Ne dediysem o. Sözümden dönmem.” Yani bu arada halk adamı olduğunu, halka yakın olduğunu söyleyerek seçmenini arakasına almak istiyor. İlginç bir savunmaydı. Ben, “Ben Kamyoncu Şerif’in oğluyum.” bölümüne takıldım. Muharrem Bey doğrudur “Kamyoncu Şerif”in oğluydu ama artık değildir. Yani artık geldiği yerin adamı değildir. O kesimden kopmuş, halk tabanından kopmuş, eğitimli, gelir düzeyi yüksek, kentli ve toplumun üst kesimin temsilcisi olmuştur. Kendisini tanımıyorum ama verdiği imaj, hakkında oluşan algı budur. Belki partisinden dolayı böyle düşünüyorum, belki gerçekten hala bir halka yakın bir adamıdır ama bende oluşan algı bu.
Bu düşüncemin bir sebebi de belki artık halk deyince halkın dinamik kesimleri olan Kürtleri ve cemaatleri ve gecekondu bölgelerini algılamamdır. Daha önceki yıllarda örneğin 70’lerde “Halk” deyince daha çok köylü, kasabalı, mütedeyyin ama içki de içebilen, orta ve ortanın altındaki kesim anlaşılırdı.
“Halk” zamana ve zemine göre değişebilen bir kavram. Aslında soyut bir kavram. Her kişinin kafasında farklı somutlaşır. Muharrem Bey’in veya CHP’lilerin kafasında ki “halk” ile AKP’lilerin kafasındaki “halk” imajı sanırım çok farklıdır. Bu dönem dinamik ve etkili olan “halk” AKP’nin halkıdır ve AKP’de “halk”ıyla ilişkilerini çok başarılı bir şekilde yürütmektedir. Hatta AKP iktidarının başlangıcında kendi “halk”ı olmayan kesimleri de kendi halkına dönüştürmeyi başarmış, diğer partilerin ve en yakın rakibi CHP’nin alanını oldukça daraltmıştır. Muharrem Bey de bu dar alana yönelik pek de etkili olmayan bir bahane üretmeye çalışmıştır.
Yine subjektif bir düşüncemi belirteyim; “halk” aslında şu anda siyasette en dinamik olan kesimler değil makul, mağdur ve sessiz çoğunluktur. Bu söz konusu sessiz çoğunluk siyaset alanında temsilcileri olmadığı ve yönlendirildikleri ve şaşkın oldukları için başka yerlerdedirler. Ama toplumu yönlendiren düzgün, çalışkan ve örnek insanlar genellikle bu kesimden çıkar, sosyeteden ve en alttakilerden ziyade. Bu kesim bir anlamda orta kesimi, orta direği ihmal etmemek lazımdır.
Halk Siyaseten Daima Haklıdır
Halk kavramına değinmişken yorumcu okurlarımızın da sık değindikleri bir konuda da görüş belirtmek istiyorum: Halk, siyaseten daima haklıdır. Özellikle bir demokraside halkın verdiği karar tartışılmaz bir doğrudur. Ama bu durum dediğim gibi siyaseten kesin bir doğrudur. Bilimsel olarak ve dinen konunun farklı yönleri vardır. Örneğin, dinimiz, “Alimin uykusu, avamın ibadetinden hayırlıdır” der. Konuyu bilime ve mantığa bırakırsak da halkın hata yaptığını söyleyebilir, yanlışlarını tenkit edebiliriz. Siyaseten ise asla. Hele bir siyasetçi halkın hatalı olduğunu asla söyleyemez.
Biliyorum bu yazımla ilgili olumlu-olumsuz ve yazılsın-yazılmasın pek çok fikir çıkacaktır, çünkü hemen herkesin farklı kanaatleri olabilecek kadar “light” bir konu. Ancak, önemli olan düşünebilmek ve paylaşabilmek değil midir?
Yorumcularımıza kolay gelsin.